Sandıkta yolsuzluk mu algı mı?

İstanbul seçimleri hakkında Binali Yıldırım’ın “murdar oldu” tespitine katılmamak zor maalesef. Gelinen nokta Türkiye’nin demokrasi tecrübesine ve birikimine yakışmayan bir tablo oluşturuyor. Ama gelinen noktayı yalnızca iktidar partisinin iddiaları doğrultusunda açıklamak yanlış olur. Her iki tarafın da bu süreçte neler yaptığını, hangi hususlarda haklı ve hangi hususlarda haksız göründüklerine objektif bir gözle bakalım ki bundan sonraki sürecin daha sağlıklı yürüyebilmesinin neye bağlı olduğu da belli olsun.

Elbette, İstanbul gibi hem sembolik hem de somut değeri tarife ihtiyaç bırakmayan bir yerin seçim sonucunun bu kadar küçük bir farkla alınmış olmasının tartışma doğurması, kolayca içe sinmemesi normal. Ama bunun dışındaki olayların çoğu normal değil.

***

Baştan başlarsak, AK Parti tabanında “CHP sandıkta hile yaparak kazandı” iddiasını inandırıcı bulan çok kişi var. Çünkü ortada birtakım somut rakamlarla, somut belgelerle desteklenen iddialar mevcut gibi görünüyor. Ama toplumun geneli açısından devlet kurumları hükümetin elindeyken, üstelik seçim gecesi yapılanlar hatırdayken buna inanmak kolay görünmüyor. Devletin resmî kurumlarından biri olan Anadolu Ajansı tarafından seçim akşamı açıklanan sonuç tablosu bilhassa unutulmuyor. Çünkü ilk saatlerden itibaren iktidar partisinin oylarının en yüksek seviyelerde açıklanıp sonra aradaki farkın giderek kapanması her seçimde görülen tablodan çok farklıydı. Anadolu Ajansı’nın önce iktidar adaylarının yüksek oy aldığı sandıkların sonuçlarını açıklayıp diğer sandıkları sonraya bırakması tuhaf bir tablo ortaya çıkardı.

Sadece İstanbul ve Ankara’da değil, İzmir’de bile AK Parti’nin -yüzde 68 oy oranıyla- önde gösterilerek sonuçların açıklanmaya başlaması yalnızca AA’nın değil, bir bütün olarak devletin tarafsızlığı konusunda şaibe oluşturdu zihinlerde. Olayın sonraki safhası daha da nahoş oldu. İstanbul’da CHP adayının oyları sürekli artarak AK parti adayının oylarına yetişecek gibi olduğunda A.A. veri akışını kesti. O saatten sonra da hiçbir yeni veri yayınlamadı.

Bu sırada Binali Yıldırım televizyon kameralarının önüne geçip seçimi kazandığını açıkladı. Oysa bu esnada AK Parti oyları üç bin küsur fazla görünüyordu ve henüz açıklanmamış yaklaşık elli bin oy kalmıştı. Üstelik açıklanması en sona bırakılan sandıklar da Beşiktaş, Bakırköy, Kadıköy gibi CHP seçmeninin ağırlıkta olduğu bölgelerde yer almaktaydı. Nitekim ertesi sabah YSK başkanı ortaya çıkıp Ekrem İmamoğlu’nun aldığı oyun Binali Yıldırım’ın oylarından daha fazla olduğunu duyurdu. “Anadolu Ajansı açıkladığı verileri bizden almıyor, nereden aldığını da bilmiyorum.” dedi ayrıca…

Medyada seçim sonrasında da aynı tutumun devam ettirilmesi, söz gelimi iktidar partisi sözcülerinin açıklamalarının canlı ve tekrar yayınlarla uzun uzun verilmesine mukabil muhalefete sesini duyurmak için yalnızca sosyal medyanın bırakılması halkın gözünde hangi yönde bir algı oluşturduğu fark edilmiyor gibi görünüyor.

İktidar partisinin şu anda ileri sürdüğü iddiaların gücünü azaltan bir diğer faktör de YSK başkanının açıkladığı sonuca ilk başta itiraz edilmeyişi ama birkaç gün sonra “YSK oyları yeniden sayma kararı aldı” ve “30 sandık başkanı tutuklandı” gibi haberlerin birden bire gündeme gelmesiydi. Bu haberler ilgili kurumlar tarafından hemen yalanlandı ama iktidar partisinin seçim sonuçlarına ilişkin tavrı bundan sonra yavaş yavaş değişti. Önce “fazla sayıda geçersiz oy var, bunların yeniden değerlendirilmesi gerekir” talepleri, daha sonra ise “oy tutanaklarında hatalar olduğu” iddiası savunulmaya başlandı.

Buna mukabil kazanmış görünen adaya mazbatasının verilmesinin geciktirilmesi ise muhalefet tabanında tepki oluşturdu. Bunun üzerine iktidar kanadının dili ve üslubu daha da sertleşti. “CHP tarafından sandıklarda organize yolsuzluk yapıldı” denmeye başladı.

***

AK Parti’nin ilk itirazlarını seçim kurulları da haklı buldu. Kamuoyu da buna itiraz etmedi. Zaten itiraz edilemeyecek açıklıkta bir “hata” vardı bazı tutanaklarda. Birçok yerde partilerin oylarının yanlış yazılması şimdiye kadar bu yaygınlıkta görülmemiş bir hadiseydi. Çoğu AK Parti aleyhinde olmak üzere sandık sonuçlarının çok sayıdaki tutanakta yanlış yazıldığı ortaya çıkmıştı.

Peki, bu hatayı veya sahtekarlığı kim yapmıştı? Bunu bilmiyoruz. Konu hakkında onca şey söylendi ama bunun cevabı verilmedi. Halbuki bu sistem içinde sözkonusu tutanakları kimin doldurduğu isim isim biliniyor olmalı. Üstelik devletin memurlarıyla birlikte bütün siyasi parti temsilcilerinin bulunduğu bir ortamda iktidar partisinin oylarının eksik, muhalefetin oylarının fazla yazılması kolay izah edilebilecek bir durum değil. Üstelik bunun tek bir yerde değil, İstanbul’un genelinde birçok yerde yapılmış olması gerçekten ilginç.

Bu noktadan baktığınızda iktidar partisinin organize bir yolsuzluktan bahsetmesi haklı gibi görünebilir ama olan bitenin mantıklı bir açıklaması bulunamıyor. Zaten sözkonusu “hata”nın ne seçim kazandırmaya ne de kaybettirmeye yetecek oranda olmayışı da ayrı bir husus.

Ama ne olursa olsun toplumun siyaseti değerlendirmesinde gerçekte neyin nasıl olduğu değil, nasıl algılandığı önem taşıyor.

YORUMLAR (90)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
90 Yorum