Erdoğan’ın faiz-enflasyon teorisinin toplumsal maliyeti

Sağ olsun, eski Hazine Müsteşarı ve iktisatçı Mahfi Eğilmez bir grafik hazırlamış, beni zahmetten kurtardı.

Grafik, siz de görüyorsunuz, son derece basit bir ilişkiyi gözler önüne seriyor. Gördüğünüz mavi çizgi Merkez Bankası’nın politika faizi. Kırmızı çizgi enflasyon; yeşil çizgi ise doların fiyatı.

Geçen yılın eylül ayında Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 19’dan indirmeye başlamasıyla dolar kurunun ve enflasyonun nasıl yükselişe geçtiğini görüyorsunuz.

Acaba Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu grafiği görüyor mudur? Çünkü grafik, Erdoğan’ın meşhur “Faiz enflasyonun sebebidir” teorisinin gündelik hayat tarafından nasıl yanlışlandığını gösteriyor.

Merkez Bankası politika faizini 5 puan indirmek, enflasyonu yüzde 19,58’den yüzde 61,14’e çıkarmış durumda. Üç kattan biraz fazla artış.

Yine Merkez Bankası faizini yüzde 19’dan 14’e indirmenin bedeli, dolar kurunun 8.44’ten 14.70’e çıkması oldu. Artış oranı yüzde 74. Doların fiyatını bir süreden beri olmayan dolarlarımızı satıp baskılıyoruz; grafikte kırmızı çizgi ile yeşil çizginin arasındaki ilişkinin kopmuş gibi gözükmesinin sebebi bu. Yani TL’de bizi bekleyen çok büyük bir değer kaybı daha var aslında.

Erdoğan’ın bu yanlış teorisini bugün hala uyguluyor olmasının toplumsal maliyetini hesaplamaya imkan yok; çünkü henüz tam sonucu almadık ve deney devam ediyor. Ama şunu biliyoruz: Ülkede yaygın bir yoksullaşma ve açlık var.

Bakın geçen akşam Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin iftar çadırına 4 bin kişi geldi. Belediye hazırlığını 1500 kişi için yapmıştı; hemen çevre esnaftan iftarlık temin edildi. İnsanın evinde ailesiyle orucunu açamaması, belediye çadırındaki kumanyaya talim etmesi kimsenin içini acıtmaz mı?

Henüz deney sona ermediği için, yarının bugünden daha kötü olma ihtimali, maalesef daha iyi olma ihtimalinden bir hayli yüksek. O yüzden bu teorinin maliyetini gelin o zaman hesaplayalım.

Bakın dün enflasyon rakamının yanı sıra Mart ayına ait dış ticaret rakamları da açıklandı. Buna göre ihracatımız mart ayında rekor kırıp 22,7 milyar dolar olarak gerçekleşirken ithalatımız yıl başından beri olduğu gibi patlamaya devam etmiş, tam 30,9 milyar dolarlık ithalat yapmışız.

Mart ayında tek başına 8,2 milyar dolar; bu yılın ilk üç ayında toplam 26,4 milyar dolar dış ticaret açığımız var.

Hatırlıyorsunuz değil mi, Merkez Bankası faizini indirmenin yegane faydası enflasyonu düşürmek olmayacaktı; bir de içeride üretimi destekleyecek, ihracatı çok arttıracak ve ülkemizi cari fazla verir hale getirecekti. Bu yılın sonuna kadar ölmez hayatta kalırsak, nasıl bir rekor cari açık vereceğimizi göreceğiz.

İthalatın patlamasının bir sebebi başta enerji olmak üzere emtia fiyatlarındaki olağanüstü artışsa, en az bu kadar geçerli diğer sebebi, Mahfi Eğilmez’in grafiğinde gördüğünüz kırmızı ve yeşil çizgi arasındaki ilişkinin kopması.

Ülkede yaşanan enflasyona göre doları “ucuz” bulanlarımız var ve gidip o dolarları mala çeviriyorlar. Yarın bu fiyata dolar bulamayacağını düşünüyor, şimdiden onunla ithalat yapıyor.

Oysa az önce yazdım, doların fiyatı 15 Eylül 2021’den 4 Nisan 2022’ye, sadece 6,5 ayda yüzde 74 arttı. Normalde dolar kurunun bu kadar artması ithalatı bıçak gibi keser. Ama diyorum ya, dolar bu haliyle aslında “ucuz” bile; gelecekte doların “gerçek fiyatına” yükseleceğini düşünenler ithalata yükleniyor.

Merkez Bankası’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teorisini pratiğe geçirmek için faiz indirmesinin bir tek anlamı vardı: Banka, Türk lirasını savunmayı bıraktı, TL’yi değerli bir para olarak tutmaya çalışmaktan vazgeçti.

Evet, paranın da bir fiyatı vardır, o fiyatın adı da faizdir. O fiyatı indirip bir de TL’yi bollaştırdığınızda insanlar ellerindeki paranın değerini korumak kaygısıyla onu mala çevirmeye başlarlar. Enflasyonun artışı, paranın bollaşmasından ve ucuzlamasından kaynaklanıyor.

Kısacası şu: Erdoğan’ın teorisi her bakımdan çökmüş, yanlış olduğu tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkmış durumda.

Peki buna rağmen “Faiz enflasyonun sonucu değil sebebidir, zaten bu konuda nas da var” denmeye devam edilecek mi, yoksa “Biz yanılmışız, bu işin doğrusu ortodoks ekonomi politikalarıymış” mı denecek?

Erdoğan gerçekte faiz inadından doların fiyatının 19 liraya dayanmasıyla kısmen vazgeçti, kur korumalı mevduat denen bin beter bir başka sistemi yürürlüğe soktu.

Tamamen vazgeçmesi için enflasyonun kaça çıkması lazım acaba?

13.jpg

YORUMLAR (28)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
28 Yorum