Çanağı sıyırın ama çevreyi kirletmeyin

Çok küçük ve ucuz hesaplar yapanları gördükçe Türkiye’nin geleceğine ilişkin umutlarımı yeniden gözden geçirme gereği hissediyorum. Evet siyasi ve sosyal hayatımızda bazı insanların kendilerine makam, mevki ya da ekonomik anlamda yer açmak için zaman zaman ters takla attıkları, inanılmaz Ali-Cengiz oyunlarına başvurdukları görülmüştür. Ama günümüzde olduğu kadar küçük bir çanağın dibini sıyırmak için bile bütün değerlerini feda etmeye hazır küçük trolcüklerin ortalarda cirit attığı hiç böyle bir dönem olmadı.

Şu günlerde AK Parti etrafında her gün bir amip gibi çoğalan garip bir tayfa var ve bu insanlar kim ve ne adına mücadele ettiklerini bile bilmeden etrafa kılıç sallıyorlar. Genel bir çıldırmışlık hali içinde ortalarda deli danalar gibi dolaşmalarında aslında bir mahzur yok. Ama herkese tükürüp çevreyi kirletiyorlar, esas sorun da bu.

***

Normalde günlük hayatın karmaşası içinde normal insan davranışları dışında tavırlar sergileyen, psikolojileri bozuk, biraz da modern hayatın örselediği toplum dışı insanlarla karşılaşmak her zaman mümkündür. Özellikle de büyükşehirlerin can sıkıcı trafik ortamında gereksiz yere korna çalan, kuralları ihlal eden, arabanın camından caddelere tüküren trafik canavarlarını görünce sinirleniriz. Oysa bu tür insanlara kızmak yerine acımak gerekir, zira onlar aslında büyük kent mağdurlarıdır ve sığınacak bir limana muhtaç durumdadırlar.

***

Ne yazık ki sadece günlük hayatta değil, siyaset ve medya dünyamızda da psikolojik tedaviye ihtiyacı olan pek çok mağdur insan bulunuyor. Eğer ortalıkta ahkam kesmelerine bakarak karar verirseniz, yanılırsınız. Gerçekten bu insanların şefkate ihtiyacı bulunmaktadır.

***

Farzedelim ki, mesela bir gazeteci üzerine hiç vazife olmadığı halde kendisini yakın hissettiği partinin genel başkanı konusunda, “Bu parti bu genel başkanla devam edemez” mealinde bir hüküm cümlesi kuruyor. Bir başka gazeteci, asli görevini unutup başbakanın kime nasıl cevap vermesi gerektiğini ya da nasıl başbakanlık yapacağı konusunda bir bakıma ayar veriyor. Parti komiseri edasıyla herkese nizamat vermeye çalışan bu insanların davranışlarının normal bir gazetecilik refleksi olduğunu düşünebilir misiniz? Elbette hayır... Bu insanlara daha yakından baktığınızda günlük hayatlarının travmatik bir hale işaret ettiğini rahatlıkla görebilirsiniz.

***

Giderek kriminal bir vakaya dönüşen bu gazetecilik anlayışı, maalesef gazeteciliği de, siyaseti de kirletmektedir. Gazeteciliği trolcülükle eşitleyen bu zihniyet için yakın gelecekte pek bir umut ışığı gözükmüyor. Zira şu günlerde trol gazeteciliğinin hem söylemsel bir cazibesi hem de ekonomik anlamda getirisi var. Kendilerini görevlendirilmiş ya da tayin edilmiş olarak gören bu kafası karışık gazeteciler kusura bakmasınlar ama, dünya dönüyor. Bir sabah uyandıklarında çok güvendikleri dünyanın başka bir evreye geçtiğini, bugün sırtlarını sıvazlayanların buharlaştığını gördüklerinde yapayalnız kalacaklar ama iş işten geçmiş olacak...

***

Geçmişte yaşanan örnekler onlar için bir anlam ifade eder mi bilmem ama yine de hatırlatmakta yarar var; eski Türkiye’deki medya düzeninin nice kudretli gazetecisi de tıpkı bugünün tayin edilmiş gazetecileri gibi her şeyin kendilerinden ibaret olduğunu zannediyordu ama bir sabah kalktılar ki apoletleri sökülmüş ve yapayalnızdılar.

***

Hepimiz için sadece bir tek yol var, herkesin hukukunu gözeten adil ve vicdanlı gazetecilik...

YORUMLAR (19)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
19 Yorum