İçeride de dost artırmak zararlı mı?
Başbakan Binali Yıldırım İzmir’deki bayramlaşma töreninde yaptığı konuşmada “Hem içerde hem dışarda dostluklarımızı artıracağız. 79 milyon vatan evladını kardeş yapacağız” dedi. Bütün bir ülkeyi ortak zeminde buluşturacak ifadeler. AK Parti’yi tam 14 yıldır millet nezdinde büyüten, demokrasi iklimini zenginleştiren bu ifadeler sadece alkışlanır.
Ama gelin görün ki gerilim ve kutuplaşmadan başka bir sermayesi olmayan birileri için “Dışarıda ve içeride dostların sayısını artırıp düşmanları azaltmak” son derece tehlikeli...
Kim makul olmaktan, gerilimi azaltmaktan söz etse endişeye kapılıyorlar, yalakalık konforları bozuluyor ve hep bir ağızdan “İşte bunlar üst aklın gönüllü fedaileri, İngiliz, Alman ve Amerikan dostları” benzeri çığlıklarla saldırıya geçiyorlar.
İstiyorlar ki hep gerilim hattında kalalım, kimse bir başkasının duyarlıklarına, kimliklerine itibar etmesin ve birbirimizle kavga etmek için hep sırada bekleyelim.
Ne yazık ki AK Parti’nin kuruluş ilkelerinin temelini oluşturan ‘70 milyonu kucaklama’ misyonunu bile görmezden gelen, hatta görmek istemeyen bu zihniyet her gün yeni düşmanlar yaratmak için etrafımıza zehirli sarmaşıklar örmeye devam ediyor.
***
Maalesef bu acımasız düşman üretme mantığı öylesine hazin bir tablo ortaya çıkarmış bulunuyor ki, yıllarca birlikte mücadele ettikleri arkadaşlarını, omuz omuza durdukları dostlarını bile ‘hain’ olarak göstermekten çekinmiyorlar. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır ki “Dindar olmanın erdemi kardeşliktir, vicdanlı olmaktır” diyenler hain, AK Parti düşmanı, düşman çoğaltma edebiyatı yapanlar ‘Milli duruş’ sahibi olabiliyor.
Oysa bu ülkede yıllardır zihinlere vurulan vesayet prangasını kıran da, ‘Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni başlatan da, ‘Çözüm Süreci’ için elini taşın altına koyan da, Alevi açılımını başlatan da Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarıdır, yani AK Parti’dir.
Eminim ki şimdi bu zihniyet için Tayyip Erdoğan’ın 2014 yılında cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında yaptığı o tarihi balkon konuşması bile bir anlam ifade etmeyecektir: “Bize oy vermeyenler, bizi onaylamayanlar, bizi sevmeyenler bu seçimin mağlubu değildir. Bugün onlar da kazanmıştır. Kardeşlerim gönülden ifade ediyorum. Bugün yeni bir toplumsal uzlaşma sürecini hep birlikte başlatalım diyorum. eski tartışmaları eski Türkiye’de bırakalım istiyorum. Gerilimleri, çatışma kültürünü, sanal sorunları eski Türkiye’de bırakalım istiyorum.”
***
İşte söylemeye çalıştığımız tam da bu... Türkiye’nin şu anda Erdoğan’ın ifadesiyle acilen yeni bir ‘toplumsal uzlaşma süreci’ne ihtiyacı var. Zira gerilim ve çatışma kültürünün eski Türkiye’de bu topluma nelere mal olduğunu hep birlikte yaşayarak gördük ve bir daha asla o günlere dönmek istemiyoruz.
Bu yüzden özellikle AK Parti’nin, şu günlerde bu partiye ‘çatışmacı’ ve ‘kavgacı’ bir elbise dikmeye çalışan menşei belirsiz zihniyete itibar etmemesi gerekiyor.
İnanıyorum ki Erdoğan çok uzak olmayan bir zamanda yine benzer bir konuşma yapacak, AK Parti’nin bu ülkede nasıl bir anlam ifade ettiğinin altını kalın çizgilerle çizecektir, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.