Ey TCMB lütfen döviz rezervlerini artırmaya çalışma
Bankalar yasal mevzuat gereği topladıkları ve borçlandıkları paraların belli bir oranını TCMB’ye “zorunlu karşılık” olarak yatırmak zorundadırlar. Mevzuatın zorlaması veya ticari sebeplerle, bankalar, ellerinde atıl olarak kalan dövizleri de, ROM, SWAP, Depo Karşılığı TL vs. gibi yöntemlerle TCMB’ye, emanet olarak verirler.
Murat Uysal dönemi TCMB’si, bankalara ait olan bu emanet dövizleri, kitabına uydurarak fakat teamülleri çiğneyerek piyasalara sattı. Sonra satılan dövizlerin bir kısmını swap yöntemiyle geri topladı ve sonra tekrar tekrar, defalarca sattı.
Sonuçta başkasına ait emanet dövizleri satan TCMB’nin döviz rezervleri hesabı, eksiye döndü.
Bugün bu yanlışı, başka bir yanlışla düzeltmeye çalışan eleştirmenleri, eleştireceğiz.
Herkes “TCMB rezervlerini artırsın” diye tempo tutuyor.
Mevzuata göre Türkiye’de, gerçek ve tüzel kişiler, bankalar, TCMB ve neredeyse herkes döviz biriktirebiliyor.
Mesela şu anda TCMB’de, (16,5 milyar doları Katar ve Çin’e, bakiyesi de bankalara ait) yaklaşık olarak 100 milyar dolar döviz rezervi var.
Bankalarda da 7’si nakit olmak üzere yaklaşık olarak 25 milyar dolar var. Yani Türkiye’de kullanılabilir nitelikte toplam 125 milyar dolar karşılığı rezerv var.
Bu demektir ki, Berat Bey’in istifasından bugüne kadar, Türkiye’nin döviz rezervlerinde, çoğu sıcak para niteliğinde, 20 milyar dolar artış olmuş.
Bu dövizlerin mülkiyeti kime ait olursa olsun, TCMB, bankalar üzerinden, dilediği kadar miktarı nezdindeki hesaplara aktarıp kendi rezervlerini oluşturabiliyor.
Bir çırpıda 20 milyar dolar satın alma fırsatı doğsa bile, TCMB, satın almaz, almamalı.
Çünkü böyle bir işlemin ülkeye hiçbir faydası olmadığı gibi, piyasadaki TL para hacmini artıracağı için enflasyonist etkiler doğurup zarar bile verebilir.
OTOMATİK REZERV OLUŞTURMA MEKANİZMASI: REESKONT KREDİLERİ
Öte yandan, TCMB zaten her ay, yaklaşık, 2 milyar dolar karşılığı TL’yi, ihracatçılara, reeskont kredisi olarak kullandırıp, tahsilatı, döviz olarak yapıyor.
TCMB’nin bütün ömrü boyunca, en işlevsel ve en yararlı uygulaması, muhtemelen, bu reeskont kredileridir; bu sayede Eximbank, gerçek bir ihracat ve kısmen de yatırım bankası niteliğine bürünmüştür.
2004 yılında 3 milyar dolar civarında aktifi olan Eximbank’ın, aktifi, bu reeskont kredileri sayesinde, bugün 30 milyar dolara yaklaşmıştır.
Şu anda ihracatçıların “ucuz ve bol” kredilerle desteklenmesi gerekiyor.
Reeskont kredilerinin hacminin artmasına şiddetle ihtiyaç var; mesela kullandırılan kredi tutarları, 2021 yılında, aylık 2,5 – 3 milyar dolar karşılığı TL’ye yükseltilebilir, yükseltilmelidir.
Bu sayede TCMB rezervleri herhangi bir dengesizlik yaratmadan sağlıklı bir şekilde artar.
Bu yeterlidir.
Şartlar oluşmadan “döviz ihaleleri açılsın” tarzı yüzeysel ve isabetsiz önerilerin yararı yoktur.
“TCMB’NİN YEDEK AKÇESİ BİLE HARCANDI”
Bir kararla yüz milyarlarca lira para yaratabilen TCMB’ye, anonim şirket muamelesi yaparak, kârının bir kısmını yedek akçe olarak ayırttırmak, tutarlı olmasa da, eğlenceli bir uygulamaydı.
Yedek akçe oranının düşürülmesi ve birikmiş olan yedek akçenin hazineye aktarılmasına, muhalefet partilerinin itiraz etmeleri, hatta “kefen parası bile harcandı” demeleri haklarıydı. Çünkü mevzuat değişikliği, hükümete, aldığı parayı harcayıp seçmenleri etkileme imkânı verebilir vs. vs.
İlk günden itibaren yedek akçe uygulamasının iptalini savundum.
İptalin gerekçesi kolay anlaşılsın diye bir benzetme denemesi: Deniz sularının yükseldiği ve düştüğü tabiat olaylarını tanımlamak için Med (yükselen/yayılan) ve Cezir (alçalan/büzülen) ya da “gelgit” kavramları kullanılır.
Deniz sularının yükseldiği dönemlerde, yani Med oluştuğunda üç beş bidon su doldurup, Cezir’in oluştuğu yani suların çekildiği dönemde, sular yükselsin diye, bu üç beş bidon suyu tekrar denize dökmek ne kadar tutarlıysa; TCMB’ye yedek akçe ayırttırmak da o kadar tutarlıdır, görüşümce.
Özensiz eleştirmenlerin, klişe ve yararsız bir doğrusu olan ihtiyat akçesi uygulamasının da ilk fırsatta ilga edilmesi umuyorum.