Adil bir hafızayla AK Parti’nin ekonomi tarihi ve Berat Albayrak dönemi
Adil bir hafızayla AK Parti’nin ekonomi tarihi ve Berat Albayrak dönemi
Söylenenlere bakılırsa, AK Parti’nin ilk beş yılına altın, ikinci beş yılına gümüş çağ dememiz gerekiyor. Mesela bu dönemleri övenler arasında Sayın Daron Acemoğlu* da var.
Banka Hazineciliğinin üstadı Kerim Rota**, bu dönemi, beyaz yakalıların gözünden bir film senaryosu gibi çok güzel anlattı. Eğer bir altın çağ varsa bu beyaz yakalıların altın çağıydı.
Bu on yıllık dönemde, Türkiye’de herkesin reel satın alma gücü gerçekten çok yükseldi, ithalatçılardan sonra, beyaz yakalılar, bu işin kaymağını yedi dersek abartmış olmayız.
Bir beyaz yakalının maaşında, enflasyon oranında zam yapılmasıyla, dolar cinsi maaşında sağlanan artışlar göz kamaştırıcıydı.
ÜCRETLİNİN SATIN ALMA GÜCÜ
Bir beyaz yakalının 2002 yılı maaşının 1.575 TL olduğunu varsayalım, yani ortalama 1.000 $. (Ortalama kur olarak 30 Haziran’ı kullanacağız.)
2003 yılında, maaşı, 2002 yılı enflasyonu kadar yani %30 artarsa; yeni maaşı 2.047 TL olur; 2003 Haziran kuruna çevirdiğimizde, bu maaş, 1.450 $’a yükseliyor.
2004 yılı maaşına da 2003 yılı enflasyon oranı olan %18,36 oranında zam yapıldığında, yeni maaş 2.423 TL’ye yükselir; bu da 1.804 dolar eder.
Bu şekilde hesaplamaya devam edersek; 2005 yılı için 2.650 TL veya 1.976 $; 2006 için 2.855 TL veya 1.810 $ ve 2007 için 3.130 TL veya 2.390 $
Özet: 2002 yılında maaşı 1.000 $’a tekabül eden bir beyaz yakalı maaşlarına her yıl sadece enflasyon oranı kadar zam yapılsa, 2007 yılındaki maaşı 2.390 $’a yükseliyor.
Bu beş yıllık dönemde, kamu çalışanları dâhil, beyaz yakalıların çoğunun maaşlarına enflasyonun üzerinde zam yapıldığı ve en az bir kez terfi ettikleri için reel maaşları, daha da yüksektir.
Bu beyaz yakalı, 2002 yılında 25 maaşıyla satın alabildiği bir ithal otomobili, 2007 yılında 8 veya 11 maaşla satın alabilme gücüne erişti. 2008’den 2013’e kadar da reel ücretler ve refah seviyesi düşmedi.
Bu olgunun temelinde TL’nin aşırı değerlenmesi yatıyordu.
Soru: Beyaz yakalılar bu maaşları hak etmiş miydi?
Aslında, 2002 yılında 1000 dolar maaş alan birinin maaşı, reel büyüme oranında artsaydı; maaşının dolar karşılığı en çok 1.400 $ olabilecekti.
Peki, maaşlar, 3.000 dolar yerine, 1.400 dolar veya eşdeğerinde kalsaydı ne olurdu?
2013 yılına geldiğimizde, tüm dünyada bir trilyon dolar olan carry trade parasının, yani sıcak paranın 250 milyar dolarının Türkiye’ye geldiğini gözledik; bu sıcak paralar döviz kurlarını düşürdü ve TL’nin aşırı değerlenmesine sebebiyet verdi.
Carry Trade’çilerin bu beş yıllık dönemdeki kârı, hala bir efsanedir.
Türkiye’nin, son yedi yılda yaşadığı ve gelecekte de yaşayacağı ekonomik sorunlar işte bu 2003 -2013 döneminde temellendi ve dal budak saldı.
Sıcak para, önce borçluları zirvedeymiş gibi hissettirir, sonra da, borç bataklığında süründürür.
Bu dönemde, üretici firmaları binlerce defa ziyaret etmiş ve olan biteni bizzat sahada izlemiş bir katılım bankacısı olarak; sanayi işletmelerinin bu durumdan çok olumsuz etkilendiklerini gözledim: Rekabet güçlerini kaybetmemek için, önce, üretimde kullandıkları bazı yedek parçaları ithal ettiler. Bu şekilde bile rekabet edemeyince, neredeyse bütün parçaları ithal edip montajcı oldular; en sonunda da, üretimden vazgeçip ithalatçı oldular.
Bu gelişmelerin sonunda yıllık 100 milyar doları aşan dış ticaret açıkları oluştu; böylece, bir üretim ülkesi olma fırsatı tepildi ve hızla bir tüketim toplumu olma yoluna girildi.
Yıldırılmış ve küstürülmüş bu firmalar, her tür yatırım teşvikine ve rekabetçi kurlara rağmen, tekrar üretime dönme konusunda tereddüt yaşıyorlar.
Kapasitesinin üzerinde borçlanmış kişiyi, şirketi veya devleti kurtarıp düze çıkarmak imkânsız değilse bile, çok zor olduğu için AK Parti’nin ekonomiyi yöneten eski “rüya takımı” bile, 2011’den itibaren, çok az şey yapabildi.
Temelleri zaten çürümüş olan ekonomiyi ayakta tutmaya çalışan payandalar da son iki yılda çürüdü.
Kuraldır. Har vurup harman savurmuş bir topluma, onun devletine ve devletini yöneten iktidara, faturalar, er ya da geç, ödetilir.
Sayın Albayrak dönemine de geleceğiz.
*Medyaskop.com **Paraanaliz.com