Vatanı sevmek nasıl olurmuş...
Vatanı satmanın nasıl olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan 2015 yılında açıklamıştı... Erdoğan o konuşmasında “Vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur” demişti.
Şimdi iki konuşma metni daha vereceğim: “Meseleyi siyasallaştırıp, Türkiye’nin deprem konusundaki yeterliliğini tartışmaya açmak bu saatte yapılacak insanlık dışı bir yaklaşımdır” İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu -2020
“İkazda bulunanı ‘vay hain!’ diye yaftalamaya kalkarsan bu memlekette hiçbir problemi çözemezsin. Problemler küçüleceğine büyür.” Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu
Kim ikaz etmiş? Bakalım...
“Değerli arkadaşlar, son olarak imar affıyla ilgili de bir hatırlatma yapayım çünkü vebali boynunuza olacak, biz muhalefet edeceğiz. Biz elbette vatandaşımızın mülkünün bir barınma hakkı çerçevesinde kayıt altına alınmasını sonuna kadar destekliyoruz ama barınma hakkı ile rantiyeciyi ayırmazsanız böyle varlık barışı olmaz arkadaşlar. O binalar denetimden geçmeden o binaları kayıt altına alırsanız arkadaşlar, yarın öbür gün olabilecek her şeyde vebal altında olacaksınız. O binalar bir depremde yıkıldığında binlerce, on binlerce, yüz binlerce insanımız hayatını kaybedebilecek. O binaları kayıt altına aldığımızda arkadaşlar, onlara iskân belgesini verdiğimizde o binalar yıkılmayacak, kentsel dönüşüm yavaşlayacak, bunu böyle bilin çünkü 10 kat kaçak binası olan bir insana siz derseniz ki “Arkadaş, ben senin binana kayıt veriyorum, temize çıkarıyorum” o insan o binayı yıkmaz...»
Bu uyarıyı kim mi yapmış? Bana göre bu sözleri söyleyen tam bir vatanseverdir. Sorunu görmeyen, sorunu örtenle sorunu gören ve soruna dikkate çeken aslında kim oluyormuş...
Evet, bu uyarıyı ‘İmar Barışı’ esnasında HDP Milletvekili Garo Paylan yapmıştır... Vatanı sevmek nasıl olurmuş derseniz örnekler yukarıda...
***
Deprem sürecini 3 aşamaya ayırmıştım
1-Deprem öncesi dönem: Deprem paralarını dahi harcayıp, İmar Barışları ile para toplayıp, Merkez Bankası’nın yedek akçelerini bile bütçe açığını kapatmakta kullanarak adeta bir şey yapmadan bekledik.
2-Deprem dönemi: Önceki gün saat saat Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın açıklamaları eşliğinde ilk 2 günü verdim. Adeta ilk 32 saat bir şey yapılmadı. Deprem sonrası 32 saat geçmiş ve bölgedeki toplam arama-kurtarma ekibi sayısı sadece 12 bin 181…
Bugün Deprem sonrasını ele alacağız... Yani önümüzdeki günlerin, ayların ve hatta yılların muhasebesini yapacağız... Odak noktamız ise VATAN SEVGİSİ...
MALİYET VE YÖNETİM
KABİLİYETİ
Evet, asrın felaketini yaşadık. İki büyük deprem aynı gün ve aynı bölgede oldu... Ama asrın ihmalini de yine biz yaptık.
Liyakatsiz, itaate dayalı yönetim tarzının getirdiği sonuç ortada...
Ya deprem sonrası ne olacak? Yüz milyar dolara varabilecek bir maliyet söz konusu. Sadece inşaat maliyetinin 22 milyar dolar olacağını Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan açıkladı.
Kasada para yok: Ne MB’nin ihtiyat akçesi ne de 128 milyar dolardan sonra döviz...
Bu maliyeti para basarak karşılayamayız. Bu maliyetin sadece bir kısmını iç borçlanma yoluna giderek karşılarız. Ama oraları da kilitledik. MB ve BDDK Bankacılık sektörünü adeta hapsetti.
Ana argüman dış finansman... Orada da liyakatsiz, itaate dayalı yönetim modelinin getirdiği risk oranı yüzde 10 faizi karşımıza çıkartıyor. Bakın bu yüzde 10 faiz dolar faizidir... Buna kimse dayanamaz.
O zaman ne yapmalı?
İşte vatan sevmek tam da burada karşımıza çıkıyor. Vatanını seven kim varsa; ülkenin doğru bir ekonomi yönetimi ile doğru finansman yolları ile depremin yaralarının sarılmasına katkı sağlaması gerekiyor.
Ülkesini seven kim varsa akıl, bilim, liyakat ne varsa yeniden yönetime almalıdır (geçiş dönemi için).
Lafla peynir gemisinin yürümediğini deprem öncesi dönemde ve depremin ilk günlerinde çok ama çok net gördük. Ölmemesi gereken binlerce insanımız bu yüzden öldü... Binlerce canımız gitti.
Şimdi daha ne bekliyoruz.
Vatanı sevmek, Ülkeyi sevmek, Milleti sevmek bu kadar mı zor.
Aslında vatanı sevmek, vatan çıkarlarını kendi kişisel koltuk çıkarlarının üstünde tutmak demektir. Belki de bu dönemde vatana yapılacak en büyük hizmet, beceremeyen liyakatsiz bütün kadroların tasfiyesini sağlayacak bir geçiş dönemi ardından derhal erken yenilenmedir.
Depremin ilk 2 günü yapılan ihmallerden dolayı ölenlerin vebali hepimizin üzerindedir. Bu vebali kim nasıl ödeyecek?