Kemal Kılıçdaroğlu ve ÖTV
Bu köşede defalarca yazdım: Türk ekonomisinin en zayıf yönü, hatta bütün sorunlarının kök sebebi yüksek dış ticaret açıklarıdır.
Dış ticaret açığı demek, içeride, kendi fabrikalarımızda üretmediğimiz fakat yabancıların ürettiği ürünleri ithal ederek tüketmektir.
Türkiye’de tüketilen sanayi ürünlerinin, toplamda, üçte ikisi ithaldir ve ithal edilen her sanayi ürününün, yurtiçinde, benzerini üreten üreticileri sindirdiği ve zora soktuğu kesindir.
Oluşan dış ticaret açığını, dışarıdan borç alarak kapatıyor ve borçlarımızı artırıyoruz.
Yüksek dış borç, alınacak yeni krediler ve borç çevirmelerde, daha yüksek faiz ve daha kısa vade demektir.
Yüksek dış borç, enflasyonun kaynağı ve tetikleyicisidir. Yatırımcıların caydırılmasıdır, işsizliğin artmasıdır, vs. vs.
Bu yüzden dış ticaret açığını artıran uygulama ve vaatler, tabir caizse beynime kan sıçratıyor.
Otomobilde arz sıkıntısı varken ve hiç gereği yokken hükümetin, enflasyon oranını düşük göstermek amacıyla, otomobil fiyatlarında ÖTV matrah indirimi yapmasına da, tüm parayı ben borç alıyormuşum gibi öfkelendim.
Çünkü otomobil ithalatı cari açığı, bu yıl en az 3 milyar $ artırabilir. Şöyle yazmışım:
“Ekonomi yönetimi açık ve net bir şekilde yanlış yapıyor. Ülkenin başındaki ekonomik musibetlerin temelinde dış borçların yüksekliği yatıyor. Ekonomi yönetimi borçları düşüreceğine artırmaya çalışıyor. Yani musibetin üzerine benzin dökerek, kendisi de bir musibete dönüşüyor.”
KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN VAATLERİ
Sayın Kılıçdaroğlu bir siyasetçi; seçmenlerine vaatte bulunması gayet normal fakat O da, dış ticaret açığını artıracak vaatlerde bulununca, kritik edilmeyi hak ediyor.
Vaatler: “Öğrencilerin alacağı pahalı telefonlardan, oyun konsollarından ve ilk otomobilden ÖTV alınmayacak”
Ellerinizden öper 18 yaşını geçmiş üç öğrenci çocuğum var. Her birine bir otomobil alsak 225 bin TL ÖTV’den ve 40 bin beş yüz TL’de KDV’den kârımız olacak.
Eğer bir gün Sayın Kılıçdaroğlu iktidara gelir ve verdiği sözü tutarsa; biz de, devri iktidarlarında çocuklarımıza otomobil alırsak teşekkür etmeliyiz.
Peki, ailemizin yararına olacak olan bu kararlar ülkenin de yararına mıdır?
Varsayalım ki öğrenciler, beş yıllık süre içinde sadece 2 milyon otomobil satın alsın; bu durumda hazine 177 milyar TL ÖTV ve KDV gelirinden mahrum kalacak. Kalsın mı?
Satılan otomobillerde yerlilik oranı sadece %20’dir. (Yerli üretimin de %50’si ithal)
Her bir aracın 15.000 $ olduğunu varsayarsak, 2 Milyon otomobilin değeri 30 milyar $ eder. Otomobilde ithalat oranı %80 olduğuna göre, yurtdışındaki fabrikalara 24 milyar $ sipariş verilmesi gerekecek; ilaveten bu otomobiller, kullanılacakları 20 yıl boyunca, her yıl en az bir milyar $ akaryakıt ve yedek parça tüketecektir.
Zaten dış borca batmış ve borçlanmak konusunda istiap haddini doldurmuş ülkemiz için ilave 44 milyar $ dış borç hiç ama hiç iyi olmaz.
Doğrusunu isterseniz öğrencilerin en önemli ihtiyaçlarının ÖTV indirimi olmadığına eminim.
Hangi öğrenci nereden para bulup otomobil ve lüks telefon alacak ki… Bu uygulama olsa olsa yüksek gelir grubu ailelerin çocuklarına yarar ki, onların, böyle bir ödüle ihtiyaçları yoktur.
ÖĞRENCİLERİN GERÇEK İHTİYACI
Öğrencilerin gerçek ihtiyacı, telefonu akıllı kılan, yazılım teknolojileri üreten şirketlerde çalışma umududur.
Telefonun kendisine değil, telefondaki çipleri üretecek işyerine ihtiyaçları vardır; asgari yatırım tutarı: Altı milyar $.
Telefondaki pilleri üretecek işyerinde çalışmaya ihtiyaçları vardır; asgari yatırım: Beş milyar $.
Akıllı ekran üretecek işyerinde çalışmaya ihtiyaçları vardır; asgari yatırım tutarı: Altı milyar $.
LED ve Optik teknolojiler alanında çalışan firmalara ihtiyaçları vardır; asgari yatırım tutarı: Beş milyar $.
Elektrikli ve otonom araçlar ile otomobiller üretecek işyerlerine ihtiyaçları vardır: Asgari 10 milyar $ vs.
Görüldüğü gibi ithalata harcanacak 44 milyar $’la, bu tesisler ve başkaları, Türkiye’de kurulabilir.
CHP ve diğer muhalefet partilerinin de toplumun gerçek ihtiyaçlarını tespit edip, üretime dayalı çözümler geliştirmeye ihtiyaçları vardır.