Başörtüsü referandumu özgürlüğe tuzaktır

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal güvence sağlamak amacıyla başlattığı girişim karşısında çaresizlik yaşayan AK Parti iktidarı “Madem öyle gelin başörtüsü konusunda anayasa değişikliği yaparak referanduma götürelim” diyerek meydan okuması, kelimenin tam anlamıyla özgürlüklere kurulan bir tuzaktır.

Malum benzer bir girişim 12 Eylül ve 28 Şubat cuntacılarının da aklına gelmiş ve sonunda vazgeçilmişti. Şimdi AK Parti, sırf seçimlerde üç-beş oy daha fazla alabilmek için aynı ‘vesayetçi’ anlayışı hayata geçirmek üzere bir din ve inanç özgürlüğü olan başörtüsünü referanduma götürmeye hazırlanıyor.

Oysa din ve inanç özgürlüğü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Maddesiyle garanti altına alınmıştır. Din ve inanç özgürlüğü gibi temel insani haklar asla referanduma sunulamaz. Nitekim KARAR tv’de bu konuda değerlendirmelerde bulunan DEVA Partisi lideri Ali Babacan “Başörtüsü bir temel insan hakkıdır ve temel haklar oylamaya sunulamaz. Başörtüsü ne kadar özgürlük alanıysa diğer kıyafet tarzları da özgürlük alanı olmalı” diyerek iktidara uyarılarda bulundu.

Vesayetçilere özenerek girişilen bu beyhude çabanın ne kadar tehlikeli bir adım olduğunun AK Parti ne kadar farkındadır bilemem ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçmişte bu konuda ciddi uyarıları var. Yıl 2009, o günlerde özgürlükler konusunda referandum dillendirildiğinde Erdoğan şiddetle karşı çıkıyor ve temel hakların referanduma götürülmesinin son derece yanlış olduğunu söylüyordu.

Erdoğan’ın sözleri aynen şöyle: “Çok ciddi bir yanlışlıktır, bu halka saygısızlık olur. Çünkü bu onun yaradılıştan gelen hakkıdır. Siz yaradılıştan gelen bir hakkı kalkıp da referanduma sunamazsınız ki... Yani bir insanın yaşam özgürlüğünü kalkıp da referanduma sunabilir misiniz, bir inanç özgürlüğünü referanduma sunabilir misiniz, bir düşünce özgürlüğünü sunabilir misiniz? Bunlar çok çok yanlış şeylerdir, bunların üzerinde referandumu konuşmak çok yanlış olur.''

Bugünlerde unutulmuş olabilir belki, tekrar hatırlatmakta yarar var. İsviçre 2009 yılında “minare yasağı” referandumu yapmaya kalktığında Türkiye’de iktidar dahil, pek çok sivil toplum kuruluşu bu girişimin insan haklarına ‘tuzak kurmak’ olduğunu söylemişti. O günlerde bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan şiddetle karşı çıkmış ve “Bu konular referanduma götürülemez” demişti.

Aynı şekilde İstanbul Barosu da benzer bir açıklama yaparak İsviçre’de minare yasağı getirilmesi konusunun halkoyuna sunulması ve alınan olumsuz sonuç kapsamında yeni minare yapılmasının yasaklanması temel hak ve özgürlükler açısından önemli aykırılıklar oluşturulacağının altını şu cümlelerle çizmişti: “İstanbul Barosu, yaşanan bu olayları ayni zamanda bir İNSAN HAKLARI sorunu olarak görmektedir. İsviçre’de din ve vicdan özgürlüğünün sınırlandırılmasını gerektirecek bir gelişme ve tehdit olmamasına ve yakın bir tehlike de mevcut bulunmamasına göre, İsviçre Hükümeti’nin aldığı halk oylaması kararı da, yasak kararı da AİHS’ne aykırıdır.”

Hal böyleyken AK Parti iktidarının, geçmişte kendisinin de karşı çıktığı “Din ve vicdan özgürlüğü”nü halk oylamasına götürme girişimini anlamak mümkün değildir. Evet toplumda “AK Parti seçim kazanmak için temel insan hakları dahil bütün kutsalları göz ardı etmekte bir beis görmez” gibi bir kanaat var, ama doğrusu bu kadarını da beklemiyorduk…

Umarız AK Parti nasıl bir ateşle oynadığının farkındadır. Teknik olarak pek mümkün gözükmüyor ama diyelim ki başörtüsü konusunu referanduma götürdünüz, ya insanlar meseleyi bir iktidar karşıtlığı gibi algılayarak “hayır” oyu kullanırlarsa… Hemen hatırlatalım, böyle bir durumda AK Parti başörtüsünü ebediyyen yasaklayan bir parti oyarak tarihe geçecektir.

AK Parti böyle bir sonuç çıkmasını varsayarak referanduma gitmek gibi bir niyet içinde olamayacağına göre, bilerek ya da bilmeyerek ‘başörtüsüne tuzak’ niteliği taşıyan bu girişimden derhal vazgeçmelidir.
Basında yer alan haberlere göre, bugünkü kabine toplantısında mesele enine-boyuna tartışılacakmış. Eğer AK Parti’de hala birazcık da olsa ’siyasi akıl’ sahibi yöneticiler, vekiller kalmışsa seslerini yükseltip bu yanlışa ‘dur’ demelidirler.

Ayrıca muhalefet partilerinden bir tek milletvekili bile bu vebale asla ortak olmamalıdırlar.

YORUMLAR (127)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
127 Yorum