Yol hikayeleri
Bayrama yola çıkmadan önce son yazımda bazı noktalara değinmiştim. Neydi o noktalar, kısaca hatırlatmak isterim:
A-) Bu ülkede hep makro sorunlarla uğraşıyoruz ama mikro sorunlara ve kendimize nedense hiç bakmayız. Oysa büyük suçların temeli bizde-kendimizde ve küçük olaylarda yatar.
B-) Bu ülkede bazı dini cemaat görüntülü yapıların dahi dinin temel yasaklarını o cemaatin kendi ulvi çıkarları uğruna serbest bırakmalarını nasıl karşılayacağız?
C-)Toplu yaşamın kurallarında sınıfta kalıyoruz. Din bile bu alanda maalesef yeterince yardımcı olmuyor. Toplu ibadet yerleri olan camilerimizde bile mesela girişte ayakkabılar öylece bırakılır.
D-) Toplu yaşamın en önemli sorunu olarak trafikte nedense kuralsızlık daha hakim durumdur. Bir çok kırmızı ışık güçlü olan araçlara serbest olabiliyor. Hukukun verdiği bazı kararlara göre yaya kaldırımını kullanmayan yaya ezilebilir-öldürülebilir anlamı çıkıyor.
Vs vs...
***
Şimdi gelelim bayramda uzun bir yolculuk esnasında yaşadığım hikayelere...
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki trafik sistemimizin trafiği kontrol etmekte odaklandığı nokta “nasıl daha çok ceza yazarız ve nasıl daha çok para alırız” fikrine odaklanmış gibi görülüyor.
1-) 750 km’lik şehirlerarası yolun nerede ise 5/4’ü meskün mahalden geçiyor ve hız sınırı 50 km. Sorarım size bu hız sınırı ile 750 km’lik yolu kaç saatte alırsınız?
2-) Çorum/Osmancık denilen yerde -4-5 km mesafede 50 km hız sınırı ile peş peşe konulan (galiba 5-6) flaşlı kontrol mekanizması var. Karanlıkta yanan flaşın ışıkları ile bir kamyonun altına girmemeniz için sadece şansa ihtiyacınız var.
3-) Virajlı ve karışık yollarda bir kontrol mekanizması görülmezken nedense radarlar ve kameralar kaza riski en düşük dümdüz yollarda uygulanır. Elbet vardır büyüklerimizin bir bildiği. Ama eminim daha çok ceza ve para için düz yolda radar uygulaması yapılmıyordur.
4-) Bizim yollarda hakimiyet kayıtsız şartsız en güçlü olanındır. Yani kamyon ve TIR’ların. Eğer yanlış bir şey görüp şikayette bulunursanız sizin yolunuzu kesip darp edilmeye bile kalkabilirler. Güçlünün bu kadar güç kullandığı başka alan inanın görmedim. Siyaset bile bu kadar güç sarhoşluğunda değildir; emin olun. Bir dönem askeri darbelerde görmüştük bu güç sarhoşluğunu. Galiba şimdilerde yollarda aynı düzen devam ediyor.
5-) Samsun/Terme ilçesinin Ünye çıkışında dümdüz ve geniş yolda şehre dönüşe “cep” bile yapılmamıştır mesela. Benim hatırladığım kadarı ile o kavşak yapılalı en az 15’e yakın can kaybı yaşandı. Ama kamusal sorumsuzluğa bir örnektir ki hala dönüşte araçlar ana yolda kalır ve kazalar sürer. Kimse de “burada çok kaza oluyor, şurayı düzeltelim” diye sorumluluk üstlenmez.
6-) Bize sürekli “yavaş gidin” denir ama en sol şeritte 50 km ile 30 yaşındaki aracın trafiği tıkamasının bir cezasına hiç şahit olmadım. İnanın bir çok ölümlü kaza uygulanmayan kurallar, yeterli denetlenmeyen trafik yüzünden yaşanmaktadır.
7-) İstanbul’da bile emniyet şeridinin ambülans ve polis aracı yerine sivil araçlarca kullanıldığını; bir çok sivil aracın da çakarlı olduğunu biliyoruz. FSM Köprüsünün çıkışında kamera olmasına rağmen bu araçlar bir türlü yakalanamaz ki hala yol geçen hanı gibi kullanılır.
8-) İstanbul’da her kavşak aynı zamanda bir kaynak yeridir. Geride kurala uyarak kuyruk oluşturan vatandaş 30-40 dakikada geçeceği yeri kaynakçılar yüzünde 60-70 dakikada geçer. Asıl para ve kural yeri olan bu yerler her nedense hiç görülmez... Belki de görülmek istenmez.
Kısaca toplu yaşamda maalesef kurallarımız ve uygulamalarımız da güçlüden yanadır. Ve kurala uyanların maliyeti ya can olarak veya zaman olarak heba olur gider.
Bu konuda şahsen benim büyük beklentim Diyanet’tendir. Ben Trafik Emniyetinden umudunu kesen biriyim. Ama Diyanetimiz camilerde toplu yaşam hakkında toplumu yeniden eğitebilir. İslamın toplu yaşam kurallarını hatırlamaya galiba çok ihtiyacımız var.
Not: Rize plakalı TIR’ların galiba yollarda farklı bir ayrıcalığı var? Tabii ki genelleme değil ama bu konuyu da hatırlatmak isterim. Jandarmaya bile saldıracak kadar kuralsız bir yol sürüşü hangi medeniyette ve hukukta olduğunu anlamaya çalışıyorum.