31 Mart’ı geride bırakmadan olmaz

31 Mart’taki yerel seçimin sonuçları iktidar cephesinde iki tür tepkiye yol açtı. İlki, “seçmenin mesajını okuyup kendimize çekidüzen verelim” diyen, Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Erdoğan’ın da ilk günlerde “Başkanlığı CHP almış olsa da İstanbul ve Ankara belediyelerinde meclis çoğunluğu bizde, her istediklerini yapamazlar” şeklindeki açıklamalarıyla benimsemiş göründüğü rasyonel tutum. İkincisi ise bazı “çok ciddi riskleri” de göze almayı gerektiren seçim sonucunu kabul etmeme tavrı.

Gördük ki süreç içinde bu ikinci tavır giderek diğerini geri bıraktı. Sandıkta yolsuzluk yapıldığını ileri sürerek önce oyların yeniden sayılmasını, sonra bundan bir sonuç çıkmayınca seçimin yeniden yapılmasını isteyen taraf öne çıktı. Erdoğan’ın da sonradan ağırlığını bu görüşten yana koymasıyla malum tartışma iyice uzadı.

Ne var ki İstanbul’da seçimi kazanan İmamoğlu’na mazbata verilmemesinin yolları aranırken CHP’li başkanın meşruiyeti tahkim edildi, toplumdaki desteği yükseldi. Buna rağmen hâlâ seçimin yenilenmesine yönelik çabalar sürdürülüyor.

Seçimin yenilenmesi lafı telaffuzu edildiğinde şu soruyu sormuştum: “İstanbul seçimleri yeniden yapılırsa yeniden halkın önüne getirilecek sandıkta ‘İmamoğlu mu Yıldırım mı’ tercihleri oylanmış olmayacak artık. Toplumdaki algı itibarıyla AK Parti iktidarı ve Erdoğan yönetiminin güven oylamasına dönüşebilecek bir seçimde arzu edilen netice alınamazsa ortaya çıkacak tablonun siyasi yükü nasıl taşınacak?”

“AK Parti medyası içeriden, müttefiki MHP dışarıdan bastırıyor ‘seçim yenilensin’ diye, ama…” diyerek sormuştum bu soruyu.

Diğer yandan, kamuoyu araştırmalarının da gösterdiği üzere AK Parti’nin “geniş” tabanında İstanbul seçiminin hileyle kazanıldığı veya seçimin yeniden yapılması gerektiği şeklindeki görüşler yeterince destek bulmuyordu.

***

Bu aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan seçim sonuçlarına ilişkin kapsamlı bir değerlendirme geldi, biliyorsunuz. Şunları söylemişti Erdoğan: “Seçim sürecindeki ve sonrasındaki tartışmaların milli menfaatimizin önüne geçmesine izin vermeyeceğiz. Vatandaşlarımızın birlik ve beraberliği her türlü politik hesabın üzerindedir. Özellikle içinde bulunduğumuz hassas dönemde siyasetçiler sorumlulukla hareket etmelidir. Önümüzde 4,5 yıllık bir icraat dönemi var. Dönem, kızgın demiri soğutma, kucaklaşma dönemidir.”

Erdoğan bu konuşmasında ayrıca “Türkiye ittifakı” şeklinde bir ifade kullanıyor ve 82 milyonun birliğine vurgu yapıyordu. Bilahare “Türkiye ittifakı” sözünün kapsamlı bir “yeni siyaset önerisi” -ve hatta formülü- olduğuna ilişkin haber ve yorumlar çıktı sağda solda. Gerçi burada aktarılan önerilerin veya formüllerin “yenilik” içerdiği söylenemese de bir “arayış”ın sözkonusu olduğunu düşündürten emareler vardı.

***

Erdoğan’ın “Ülkemizin bekasını ilgilendiren meselelerde, siyasi görüş ayrılıklarımızı bir tarafa koyarak, 82 milyon hep birlikte Türkiye ittifakı olarak hareket etmeliyiz” sözlerine müttefiki MHP lideri Bahçeli’nin tepkisi dikkat çekiciydi. “Türkiye ittifakından bahsetmek kafamızdaki soru işaretlerini çoğaltmıştır” diyordu Bahçeli, “Ülke bazlı siyasi bir ittifak olamaz. Bizim ittifakımız cumhurladır, bizim ittifakımız AKP’li kardeşlerimledir. Siyasi görüş ayrılıklarını elbette kenara itmeyiz” diye ekleyerek…

“YSK’nın 7 asil 4 yedek üyesi zillete göz yumamaz. İstanbul’da seçim tekrarı beka meselesidir” diyordu ayrıca... Yani, seçim kampanyası süresince kullanılan çatışmacı dilin, kutuplaştırıcı söylemin devam ettirilmesini istiyordu bir anlamda.

Oysa bu açıklamanın yapılmasından birkaç saat sonra gerçekleşen vahim bir olay kutuplaştırıcı dilin bir an önce terk edilmesinin ve toplumu kucaklayıcı bir tavrın gereğini acı şekilde gösterdi. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu hedef alan menfur saldırının toplumdaki kutuplaşmadan, kışkırtıcı ve sorumsuz yayınların seçim dönemindeki hızıyla sürdürülmesinden bağımsız değerlendirilemeyeceği ortada.

Ne var ki AK Parti’nin bu aşamada “yeni bir dil” tercihinde bulunmasının “yeni bir siyaset” tercihi anlamına geleceği düşünülürse, mevcut yapı içindeki aktörlerin buna kolayca izin vermesini beklemek de fazla hayalcilik olur.

YORUMLAR (43)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
43 Yorum