Üretici fiyatları enflasyonu kurları ve faizleri arttıracak
Üretici fiyatlarındaki artışlar tüketici fiyatlarına, yani TÜFE’ye, hangi oranlarda yansır?
Geçmiş dönem verilerinikullanarak çıkarımlar oluşturmaya dair çok çalışma var; ancak ekonomi yönetimlerinin faiz seviyesi ve makro ihtiyati tedbir kararlarını sayısallaştırmak zor olduğu için standart çıkarımlara ihtiyatla yaklaşılmalı. Mesela likidite sıkılaştırmaları, zorunlu karşılıklar ve bunlara ödenen nemalar her dönem aynı nitelikte olmayabilir.
Bugünlerde herkes TÜFE’de, yani enflasyonda düşüş bekliyor; TÜFE’de düşüşe bağlı olarak da faizlerde indirim.
Verilen kredilerin artış oranı düşünce, toplam harcama talebinin de düşmesi beklenir; ardışık olarak da talep enflasyonunda düşüş.
Olmuyor. Çünkü üretici fiyatlarındaki yüksek artışlar buna engel oluyor.
Bu yazıda 2006’dan bugüne kadar, ÜFE’nin yani üretici fiyatlar endeksinin yükselişe geçtiği altı ayrı dönemin bazı verilerine ve sonuçlarına vurgu yapmak istiyorum.
ALTI TECRÜBE
1)2006 Haziran ayında ÜFE oranı %7,7’dan 12,6’ya yükselince,TCMB, %16,25 olan gecelik faizleri, %22,50’ye yükseltti.
Bu kararlı faiz artışları sayesinde Temmuz 2007 yılında ÜFE %3,72’ye düştü.
Haziran 2006’da 1,78 TL olan sepet kur da, 30 Temmuz 2007’de 1,63’e düştü.
2)2008 Ocak ayında %6,44 olan ÜFE, ardışık olarak her ay artarak Temmuz’da %18,41’e yükselmişti. Mayıs ayında %19,25 gibi gayet yüksek olan gecelik faiz oranları Haziran’da %20,25’e yükseltildi. Bir yıl içinde, yani Temmuz 2009’da ÜFE 18,41’den %7,55’e düştü.
Ancak, Temmuz 2008’de 1,55 olan sepet kur, %15 artarak,Temmuz 2009’da 1,78’e yükseldi.
3)Aralık 2013’te %6,97 olan ÜFE oranı Ocak 2014’te %10,72’ye yükselince TCMB, gecelik faizleri %7,75’ten %12’ye yükseltti.
Bu sayede Nisan 2014’te %12,98’e yükselen ÜFE, Nisan 2015’te %4,80’e düştü.
Nisan 2014’te 2,53 TL olan döviz sepeti, %10,7 artarak, Nisan 2015’te 2,80’e yükseldi.
4)2016 sonunda %9,94 olan ÜFE Nisan 2017’de %16,37’ye çıkınca, TCMB’nin ortalama fonlama maliyetini %8,5’ten %11,9’a kadar yükseltti fakat yeterince etkili olamadı.
Çünkü TCMB’nin özerkliğinin aşındığı yıllar başlamıştı.
Bundan dolayı Ocak 2017’de %13,69 olan ÜFE oranı %17,30’a kadar yükseldikten sonra yılı %15,47’yle kapatmıştı.
Ocak 2017’de 3,61 olan sepet kur, %16 artarak, bir yıl sonra 4,18’e yükseldi.
5)2018 hem seçim hem de Rahip Brunson felaketlerinin yaşandığı yıldı. Ocak ayında %12,4 olan ÜFE, Mayıs’ta %20,16’ya ve Eylül’de %46,15’e yükselmişti.
ÜFE’deki bu artışları durdurmak için TCMB, faizleri,Haziran’da % 17,75’e ve Ağustos’taki Brunson krizinden sonra,Eylül 2018’de, %24’e yükseltti.
%24 faiz oranı Temmuz 2019’a kadar değişmedi.
Bu kararlı faiz artırımı sayesinde bir yıl sonra, Eylül 2019’da %46,15 olan ÜFE %2,45’e düşmüştü, inanılmaz.
2018’e 4,17 TL’yle başlayan sepet kur, 7,32 TL’ye kadar yükseldikten sonra faizlerin artmasıyla yılsonunu6,30 TL’yle kapatmıştı.
BU DEFA FARKLI
6)2019 Ağustos ayında başlayan faiz indirimleri 2020’de%8,25’e ininceye kadar devam etti.
2020 Mayıs ayında %5,45’e kadar düşen ÜFE o günden beri soluksuz bir şekilde yükselmeye devam ediyor: %38,61.
Mart 2021’de, gidişatı görüp faizleri %18 yerine %19’a çıkaran TCMB Başkanı Ağbal, erken faiz arttırdığı için işten atıldı. Atıldığı gün sepet kur 7,96 TL ve faizler %19’du. Bugün faizler yine %19 fakat sepet kur 9,55 TL’ye yükselmiş durumda.
Türkiye’de faiz artırımları, sadece talep enflasyonunu düşürmek için değil, aynı zamanda yabancı fon girişlerinin artmasını da hedefler; döviz girişleri sayesindeönce kurların, ardışık olarak ithal edilen ürün fiyatlarının düşmesi sayesinde, arz yönlü enflasyonun da düşürülmesi umulur.
Mevcut veriler enflasyonun %20 ve üzerine çıkması ihtimalini güçlendiriyor, düşme ihtimali neredeyse yok; enflasyonun yüksek kalması hem kurların hem de faizlerin düşmeyeceği hatta yükselebileceği anlamına geliyor.
Önümüzdeki birkaç yılda, TCMB hedeflerinin aksine, mevduat faizleri %20’i ve kredi faizleri de %25’i kendilerine taban yapabilir; ufukta, gidişatı tersine çevirecekne bir teklif ne de bir çözüm iradesi var.