Haçlı, emperyal saldırı gerçek üst akıl fantezi
Eğer tarih okuma konusunda bir nakisanız varsa ne toplumların kendi içindeki kavgaları, ne ülkeler arasındaki güç mücadelesini, ne de medeniyetler arasındaki savaşları anlamanız asla mümkün değildir.
Elbette ‘okumak’ derken sadece bilgi hamallığından söz etmiyorum. Eğer ‘bakmakla görmek’ arasındaki farkı fark eden bir zihni melekeye sahip değilseniz, metinleri sadece seyreder ve asla künhüne vakıf olamazsınız.
Galiba son dönemde eli kalem tutan bazı insanlar tarih, sosyoloji, medeniyet ve felsefe kitaplarını sadece seyrediyorlar.
Bu yüzden üstat Necip Fazıl’ın ‘Büyük Doğu’ külliyatını ‘üst akla’ karşı yazılmış bir reddiye gibi görüyorlar.
Bu yüzden büyük şair Sezai Karakoç’un Batı ve İslam medeniyeti arasındaki büyük kapışmaya ilişkin analizlerini, yorumlarını ‘üst aklın’ amentüsü gibi anlıyorlar.
Bu yüzden merhum Cemil Meriç’in “Bütün Kur’an’ları yaksak, bütün camileri yıksak, Avrupalı’nın gözünde Osmanlı’yız. Osmanlı, yani İslâm. Karanlık, tehlikeli bir düşman…” ifadelerinin ‘üst aklın’ varlığını kanıtlamak için yazıldığını zannediyorlar.
Oysa tarihin bize naklettiği bir gerçek var ki, çağlar boyunca değişik coğrafyalarda, farklı kavimler, farklı mezhepler, farklı ülkeler ve farklı medeniyetler arasında büyük kavgalar, mücadeleler yaşanmış ve milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Ama bunların hiçbiri ‘üst akıl’ tarafından gerçekleştirilmemiştir.
Eğer ‘üst aklın’ varlığını kanıtlamak için olağanüstü çaba sarfedenleri mutlu edecekse hemen belirtelim; Haçlı seferleri Müslümanlara karşı yapılmıştır, yüzbinlerce şehit verdiğimiz Çanakkale savaşları Akif’in ‘tek dişi kalmış canavar’ olarak tanımladığı Batılılar’ın yarattığı bir felaketin adıdır. Endülüs’teki Müslümanlar Batılılar tarafından katledilmiştir, Afrika’daki cinayetler Batılı emperyal güçlerce işlenmiştir. Ve İsrail halen Müslüman Filistin halkını katletmektedir. Dahası Suriye diktatörü Esad’ın katliamları da, Mısır’daki cunta lideri Müslüman Sisi’nin cinayetleri de çağımızın gerçekleridir.
Eğer yaşadığımız yüzyılda ülkeler arasında yaşanan ekonomik ve siyasi güç mücadelelerini, sapık diktatörlerin, cunta liderlerinin cinayetlerini hayali bir ‘üst akla’ havale ederek açıklamaya çalışırsak bu reel dünyanın gerçeklerine gözlerimizi kapamaktan başka bir anlam ifade etmeyecektir.
Unutmayalım, 657 yılında İslam’ın ilk dönemlerinde Halife Hz. Ali ile İslam devletinin Suriye valisi Muaviye arasında Sıffin’de yapılan savaş ‘üst akıl’ tarafından gerçekleştirilmedi.
1618 ile 1648 yılları arasında gerçekleşen ve Avrupa tarihinin en uzun ve yıkıcı savaşı olan ‘Otuz Yıl Savaşları’ da ‘üst aklın’ bir ürünü değildi. Biliyoruz ki başında Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nu oluşturan Protestan ve Katolik şehir devletleri arasında başlayan bu savaş, zamanla Avrupa’nın büyük güçlerinin dahil olduğu bir güç mücadelesine dönüştü ve milyonlarca insan hayatını kaybetti.
Yine Moğol İmparatoru Cengiz Han’ın başlattığı Moğol istilalarında Orta Asya, Doğu Avrupa, Çin ve Sibirya ovalarında milyonlarca insan katledildi. İşte bu katliamlar da ‘üst akıl’ tarafından değil, Cengiz Han tarafından gerçekleştirildi.
Evet dün olduğu gibi bugün de, yarın da ülkeler arasında zaman zaman şeytana bile taş çıkartacak derin hileler içeren diplomatik kavgalar, ekonomi üzerinden yürütülen acımasız mücadeleler, hatta savaşa varan fiili vuruşmalar hep oldu, bundan sonra da olmaya devam edecek.
Ancak unutmamak gerekir ki tarihin ve günümüzün gerçeklerini ıskalayıp bütün olup bitenleri ‘üst akıl’ benzeri hayali bir tasarıma emanet ederek ne tarihi, ne de dünyanın gerçeklerini değiştirebiliriz.