Washington’ın mesajı Putin’e mi, Trump’a mı?

Obama yönetiminin, Başkanlık seçimini manipüle etmeye çalıştıkları iddiasıyla, 35 Rus diplomatı sınır dışı etme kararı 2016’nın son büyük siyasi gelişmesi. Bu olay çok büyük ihtimalle 2017’nin de siyasi gündemini belirleyecek belli başlı konulardan biri olacak. Hem dünya genelinde hem de ABD’nin başkentinde. Öncelikle ABD başkentinde; çünkü 2017’nin ilk gününden itibaren Beyaz Saray’ın yeni kiracısı olacak olan Donald Trump bu şartlar altında ülkesinin Rusya ile ilişkilerini seçim kampanyası sırasında duyurduğu çizgide sürdürmekte zorlanacak.

Bizzat Başkan Obama tarafından dile getirilen Demokrat aday Clinton’ın seçim kampanyasına yönelik siber saldırılardan Rusya’nın sorumlu olduğu iddiasına başlangıçta “Demokratların seçim yenilgilerine kılıf uydurma çabası” diyerek itiraz eden Trump bu konunun “parti meselesi değil, devlet meselesi” olduğunu kavrayınca üslubunu değiştirdi; “internet ortamı çok karışık, ne olduğunu anlamak zor” gibi yorumlara yöneldi. Ancak şu anda Trump için en önemli problem Obama yönetiminin bu konudaki kararına nasıl tepki vermesi gerektiğini bilememesi.

Eğer bugünkü yönetimin tutumunu onaylayacak olursa kendisiyle çelişmeyi göze alacak. Daha da önemlisi, yukarıda söylediğim gibi, ülkesinin Rusya ile ilişkileri konusunda izlemek istediği yeni siyasetten bir anlamda vazgeçmiş olacak. Diğer yandan, bu meselede Rusya’nın yanında yer alır görünürse hem kamuoyunda kendisi hakkında pek sevimli bir algı oluşturmayacak hem de geleneksel olarak Ruslara sempati beslemeyen kendi partisini karşısına alabilecek. Bu konudaki tutumu tahmin edilebilecek durumdaki devlet kurumlarının da en az kendi partisi kadar buna memnuniyetsizlik göstereceği çok rahatlıkla söylenebilir. Demek ki burada asıl zorluk Trump için söz konusu.

***

Hatırlayacak olursanız, Obama yönetimi geçtiğimiz günlerde attığı bir başka adımla da Trump’ın Ortadoğu politikası konusunda açmaya niyetlendiği manevra alanını daraltmıştı. Muhtemelen görev süresince ABD kurulu düzeninin kendisine nefes aldırmayacağını düşündüğü için ülkedeki güçlü Yahudi lobisini yanına çekmek üzere Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma sözü veren ve bu konuda göreve geldikten hemen sonra somut adım atmaya hazırlandığı söylenen Trump’a eski başkan Obama’dan fren geldi. ABD tarihte ilk defa İsrail karşıtı bir önergeyi BM güvenlik Konseyinde veto etmedi ve böylece Yahudi lobilerinin Trump dönemine ilişkin ümitleri bir anlamda ortadan kaldırıldı.

Bu iki konunun önemli olduğunu ve sembolik değer taşıdığını varsaymak komploculuk olmaz diye düşünüyorum. Her ülkede olduğu gibi, ABD’de de bazı konular uzun bir süreç içinde yaşanan tecrübelerin ve ilgili kurumlar arasında oluşan geniş bir mutabakatın neticesi olarak devlet politikasına dönüşür. İsrail’i her hâlükârda himaye politikası bunlardan biridir ama bugünkü Telaviv yönetimini İsrail olarak görmeyen yeni bir anlayış var Washington’da. Netanyahu’yu terbiye etmek ve Filistin meselesinde ABD’nin çözümünü hayata geçirmeye eğilimli yeni bir yönetim iş başına gelinceye kadar Telaviv’e karşı tavizsiz davranmak sadece Obama’nın değil aralarında bazı Yahudi siyasetçilerin de olduğu geniş bir iktidar muhitinin benimsediği politika.

Dolayısıyla Obama yönetiminin BM’de gösterdiği tutumun her şeyden önce yeni Trump yönetiminin bazı konularda züccaciye dükkanına giren fil gibi davranmasına engel olmaya yönelik bir uyarı atışı gibi görülmesi mümkün.

***

Aynı şekilde Rusya konusunu da böyle yorumlamak çok yanlış olmaz. Bu noktada, “Rusya artık ABD’nin küresel rakibi değil, çünkü artık küresel güç değil” diyerek iki ülke arasındaki rekabeti önemsizleştirmek isabetli bir yaklaşım sayılmaz. Zira Avrasya kıtasındaki en etkili güçlerin başında geliyor Rusya ve özellikle yakın bir süre önce Ukrayna’nın bir bölümünü işgal ederek Kırım’ı ilhak edecek kadar pervasız bir güç karşısında Batı bloğunun çaresizliği ortada. Bizi daha da yakından ilgilendiren bir husus da Rusya’nın bugüne kadar ABD ve Avrupa ülkelerinin çözüm bulamadıkları Suriye konusunda kendisine göre iyi kötü bir çözüm üretebilmiş olması.

ABD’deki başkanlık seçiminin üzerinden bunca zaman geçtikten sonra “seçime müdahale” suçlaması bağlamında alınmış olan kararı da Suriye için Rusya tarafından Astana’da kurulan çözüm masasının dışında kalan ABD’nin tepkiselliğine bağlamak çok yanlış olmayabilir.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum