İhanet çetesine karşı OHAL’li mıntıka temizliği
Biliyorum OHAL hiç sevimli bir kelime değil. Ama unutmayalım, 15 Temmuz gecesi felaketin eşiğinden döndük. Devletin kılcal damarlarına kadar işleyen paralel ihanet çetesi, hiç hak etmediği o üniformalarla bu ülkenin parlamentosunu bombaladı, kendi halkına silah çekti, milletin kuruş kuruş vergileriyle alınan tankları halkın üzerine sürdü.
Dünyanın bütün demokratik toplumları dahil hiç kimse böyle bir ihanete tahammül edemez. Devlet dediğimiz aygıt da, demokrasi de, hukuk da toplumların güvenliğini sağlamak, özgürlüklerini korumak için vardır.
Eğer bir eşkıya sürüsü devletin silahlarıyla milleti öldürmeye başlamışsa, devlet bu teröristleri durdurmak için demokrasi ve hukuk içinde her türlü tedbiri almak zorundadır.
***
Eğer siyasi iktidar olağanüstü tedbirlere başvurmadan da çözümü imkan dahilinde olan bir kriz konusunda OHAL ilan etmiş olsaydı, buna en yüksek perdeden itiraz etmek demokratik bir vecibe olurdu. Ancak bırakın demokrasiyi, bizzat halkı yok etmek üzere sokağa çıkan üniformalı eşkıyalar memleketin başına bela olmuşsa onları etkisiz hale getirmek için olağanüstü yetkilere ihtiyaç var demektir.
Hemen belirtelim, üç aylığına ilan edilen ‘OHAL uygulaması’ kesinlikle kanlı bir darbe ile demokrasiyi yok etmek üzere yola çıkan Pensilvanya’nın terör çetesine karşı mıntıka temizliğidir.
***
Şimdi etrafta, “Acaba bu OHAL uygulamaları paralel çete dışında normal insanların özgürlüklerine dönük sonuçlar da üretir mi?” benzeri endişeler dolaşıyor. Elbette insanlar bu tür kaygılara kapılabilirler, ama hiç endişeye mahal yok.
Unutmayalım terör tehdidi altında olan Fransa tam 8 aydır OHAL’le yönetiliyor. En son 20 Temmuz’da 6 ay daha uzatıldı. Bu süre bittiğinde 14 aylık bir OHAL uygulaması gerçekleşmiş olacak.
***
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın OHAL açıklaması hepimiz için bir teminattır: “Olağanüstü Hal uygulaması kesinlikle demokrasiye, hukuka, özgürlüklere karşı değil. Tam aksine bu değerleri koruma, yükseltme, geliştirme adınadır. Bu uygulamanın amacı, Türkiye’de demokrasiye, hukuk devletine, vatandaşların hak ve özgürlüklerine yönelik paralel terör tehdidini ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı şekilde atabilmektir.”
Demokrasi ve özgürlükler konusunda millete verilmiş
bundan daha büyük bir taahhüt olabilir mi?
***
Ayrıca biliyoruz ki 2002 yılında iktidara geldiğinde AK Parti’nin ilk icraatlarından birisi Güneydoğu’daki OHAL’i kaldırmak olmuştur. İktidara geldiği ilk günden bu yana demokratik hassasiyetleri hep ön planda tutan bir partinin, şimdi OHAL heveslisi haline dönüştüğünü herhalde kimse söylemeyecektir.
Belki tekrar tekrar bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor; beyler bu ihanet çetesinin şakası yok...
Bütün inancımla söylüyorum ki, kalbini ve zihnini Pensilvanya’daki terörbaşına ipoteklemiş bu eli
silahlı çete hiç gözünü kırpmadan herkesi öldürebilir. Lütfen bu Haşhaşileri normal insanlarla kıyaslamaya kalkmayın. Normalde bütün insanların hataları, sevapları, çılgınlıkları vardır. Ama bunlar başka, zira onların beyni Mustafa
Öztürk’ün ifadesiyle Fetullah b. Übey b. Selul denen o büyük münafığın elinde.