TCMB faizleri ne zaman indirmeli

Dün açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi TÜFE’ye göre yıllık enflasyon %33 olarak gerçekleşmiş.

TCMB’nin %43 olan haftalık gösterge faizinin yıllık bileşik değeri %54; mevduata verilen faiz oranları %50 ve kredi faiz oranları da %56 civarında seyrediyor.

Bankalar %50 - %54 aralığında bir maliyetle fon toplayıp, ortalama %56 civarında bir faiz oranıyla bu paraları kredi olarak dağıtıyorlar.

Her şey normal gibi gözüküyor.

İşi iyi gitmeyen, son üç yılda kazandığı oranda para kazanamayan, işini geliştirmek isteyen bütün firmalar ve bunların temsilcileri olan TOBB, İSO, İTO dahil iş dünyasının bütün kurumları TCMB’nin faizleri hızla düşürmelerini istiyorlar.

Faizler konusunun diğer iki cephesi olan birikim sahipleri ve TCMB’nin de pozisyonunu kısaca değerlendirelim.

Birikim sahiplerinin önemli bir kısmı mevcut faiz oranlarını yeterli bulmadıkları ve/veya hükümete güvenmedikleri için TL birikimlerini altın ve dövize çevirdiler.

Bu birikim sahiplerinin tekrar TL’ye dönmesi zor görünüyor.

Birikimlerini Türk Lirasında değerlendirenler de tereddüt içinde oldukları için paralarını kısa vadeleri enstrümanlara bağlıyorlar.

Bu tedirginlik bazılarını gayrimenkul, konut ve otomotiv alımına yöneltiyor.

TCMB faizleri düşürürse, mevduat faizleri de düşer. Mevduat faizler düşerse, birikimlerini TL’de değerlendirenlerin bir kısmı daha altın, döviz, araba ve gayrimenkul alımına yönelebilir.

Tüm bunlar TCMB’nin, enflasyonla mücadelesini sekteye uğratabilecek süreçler.

Ülkede sesi gür bir “faizleri indirin korosu” var ve bu “koro” faiz indirimi yapılmazsa önce iflas ve konkordatoların ardından da işsizliğin artacağını iddia ediyor.

Acaba TCMB’nin faizleri düşürmesi ekonomideki büyük sorunları çözer mi?

FAİZ İNDİRİMLERİ KİMİN YARARINA

Bir zihinsel deney yapalım. Dışa kapalı bir ekonomide varsayalım ki bir sektörde sadece 30 firma bulunsun.

Bu firmaların üçte birinin ticari kredi ihtiyacı yüksek, üçte birinin orta seviyede ve son üçte bir diliminin de ihtiyacı olmadığını varsayalım.

Enflasyon %40’lar civarında ve kredi faizleri de %50 olsun.

Bu şartlar altında bir enflasyon tehdidi başlıyor ve TCMB kredi faizlerini %50’den %75’e yükseltiyor.

Faiz artışlarının bu firmalara etkisi ne olur?

Faizlerin yükselmesi demek sadece maliyet artışı demek değildir; aynı zamanda kredi şartlarının sıkılaştırılması demektir.

Faizlerin yükseltildiği dönemlerde Bankalar daha az krediyi, daha yüksek teminatlarla ve kısa vadeli vermek isterler; zayıf firmalardan kaçınır ve en sağlam müşterileriyle çalışmak isterler.

Böyle dönemlerde “pazarlık gücü zayıf” firmaların işi biraz daha zorlaşır.

Örnekler: Alınan müşteri çek ve senetlerin bir kısmı karşılıksız kalır yani ödenmez.

Açık hesapla yapılan satışların tahsilatları aksar.

Gönderilmiş ve henüz satılmamış bazı malların iadeleri başlar.

Başka ve yıpratıcı başka gelişmelerde olur.

Çünkü kredi faizleri yükselmişse, mevduat faiz oranları da artar.

Bu etkiyle müşteriler harcama yapmayı kısar ve paralarını faizli enstrümanlara yatırır.

Satışlar düşer.

Herkes hızla nakite ulaşmak için rakipleriyle rekabete girer.

Kârlar düşer hatta sıfırlanır.

Bazı firmalar nakite ulaşmak için yüksek zararları göze alır.

Firmaların nakite ulaşma imkanları her geçen gün azalır.

Bazı firmalar borçlarını zaman yayarak ödemek için konkordato için mahkemeye koşar.

Serbest piyasanın acımasız süreçleri tetiklenir: Zayıf firmalar taahhütlerini yerine getiremez ve iflas ederler; mahkemeler, haklarında iflas kararı verdikleri firmaları tasfiye için iflas masalarına devreder.

İşlerini iyi yapan, yeterli işletme sermayesi ve bankalarda yüksek itibarı olan firmalar, zorlanan firmaların hisselerini, zora düşmüş firmaların tesis ve mülklerini satın alır ve biraz daha büyürler.

Böylece daha verimli ve daha dengeli firmalar pazarda söz sahibi olur.

Krizler “iyi yönetilen firmalara” bazen organik büyüme süreçlerinden daha verimli büyüme fırsatları sunar.

Buraya kadar anlatılan her şeyi bankacılar ve ticaretle uğraşan herkes ayrıntılarıyla bilir.

Peki enflasyon %40’ken kredi faizleri %25’e düşerse ne olur?

Para sahipleri, bankalardan kredi alabilenler, borçlanabilenler servetlerine servet katar ve enflasyon hızla %100’lere doğru tırmanır.

Biz bunun daha beterini 2021 Eylülünden itibaren başlayan faiz indirim süeçlerinde yaşadık ve şu anda yaşanan bütün olumsuzluklar o sürecin bir sonucu.

Enflasyon ezilmeden faizleri indirmek bankaların kârını patlatır.

İthalatı artırır, ithalatla rekabet edemeyen sanayi şirketlerini zora sokar.

Varlık fiyatları artar.

Elinde Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) bulunduranlar yüksek oranlarda sermaye kazançları elde eder.

Borsa endeksleri yükselir.

Düşük ve sabit gelirlilerden servet sahiplerine kaynak aktarılır.

Gelir dağılımı biraz daha bozulur.

Enflasyonu düşürmeden faizleri düşürmeye çalışmak bin kere denenmiş bir yanlıştır.

Peki enflasyon %5’e düşerse ne olur?

Enflasyon düşerse, Türkiye “sonsuz ve makul maliyetli finansal imkanlar ülkesine” dönüşür.

Bir ekonomi yönetiminin ve dünyadaki her hükümetin en önemli görevi enflasyonu düşürmektir.

Faiz oranlarına değil enflasyon oranlarına odaklanan Türkiye, kullanmadığı finansal kapasitelerini aktifleştirerek sınıf atlayabilir.

YORUMLAR (5)
5 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.