Selçuklu târihinde yıldızın parladığı an

1059 senesi...

Bağdat sokaklarından Hemedan’a doğru doludizgin at süren Selçuklu askerlerinin başında, alışılmışın dışında bir komutan vardı. Bir haberle Selçuklu ordusunu toparlayıp başına geçen bu kadın kimdi? Orduyu nereye götürüyordu?

Stefan Zweig, İnsanlık Târihinde Yıldızın Parladığı Anlar kitabında şöyle diyor:

"Çağları aşan bir karârın bir tek takvime, bir tek saate, çoğu kez de yalnızca bir tek dakikaya sıkıştırıldığı trajik ve yazgıyı belirleyici anlara, bireylerin yaşamında ve târihin akışı içinde çok ender rastlanır. Ben böyle anları, İnsanlık Târihinde Yıldızın Parladığı Anlar diye adlandırdım. Çünkü onlar, tıpkı yıldızlar gibi, hiç değişmeden geçmişin karanlığına ışık tutmaktadırlar."

İşte Sultan Tuğrul Bey’in eşi Altuncan Hâtun’un verdiği karar, Selçuklu târihinde yıldızın parladığı andı.

Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, 1055’de Halîfe Kâim Biemrillah'ın dâveti üzerine Bağdat'a gitti. Yanında eşi Altuncan Hâtun ve üvey oğlu Anuşirvan da vardı. Adına hutbe okutularak İslâm dünyâsının da siyâsî lideri olan Tuğrul Bey, kardeşi Çağrı Beyle birlikte Bilge Kağan-Kültigin misâli kardeş dayanışmasıyla devleti yönetti. Üvey kardeşi İbrâhim Yınal'ın isyanını bastırmak için 1058'de Bağdat'dan ayrılınca Veziri Amidülmülk, eşi Altuncan Hâtun ve üveyoğlu Anuşirvan Bağdad'da kaldı. Sultan, İbrâhim Yınal karşısında başarısız olunca Çağrı Bey’in oğullarından ve Bağdat'daki vezirinden yardım istedi. Ancak, Selçuklu askerleri giderse Fâtımîler'in işgâlinden çekinen Halîfe ve Vezir Amidülmülk, Tuğrul Bey'in üvey oğlunun sultan îlân edilmesini istediler. Bu teklif, Anuşirvan’ın da hoşuna gitti.

Altuncan Hâtun, üçlü muhâlefete rağmen atına atladı ve haberi alıp akın akın Bağdat'ın her tarafından yetişen Türk askerlerinin başına geçerek Hemedan'a doğru yola çıktı. Oğlunu ise devlete baş kaldırdığı için zincire vurdu. Tuğrul Bey, eşinin ve yeğenlerinin yardımıyla kurtuldu. Bizzat annesi tarafından teslim edilen üvey oğlunu affetti.

Altuncan Hâtun'un hiç tereddüd etmeden aldığı karar, devleti büyük bir fitneden kurtardı ve 26 Ağustos 1071’de kazanılan büyük zafere giden yolu açtı.

Altuncan Hâtun, zeki, akıllı, bilgili, at binen, kılıç kullanan bir hâtundu. Tuğrul Bey, devlet işlerinde dâima ona danışarak hareket etti. Altuncan Hâtun, dâima devletin iyiliği için akıl verdi. Sarayda entrika, dedikodu gibi fenâlıklara geçit vermeyen “fenâfiddevle” bir hâtundu. Devleti, öz oğlu da dâhil her şeyden üstün tuttu. Ölüm döşeğinde, Tuğrul Bey'e, halîfenin kızıyla evlenmesini, böylece devletin daha da güçleneceğini tavsiye edecek kadar kıskançlıktan münezzeh bir kadındı. 1060 yılında vefât etti. Rey şehrine defnedildi.

Eşinin vefâtına çok üzülen Tuğrul Bey, vasiyetini yerine getirdi. Ancak, çocuğu olmadı. 1063 yılında vefât edince yerine, kardeşi Çağrı Bey’in oğlu Alparslan geçti.

Altuncan Hâtun’un, uğruna öz oğlundan vazgeçtiği Selçuklu Devleti, ölümünden 30 yıl sonra sarsılmaya başladı. Devletin bölünme ve dağılma sürecine girmesindeki sebeplerden biri, Sultan Melikşâh’ın eşi Terken Hâtun’du. Devlet kurtaran Altuncan Hâtun’un aksine, oğlunu başa geçirebilmek için türlü entrikalar çeviren Terken Hâtun, Sultan Melikşah ile Vezir Nizâmülmülk’ün arasının açılmasında etkili oldu.

Bir tarafta, sultan eşi olmakla yetinmeyip, vâlide sultan olmak için üvey oğlunu ölüme gönderen ihtirâslı hâtunlar; diğer tarafta, devletin iyiliği için öz oğlunu bile gözden çıkaranlar... Hürremdi, Kösemdi derken târihimizdeki fazîlet timsâli kadınları görmez olduk. Eskiden sâdece târih kitaplarında yer alan entrikacı saray kadınları, diziler sâyesinde iyice meşhûr oldu. Fazilet sâhibi olanlara ise yeterince âşinâ değiliz.

Devlet için bir an bile tereddüt etmeden oğlundan vazgeçebilen bu soylu Müslüman Türk kadınını, Malazgirt Zaferi’nin 954. yıldönümünde hatırlatmak istedim.

Anadolu’yu bize vatan yapan bütün şehidlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.

YORUMLAR (17)
17 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.