Aşı karşıtları aslında neye karşı?

Aşı karşıtlarının mitingi tuhaf bir görüntü oluşturdu Türkiye’nin siyaset kültürü açısından. Aynı zamanda mevcut siyasi iktidarın birtakım komplo teorileri ile oyalayageldiği doğal tabanıyla ilişkisi açısından “Aşil topuğu” alarmı oldu. Hükümetin şimdiye kadar tabanını sürüklemekte kullandığı mitolojinin şimdi tabanın elinde hükümeti sürükleyebilecek hale gelmiş olduğunu gösterdi.

Öncelikle, son yıllarda giderek “dediğimdedikçilik” yolunda ilerlemekte olan mevcut iktidarın, sonuçta kendi icraatını topa tutan kitlesel bir gösteriye ilk defa tolerans göstermesi -hatta ilk defa resmî olarak izin vermesi- söz konusu.

Üstelik daha önce birçok toplantının ve yürüyüşün yapılmasına salgın tedbirlerini gerekçe göstererek izin vermeyen hükümetin bu defa maskenin, mesafenin, HES kodunun, PCR belgesinin vs. bulunmadığı bir mitinge izin vermesi acı bir tutarsızlık.

Bu tutarsızlık ve çelişki tablosu mevcut siyasi iktidarın kendi seçmen tabanından gelen tazyik karşısında yaşadığı ikilemin ifadesi. Bir yandan ülkedeki aşı programının aktörü olarak seçmen nezdinde bu icraattan puan kazanma beklentisi içinde, öbür yandan ise kendi tabanında kendi siyasi retoriğinin beslediği bir aşı karşıtlığı hareketinin muhatabı durumunda. Bu bakımdan o mitinge izin verme kararının kolay alınamamış olduğunu düşünebiliriz.

***

Söz konusu mitingi düzenleyenler da “aşı zorbalığına” itiraz ettiklerini söylüyorlar ama bu zorbalığı kimin yaptığı söylem düzeyinde belirsiz. Çünkü iktidar pek doğrudan hedef alınmıyor. Bunun yerine, sosyal medyada gördüğümüz kadarıyla, “küresel komplo”nun Türkiye’deki siyasi iktidara rağmen uygulamaya sokulduğunu söylüyorlar. Daha doğrusu, Erdoğan’ın bu işte bir kabahatinin olmadığını, her şeyin Sağlık Bakanı’nın ve bilim kurulundaki hocaların başının altından çıktığını savunuyorlar. Hatta Bakanlık tarafından engellenmek istenen mitinge de “Reis’in” devreye girmesiyle izin verildiğini ileri sürüyorlar.

Bunlara fazlaca şaşmamak lazım. Dünyada komplo teorilerine inanan büyükçe bir kitle var. Elvis Presley’nin ölmediğine, Amerikalıların aya gitmediğine, 11 Eylül saldırısında ölenler arasında Yahudilerin bulunmadığına, dünyayı aslında perde gerisinden üç veya beş ailenin yönetmekte olduğuna inanıyor milyonlarca insan.

Türkiye’de de komplo teorilerine aklı yatan, çünkü tarihte ve bugün olup bitenlerin zahirî açıklamasına çeşitli sebeplerle inanmak istemeyen kişiler var. Ancak bu sağlıksız yaklaşımı veya bu akıl karşıtı izah tarzını resmileştirip siyasi retoriğinin bir parçası haline getiren bugünkü iktidar oldu. Mesela “üst akıl” teorisi miting kürsülerinde dile getirildi. Bizzat Erdoğan’ın ağzından IŞİD, PKK, FETÖ ve “Bay Kemal”in Türkiye’nin gelişmesini istemeyen üst akıl tarafından aynı anda hükümete karşı saldırıya geçirildiğini duyduk. “Hain”lerin yanlış yönetimden kaynaklandığını ileri sürdükleri ekonomik sorunların arkasında -dünyadaki mazlum milletlerin ümidi olan AK Parti’yi durdurmak isteyen- faiz lobisinin olduğunu, keza TL’nin yabancı paralar karşısında değer kaybetmesinin “dış mihrakların saldırısı sonucu gerçekleştiğini” öğrendik.

Demek ki ülkede ve dünyada olup biten her şeyi komplo teorileriyle izah etme eğilimindeki kişilerin çok büyük çoğunluğunun mevcut iktidarın seçmen tabanı içinde yer alıyor olması şaşılacak bir durum değil. “Aşı komplosu”na inananlar da buna dahil. Zaten görüyoruz ki iktidar partisinin en fazla oy aldığı il ve ilçeler vatandaşların aşı olma oranlarının en düşük olduğu yerler.

Diğer yandan, aşı komplosu iddiasının şampiyonluğunu yapan “influencer”lar öteden beri iktidarın “troll”lüğünü üstlenmiş olan isimlerden oluşuyor çoğunlukla. Veya buna istisna oluşturan çok az sayıdaki kişiye haksızlık etmemek için en azından bu iki grup arasında çok geniş bir kesişme kümesi var diyelim.

Mevcut iktidarın yıllardır kısa dalga komplo teorileri kanalından duygu ve düşünce dünyalarına seslendiği kitlenin bu sefer dışarıdan -üstelik ABD’den- ithal edilen aşı komplosu iddialarıyla siyasi iktidarın şimdiki duruşu arasında kalmış olması dikkat çekici.

Ama burada çelişki içinde olan AK Parti tabanı değil, iktidarın söylemi… “Üst akıl”ın paramızın değerini düşürdüğüne, dünyayı üç ailenin yönettiğine vs. inanıyorsun da aşıyla hepimize çip takmak isteyeceklerine mi inanmıyorsun?

***

Diğer yandan, aşı olmaktan imtina ettiği için “aşı karşıtı” diye etiketlenen herkes Kovid diye bir virüsün mevcut olmadığına, aşıların bizi kontrol altına almak veya genetik yapımızı değiştirmek isteyen karanlık odakların tertibi olduğuna falan inanmış değil. Aşıların koruyuculuğundan emin olamadığı veya yan etkileri konusunda kuşkusu olduğu için -yahut belki yalnızca iğneden korktuğu için- aşı olmak istemeyenler ile bahsettiğimiz tuhaf komplo teorilerine dayanan ideolojik aşı karşıtları aynı kategoride sayılmamalılar. Ama yine de uzmanı olmadığımız bir sahanın konusu olan aşıların güvenilirliği hakkında ilgili sahanın uzmanlarının kahir ekseriyetinin görüşü hilafına bir kanaate sahibi olmamız -en azından- tuhaf.

YORUMLAR (78)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
78 Yorum