Zenci Fatma kadın

Greenpeace (Yeşilbarış), kırktan fazla ülkede şûbesi olan çevreci bir sivil toplum kuruluşu. Merkezi Hollanda’da. Amacı, dünyânın tüm çeşitliliği ile yaşamı besleme gücünü garantiye almak. Bunun için küresel ısınma, ormanların yok olması, aşırı avlanma, ticârî balina avcılığı, genetik mühendisliği ve nükleer gibi dünya çapındaki sorunlarda kampanyalara odaklanır. Doğrudan eylem, lobicilik ve araştırmadan yararlanır. Dünyâyı yaşanmaz hâle getiren çevre suçlarına karşı bilimsel verilere dayanan kampanyalar yürütür ve şiddet içermeyen doğrudan eylemlerle tanıklık ederek bu suçları basın aracılığıyla gündeme getirir.

Greenpeace, nükleer denemeleri protesto etmek için birkaç kişinin tekne ile ABD'nin Alaska Eyâleti’nden, Amchitka'daki nükleer deneme sahâsına gitmeleri sonucunda Kanada'nın Vancouver Şehri’nde doğdu.

Şiddet içermeyen eylem meselesi çok önemli. Greenpeace’in ortaya çıkış târihi, 1971. Eylem tarzının, yâni şiddet içermeyen eylem tarzının ortaya çıkışı, çok daha eski ve Osmanlı Devleti’nde gerçekleşti. Bunu ne Greenpeace üyeleri biliyor ne de târihçiler. Greenpeace tarzı eylem yapan ilk kişi, Zenci Fatma Kadın adında bir Osmanlı vatandaşı. Muhtemelen Habeşli olan Fatma Kadın’a, Nâzım Hikmet Polat’ın “Türk Çiçek ve Ziraat Kültürü Üzerine” kitabının sayfaları arasında rastladım.

Sultan Abdülaziz dönemi. Beykoz, o zamanlar bataklık. Sultan’ın Beykoz’a gezmeye gittiği birgün, orada yaşayan Zenci Fatma Kadın, arabasının altına yatmış. Beykoz’daki bataklığın ağaç dikilerek kurutulmasını istemiş. Sultan, ağaç dikimi için ferman buyurmuş.

Zenci Fatma Kadın hakkında bilgi bu kadar. Polat, çiçek üstâdı Cevat Rüştü’nün gazetelerdeki yazılarını, yeni harflere çevirmiş. Fatma Kadın bahsi, 1918 târihli bir yazıda geçiyor. Cevat Rüştü Bey, Sultan Abdülaziz’in emriyle dikilen çınarların kesildiğini görünce yüreği sızlamış. Bunun üzerine bir yazı kaleme almış. Yazıda, eylem târihi yok. Sultan Abdülaziz devri olduğuna göre, 1861-1876 arasında. Târihçi Mehmet Dilbaz da Sultan Abdülaziz döneminde Beykoz'da çınar ağaçları dikildiğinden bahsediyor.

Yeşile ve memleketine sevdâlı, cesur ve eylemci Fatma Kadın’a, yeşilbarış eylemcilerinin atası desek doğru olmaz mı?

Ne zaman köyünü, yeşili kurtarmak için eylem yapan kadınların haberini görsem Zenci Fatma Kadın’ı hatırlatmayı vazîfe edindim. Başka bir ülkede olsa Fatma Kadın’ın adı, kırk kere ihyâ edilir; filmi bile çekilirdi. Beykoz Belediyesi de İBB de bu meseleye sâhip çıkmadı. Sâdece İTÜ’den Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu’nun ve yerel basından Güncel Beykoz gazetesinin dikkatini çekti.

Bu yazıyı, zeytin ağaçlarını kurtarmak için Ankara’ya giderek nöbet tutan kadınların âlî hatırı için kaleme aldım. Fatma Kadın’ı her yazdığımda adının ihyâ edilmesini bekledim. Beyhûde bir bekleyiş elbette. Çünkü şiddet içermese bile itiraz ve eylem istenmiyor. İtaat isteniyor.

Zenci Fatma Kadın rûhunu yaşatan kadınlarımıza selâm olsun!

YORUMLAR (7)
7 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.