Darbe rüyasındaki Batı’ya rağmen küresel hamle
15 Temmuz’da yaşadığımız kanlı Fetullahçı darbe girişiminin ardından FETÖ’nün terörist kardeşi PKK kanlı yüzünü bir kez daha gösterdi. Dünyanın en azılı terör örgütlerinden birisi olan PKK Van, Elazığ, Şemdinli, Hizan ve Bismil’de polis karakollarına saldırdı ve çok sayıda şehidimiz var.
Öyle anlaşılıyor ki Türkiye bir taraftan PKK, IŞİD ve son olarak da FETÖ terör örgütü tarafından kuşatılarak istikrarsızlaştırılmaya devam edilecek. Biliyoruz ki Türkiye uzun süredir hedefteydi, ama ilk kez bu kadar kapsamlı bir kuşatma ile karşı karşıyadır. Maalesef içeride ve dışarıda devreye sokulan planların hali hazırdaki gidişatı, Türkiye’nin önünde daha zor ve acımasız günlerin olduğuna işaret ediyor.
***
Açıkçası Türkiye rahat bırakılmayacak. Bir ülke için herhalde bundan daha zor bir sınav olamaz. Zira şu anda dünyanın en kanlı ve acımasız üç örgütü olan PKK, IŞİD ve FETÖ Türkiye’nin başına bela edilmiş durumda.
Bütün bu gidişatın en dramatik tarafı ise, Türkiye’nin özellikle Batı dünyasındaki müttefikleri tarafından yalnız bırakılmış olmasıdır. 15 Temmuz’daki FETÖ darbe girişiminde gördük ki, ne Avrupa’nın ne de Amerika’nın demokrasiye karşı girişilen hain saldırıda kılları bile kıpırdamadı. Ayrıca Arap dünyasının suskunluğu da gerçekten can yakıcı...
Her gün daha kanlı taktiklerle saldıran terör acımızı daha da büyütecek bunu görüyoruz, üstelik böyle bir ortamda yanımızda duran hiçbir ülke de yok. Ancak şu anda ülke içinde altın değerinde bir uzlaşma iklimine sahibiz. Bir ülke için bundan daha değerli bir hisse olamaz.
Eğer halihazırda parlamentoda AK Parti, CHP ve MHP’nin verdiği uzlaşma fotoğrafı daha da geliştirilebilirse, inanıyorum ki namerde muhtaç olmadan bu zor günlerin üstesinden gelebiliriz.
***
Sadece darbeye karşı duruşta değil, ülkenin sorunlarının çözümünde de iktidar ve muhalefetin birlikte çözüm üretiyor olması herhalde uzun yıllar elde edemeyeceğimiz değerde bir siyasi fotoğraf olsa gerek. Doğrusu şöyle bir tabloyu Türkiye çok özlemişti.
Mesela CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu cuma günü gazetelerin Ankara temsilcileriyle yaptığı kahvaltılı sohbet toplantısında çok açık bir dille 15 Temmuz darbe girişiminin ana aktörünün Fetullah Gülen olduğunu ifade ederek, ABD’ye çağrıda bulundu ve dedi ki: “ABD’nin uluslararası anlaşmalara uyması gerek. 240 kişiye yakın insanın hayatını kaybettiği Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişiminin ana aktörünü vermezse bu kırılma olur.” Kılıçdaroğlu ayrıca anayasa konusunda da net uzlaşma mesajları veriyor ki, doğrusu bu Türk siyaseti adına çok pozitif bir sürece işaret ediyor.
Şimdi elde ettiğimiz bu ortak mücadele hissiyatı ülke olarak önümüze çok önemli bir fırsatı çıkarmış bulunuyor. İçeride yakaladığımız bu ortak çözüm iradesini, dünyada Türkiye konusunda oluşan negatif algıyı değiştirme yönünde güçlü bir lobi faaliyetine dönüştürebiliriz.
***
Evet Batılı müttefiklerimiz
15 Temmuz gecesi demokrasiyi değil, darbecilere sempatiyi tercih etmişlerdir. Ama o gece darbe rüyasının arkasına saklanan Batılı müttefiklerimize rağmen, eli silahlı çapulculara karşı demokrasi destanı yazan Türkiye halkının o sivil demokrasi bilincini dünyaya tekrar tekrar anlatmak durumundayız.
İçine düştüğümüz bu üçlü terör kuşatmasından kurtulmak için küresel ölçekte bir hamle zarureti hasıl olmuştur. Zira bu çapta bir terör belasıyla baş edebilmek için içerideki dayanışma ruhu kadar, uluslararası ölçekte dostlarımızın, müttefiklerimizin sayısını artırmaya ihtiyacımız var.