Yirmi yıl önce on yıl sonra
Yirmi yıl önceki kendine, şahsına, tavsiyelerde bulunma imkânın olsa ne tavsiye ederdin?
- Hangi konuda?
- Ortaklarla yollarını ayırmak konusunda, yeni ortak almaktansa, yatırımlarını krediyle finanse etmek konusunda, yeterli maaş zammı vermediğin elemanları kaybetmek konusunda, şirkete büyük zararlar veren kişileri işe almak konusunda, profesyonelleşememek konusunda vs.
- Bak anlatayım.
- Hayır, hayır lütfen anlatma, sadece derinlemesine ve uzun uzun düşün lütfen.
Bilinç düzeyinde hatta bilinçaltına inerek derinlemesine göstereceği zihinsel bir sürecin sonunda, mesela bir ay sonra, eğer anlatmak isterse, arkadaşımı, dinleyeceğimi söyledim.
Arkadaşım, o günkü şartlar altında her konuda en doğrusunu yaptığına emindi.
Başarılı ya da işini batırmadan sürdürebilmiş işadamları, geçmişte aldıkları kararların doğru olduğuna kendilerini inandırırlar.
Aslında benzer vakalarda, aldıkları yeni kararların, hiç de eskinin aynısı olmadığı görülür; yani geçmişte aldıkları kararların doğruluğuna dair söylemlerine, onların, derin bilinci itiraz eder.
Yöneticilerin yeni kararlarının, alınan eski kararlarla örtüşmediği, çelişkiler içerdiği ve bazen de zıt nitelikte olduğu çok sık görülen bir olgudur.
Yapılan her iş ve alınan her kararın ardından, akıllarda oluşan, daha iyisinin mümkün ve zorunlu olduğu fikri bastırılır ve öz takdir sürdürülür.
Bu eğilime rağmen insan doğasının derinliklerinde içkin olan “ideal olanı ve mükemmeli arayış yönelimi” tam olarak bastırılamaz ve bu olgu insanın huzurunu kaçırır.
Bu huzursuzluk, tecrübe kazanmanın ve olgunlaşmanın diğer adıdır; bu yüzden insanlar yüzde yüz benzeş olan iki olgu hakkında bile, zaman geçtikçe farklı, katmanlı, çetrefil ve kendi lehlerine kararlar alırlar.
İş hayatı, iyileştirme yapa yapa, yararlı tercihleri seçe seçe ve daha akıllı kararlar ala ala ilerler.
Doğrusu, bu arkadaşıma, geçmişte aldığı kararlara dair öz eleştiri yapması için değil, gelecekte alacağı kararlar konusunda “derinlemesine düşünmesini sağlamak” amacıyla sorular sordum.
Fakat önce değişik bakış açılarını aynı anda dikkate alarak ve tartarak düşünmesini, çok boyutlu çıkarımlar yapma yeteneği kazanmasını ve doğru yargılama yapma şartlarını özümsemesini diledim.
Nihai soru şudur: On yıl sonraki siz, şahsınız, bizzat kendiniz, bugünkü size, ne tavsiye edeceğini düşünüyorsunuz? Niçin?
O tavsiyelere katılıyor musunuz?
O tavsiyelerin uygulanabileceğine inanıyor musunuz?
O tavsiyeler ile bugün aldığınız kararlar arasındaki farkın sebebi sizce nedir?
Hedeflerinizi o tavsiyelerle uyumlu hale getirmeyi düşünüyor musunuz?
Eğer uyumlu hale getirebilirseniz, vazgeçeceğiniz projeler ile yeni başlayacağınız veya iyileştireceğiniz projelerin şahsınız ve işinize olumlu etkisinden emin misiniz?
DÜŞÜNMEYE DEVAM
Bayramlarda, “düşünmeyi düşünmek” akla baklava ve çikolata ikram etmektir.
Biz de sorular sorarak, bu bayramda aklımıza cömert davranalım; bu sayede hem yenilenmiş oluruz hem de bayramımız kutlu olur.
Eğer yirmi yıl öncesi hakkında yeterince zihinsel çaba harcar ve gelecekten gelmiş gibi değerli ve bilgece tavsiyelerin ne olabileceği öngörülebilirse; soruları yenileyerek bir daha soralım.
Yeni ortaklarınız kim olacak?
Hangi alanlara yeni yatırım yapacaksınız?
Hangi pazarları hedefleyeceksiniz?
Şirketinizde yetişmiş elemanlara ilişkin politikalarınız nasıl şekillenecek?
Nitelikli insan kaynağı arayışına girecek misiniz?
İhtilaflara nasıl yaklaşacaksınız?
Gelecek yazıda 20 yıl önce 10 yıl sonra sorularını, Ak Parti treninden atlamış veya trenden atılmış partililer ile hala trende seyahate devam eden huzursuzlara soracağız:
Yirmi yıl öncesine dönme imkânınız olsa, bugün beğenmediğiniz gelişmelerin yönünü değiştirmek için ne önerirdiniz?
Varsayalım ki partiniz, 2023 ve 2028 seçimlerini kaybetmiş olsun; on yıl sonra yani 2030’u bilen biri olarak, partinizin bugünkü yetkili ve yöneticilere ne tavsiye ederdiniz?
Tefekkür ettiğiniz tavsiyelerin yararına inandığınız halde, bu tavsiyeleri yapmayı niçin erteliyorsunuz; korktuğunuz ya da çekindiğiniz ne var?