Bu yargıya kim nasıl güvenecek?

Son dönemde yaşadığımız ahlaki çürümenin ve yozlaşmanın, Türkiye’nin hukuk devleti nosyonunu kaybetmesinden kaynaklandığını artık hepimiz biliyoruz. Eminim ki her gün yaşanan yolsuzluklar, rüşvete, mala çökmeler, çete-mafya-siyaset eksenindeki karanlık ilişkiler, havada uçuşan milyon dolarlar, siyaset ve kara para aklayıcıları arasındaki karanlık ilişkiler hiçbirimizi şaşırtmıyor.

Çünkü yasaların açıkça suç saydığı bütün bu kirlilikleri yargı görmüyor, doğal olarak insanlar yargıya olan güvenlerini giderek kaybediyorlar.

Mesela, ülkenin içişleri bakanı suç örgütü lideri olarak tanımlanan Sedat Peker’in bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar verdiğini söylüyor ama yargı ortalarda yok.

Memleket bir gazetecinin Türkiye ve Amerika’da ‘kara para’dan aranan Sezgin Baran Korkmaz’dan 10 milyon Euro istediği iddiasıyla çalkalanıyor, ama yargı bu paranın hangi ‘klik’ ve ‘lobiler’ adına istendiğini sorma gereği duymuyor.

Mahkeme aynı iş insanının malvarlığına önce tedbir koyuyor, sonra ortada olmayan MASAK raporuna dayanarak tedbiri kaldırıyor ve sonra tekrar tedbir koyuyor. CHP sözcüsü Faik Öztrak’ın “Olmayan bir MASAK raporuna dayanarak, bu kişinin mal varlığı üzerindeki tedbir ve yurt dışına çıkış yasağı nasıl kaldırılabiliyor? Mal varlığı üzerindeki tedbirin ivedilikle Kaldırılmasını isteyen başsavcı vekilini hangi güç, Adalet Bakan Yardımcısı yapıyor?” şeklindeki soruları meselenin vahametini net bir şekilde ortaya koyuyor.

İşin daha da vahim olanı, bütün bunlar olurken bu iş insanı elini kolunu sallayarak yurt dışına kaçıyor ve hiçbir yetkili makam bu kaçışı görme gereği duymuyor.

Ve Sezgin Baran Korkmaz Amerika’nın talebiyle Avusturya’da tutuklanıyor. Şimdi Amerika Korkmaz’ın Türkiye’deki mal varlıklarına el konularak ülkesinden kaçırılan paraların iadesini istiyor.

Amerika isteyince bir anda aklımıza geliyor ve kaçışını görmezden geldiğimiz, iddialar doğruysa kaçışını adeta teşvik ettiğimiz Sezgin Baran Korkmaz’ın iadesini istiyoruz.

İyi güzel de Türkiye’deki bu hukuk sistemine kim neden ve nasıl güvenecek?

Muhtemelen Türkiye’nin gerek yönetim, gerekse yargısal anlamda dünyaya verdiği bu fotoğraf yüzünden Sezgin Baran Korkmaz’ın iadesi pek mümkün olmayacak. Öyle anlaşılıyor ki Korkmaz Amerikan mahkemelerinde yargılanacak.

Düşünün ki bu iş insanı devletin en tepesinden alt kademelerine kadar pek çok insanla aynı fotoğraf karesinde yer almış. Sahibi olduğu Paramount otelde kimleri ağırlamamış ki… Gazeteciler, yargıçlar, mahkeme başkanları, siyasetçiler, bürokratlar…

Bu öyle bir Türkiye fotoğrafı ki vicdanların yaralanmaması mümkün değil. Sezgin Baran Korkmaz’ın ortağı Ermeni iş insanı Levon Termendzhyan Türk vatandaşı yapılıyor ve Lev Aslan Dermen adını alıyor. Bu kişi Amerika’da ‘kara para’dan yargılandı, ve şimdi cezaevinde… Doğrusu ‘kara para aklamakla’ suçlanan bir ismin, bu kadar kolay Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması anlaşılır gibi değil.

Maalesef Türkiye’nin dünyadaki algısı, bu ülkede yaşayan bireyler olarak hepimizi derinden yaralayan bir manzara arzediyor. Çünkü icat ettiğimiz garip sistem iktidarları denetlemekle yükümlü mekanizmaları yok etti, devletin bütün kurumlarını zaafa uğrattı ve en önemlisi de ‘hukuk devleti’ vasfımız kayboldu.

Fotoğraf son derece net; Anayasa’nın 90. Maddesinde yer alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin kararlarını tanımıyoruz, uygulamıyoruz, ülkedeki alt mahkemeler Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymayacağını açıkça ilan ediyor. Oysa Anayasa’nın 153. Maddesi son derece açık, alt mahkemeler ve yürütme AYM’nin kararlarına uymak zorundadır.

Bilelim ki böylesine bir hukuki örüntüde ısrar ettiğimiz sürece, bu ülkenin uluslararası alandaki itibarını asla arttıramayız ve yurt dışındaki hiçbir suçlunun iadesini sağlayamayız.

YORUMLAR (148)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
148 Yorum