Rüya gerçeğe dönüşürse...

Aynı anda 8 ihtimalin gerçekleşip Fransa-2016 Avrupa Şampiyonası finallerine gittiğimiz dönemi hatırlatan sonuçlar alıyoruz… Bir de bu akşam da Karadağ’ı Podgoriça’da devirir, Norveç de Hollanda’yı yenerse, averaj dengemiz de bozulmazsa Dünya Kupası finallerine direkt katılacağız…

Eğer Katar’a gidebilir, 20 yıl sonra Dünya Kupası finallerine katılabilirsek, 13 Kasım Cumartesi gecesini başka bir yere koyacağız demektir…

***

Hem Norveç sahasında Letonya’yı yenemeyecek, hem de Hollanda, Karadağ deplasmanında 2-0 önde olduğu maçtan beraberlikle ayrılacak…

Türkiye kazanıp 3 puan alacak Hollanda ve Norveç, 2’şer puan bırakıp 1’er puanla yetinecek ve bize yeniden Dünya Kupası yolu açılacak…

Sadece 2.olup play-off’a katılma hakkı değil, lider olup direkt gitme ihtimalinin yolu da açıldı…

Yani, belki de dönüm noktası olacak ve “rüya gibi bir gece” diye tarihe geçecek bizim için…

***

Son katılabildiğimiz Dünya Kupası; 2002 yılında gerçekleştirilen Kore-Japonya ortak organizasyonuydu...

Güney Kore’nin güneyinin en ucu Ulsan’da Brezilya maçıyla başlayan maceramız, İncheon‘da Kosta Rika ve başkent Seul’ün Dünya Kupası Stadı’nda Çin maçıyla devam etti...

Gruptan Brezilya ile beraber çıkınca bu sefer Japonya’nın yolunu tuttuk...

***

Bu ülkede, bütün dünyayı şaşkına çeviren bir performansla, önce ikinci turda Sendai’deki ev sahibi Japonya’yı, ardından çeyrek finalde de Osaka’da Senegal’i devirdik.

Nihayet yükseldiğimiz yarı finalde, dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü milli takımı Brezilya’ya, kök söktürdüğümüz maçta 1-0’la boyun eğince, üçüncülük maçı oynamak üzere, yeniden G. Kore’ye döndük.

Bu sefer de Daegu şehrinde, yarıfinalde Almanya’ya kaybeden G. Kore’yi, 3-2 mağlup ederek Dünya Üçüncüsü apoletini, bir şeref nişanesi olarak takıp Türkiye’ye dönmüştük...

***

Final maçıyla toplam 64 maç oynanan Kore ve Japonya’da, şampiyonlar; İtalya, Arjantin, İngiltere, Fransa ve İspanya gibi ülkeler, tek tek elenip ülkelerine dönerken, bize 63. maçı oynamak nasip oldu...

Brezilya şampiyon, Almanya ikinci, Türkiye de üçüncü oldu...

İlk defa iki ülkenin ev sahibi olduğu bir Dünya Kupası’nda, ev sahibi iki ülkeyi yenen tek takım olarak da tarihe geçtik. Oynadığımız futbolla dünyayı kendimize hayran bıraktık, attığımız gollerle adımızdan söz ettirdik...

Kapanışta, dost ve kardeş Güney Kore ile yaptığımız maçtan sonraki fair-play görüntümüzle, dakikalarca alkışlandık, dünyaya en güzel görüntüleri servis ettik.

***

Futbolda ders verdik, insanlıkta örnek olduk, sporun sevgi dostluk barışa olan katkısında zirve yaptık.

1-0 öne geçtiğimiz Brezilya maçını hakem hatalarıyla kaybederken aldığımız alkışı, G.Kore maçıyla bir başka güzellikle tamamladık...

Teknik Direktör Şenol Güneş, FIFA tarafından 2002’de, yılın en başarılı hocası ilan edildi... Kalecimiz Rüştü Reçber, Alman Oliver Kahn’la birlikte en başarılı kaleci seçildi...

Dünyaya yeni yıldızlar armağan ettik ve muhteşem görüntüler sergileyerek, müthiş izler bırakarak, Dünya Kupası’nı şenlendirerek olağanüstü bir kalabalığın karşılaması eşliğinde Türkiye’ye döndük...

***

Kıta şampiyonlarının katıldığı Konfederasyon Kupası’na 2003’te davet edildik ve yine Şenol Güneş yönetiminde, orada da fırtına gibi estik.

Bu kez Brezilya’yı kupadan eleyerek yine 3. olduk ve başarımızı bir kere daha tekrarlarken, dünyanın alkışını aldık...

O iki büyük başarıda da en önemli mimarlardan biri, o günkü Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’du. Yönetimiyle birlikte, tarihe geçerek alkışı da hak ettiler...

***

Biz, o günden sonra hedef büyültmüşken, artık Dünya Kupası’nı kazanmak ve Avrupa Şampiyonu olmaktan söz etmeye başlamıştık ki, yıllar geçtikçe hayal kırıklığına uğradık.

2008, Avrupa Şampiyonası’nda Fatih Terim’le yakaladığımız muhteşem hava, aldığımız sonuçlarla, yarı final oynamış ve ne yazık ki Almanya’ya, kabus gördüğü maçta kaybetmiştik...

Bu da sonra rüya oldu ve bir daha uykumuzda bile göremedik.

Almanya’da 2006’da olamadık, belki en çok seyirciye oynayacağımız Dünya Kupası’ydı... 2010’da G.Afrika’ya da gidemedik, 2014’te Brezilya’ya da, 2018’de de Rusya’ya da katılamadık... Hepsinde de hayal kırıklığı yaşadık...

***

Geldik 2022’ye… Yine Şenol Güneş’le, tam 20 yıl sonra yola koyulduk, müthiş başladık. İki favori ülkeyi, Hollanda ve Norveç’i eze eze yendik, liderliğe oturduk…

Artık Katar için gün saymaya başlarken, hayal kırıklığı ile sonuçlanan Avrupa Şampiyonası sonrasında bir türlü karabulutları dağıtamadık…Takım üzerine çöken kabusu bir türlü yıkamadık..

Aslında Karadağ maçında 2-0 öndeyken uzatma golüyle kaybedilen 2 puan ardından, Çağlar’ın da kırmızı kart gördüğü Amsterdam’daki farklı Hollanda mağlubiyeti, bir anda panik havasına sebep oldu. Güneş gitti, Kuntz geldi…

***

Halbuki zor maçlar tamamlanmış, favori olduğumuz maçlar kalmıştı.. Üstelik de rakiplerimizi de zor maçlar bekliyordu… Grubu lider bitirme fırsatımız hala vardı… Hem de 2002 Dünya Kupası grubumuzdan bile daha iyi durumdaydık…

Kuntz yönetiminde, İstanbul’da Norveç’le berabere kalınca fırsatı kaçırdık derken başımıza talih kuşu kondu. Son dakikada Burak’la gelen Letonya ve Cebelitarık galibiyetlerimize Hollanda ve Norveç’in puan kayıpları eklenince bir anda rakiplerimiz de bize çalışmaya başladı.

Play-Off meşakkatli bir yol… Temennimiz bu akşam biz kazanalım, Hollanda kaybetsin, Katar’a direkt gidelim… Bu rüya gerçekleşirse, değmeyin keyfimize…

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum