Selefilik sebep mi sonuç mu?

Geçen gün bir gazetemizin birinci sayfasında gördüm: Belçika’daki IŞİD saldırısından hareketle radikal-Selefi akımlara daha ziyade Arap coğrafyasından teveccüh olduğu, bu tür örgütlere Türkiye’den katılımların çok az seviyede olduğu anlatılıyor ve bu durum “Atatürk’ün laiklik mirası”nın ürünü olarak yorumlanıyordu.

Bu bir görüş… Türkiye’nin modernleşme sürecini 1923’ten başlatma görüşü… Sadece rejim değişikliğinin -daha doğrusu rejimin adının değişmesinin- sosyal yapıyı bir anda baştan aşağıya değiştirebileceği varsayımına dayanıyor. Oysa Cumhuriyet birçok alanda ciddi kırılmalar getirmiş olsa da sosyo-kültürel yapıda devamlılık gösteren unsurlar yine de daha fazla.

Evet, Ortadoğu ülkelerinin sosyal yapısıyla Türkiye’nin sosyal yapısı arasında bariz bir fark var. Ama bu fark Cumhuriyet’ten önce de vardı.

***

Tarihçi Mustafa Akdağbu farkın” ortaya çıkışında Osmanlı sisteminin kuruluş aşamasında sosyal bünyenin dayanağı olarak tekke yerine medresenin tercih edilmesinin ve “devletin Sünniliğinin” belirleyici olduğunu öne sürüyor:

“... Osmanlılar, Türkiye’nin birliğini kurdukça, fıkıh ve onun temsilcisi olan medreseli-dânişmend zümresi, toplumdaki nüfuzunu yeniden elde ederek, Anadolu Türk toplumunu tarikat şeyh reislerinin etrafında birçok cemaatlere bölünmekten kurtarmışlardır ki, bu önemli siyasi başarı Türkiye’deki sosyal bünyenin İran veya Arap memleketlerindeki biçimde ilkel kalmasını önlemiştir.”

Şerif Mardin bu farkı bürokratik cihazın gücüne ve aristokrasinin tasfiye edilmiş olmasına, Mehmet Genç ise “ideolojik motivasyonu” yüksek ve meritokratik niteliğe sahip bir elit zümrenin oluşturulmasına bağlıyor. Ayrıca Selçukluların İran devlet geleneğini, Osmanlıların da Bizans müesseselerini tevarüs etmiş olmaları önemli birer faktör…

***

Daha ziyade sağ-liberal aydınların benimsediği bir başka popüler yaklaşım ise Hanefi-Maturidi izahı… Buna göre Türkler aklı esas alan ve insan iradesine de yer veren bir din anlayışına sahip oldukları için aşırı akımlara yüz vermiyorlar.

Önceki gün Pakistan’da yaşanan vahşet bu görüşün de isabetsizliğini ortaya koydu. Paskalya bayramını kutlayan masum Hristiyan aileleri hedef seçen örgütün bağlı olduğu yapı, yani “Pakistan Talibanı” bazılarının sandığı gibi Selefi anlayışa sahip değil. IŞİD, el-Kaide, Boko Haram veya Şebab gibi örgütlerin aksine Hanefi-Maturidi anlayışı benimseyen bir yapı bu. Mesela Buda heykellerini kırarken Hanefi fıkhına göre verilmiş fetvalara dayandıklarını açıklamışlardı.

Gerçi Hanefi mezhebinin Hint altkıtasında yaşayan versiyonu bizdekinden epeyce farklı bir yorum ama sonuçta Eşari-Hanbeli anlayışına bağlı değil bu insanlar. Selefiler gibi Sufiliği reddetmeleri de söz konusu değil. Aksine çoğu çeşitli tarikatlara mensuplar. Pakistan’da ve Taliban hareketi içinde sınırlı bir Selefi (ehl-i hadis) damar var ama bunlar sözkonusu yapının zihnî karakteristiğini oluşturmaktan uzaklar. Önceki günkü vahşi saldırıyı gerçekleştiren örgüt de “küresel cihad” görüşüne taraftar olması ve el Kaide ile irtibatı hasebiyle Selefi evreninde görünüyorsa da bu örgütü ve benzerlerini Selefiliğin zihniyet ikliminin ürettiğini söyleyebilmek zor.

***

Uzun sözün kısası, Selefiliği radikal İslamcı hareketlerin sebebi değil, sonucu olarak görmek daha mantıklı görünüyor. Bu akım topluma ve otoriteye karşı tepkilerini, öfkelerini ifade etmek isteyen kesimlere bir “dil” sağlıyor. Belki bir meşruiyet zemini veriyor. Tıpkı 1960’larda, 70’lerde Marksizm’in yaptığı gibi…

Ama şunu görmek gerekir ki radikal politik hareketler içinde yer alan hiç kimse inandığı dinin veya benimsediği teorinin gereği bunu yapmaz. Onu kişisel dünyası buna zorlar. Radikal politik hareketleri besleyen din veya ideolojiler değildir. Toplumsal sorunlardır. Kişileri buraya yönelten de kendi kişisel sorunlarıdır. Bireylerin bu kişisel sorunlarına çözüm üretemeyen toplumların faturasını ödemek ise bazen bu işle hiç ilgisi olmayanlara düşer.

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum