Keşke hukuk bu kadar zorlanmasa...

MHP kongresi vesilesiyle yaşanan hukuksal kaos ve yürütmenin sergilediği tavır karşısında açıkçası ürktüğümü ifade etmeliyim. En talihsiz olanı da bu görüntülerin ‘tek parti’ döneminin acıklı hatıralarını çağrıştırmış olmasıdır.

***

Mesela Adalet Bakanı’nın MHP kongresinin hukuksal süreciyle ilgili değerlendirmeleri ve Ankara Valisi’nin talimatları izaha muhtaç hallerdir. Yasama, yargı ve yürütmenin kesin çizgilerle birbirinden ayrıldığı modern demokratik hukuk devletinde bir valinin hukuksal sürece müdahil olması kabul edilemez.

Hepimizin bildiği gibi Türkiye’nin ‘hukuk serüveni’, ancak uzun tarihi tecrübelerden sonra ‘kuvvetler ayrılığı’ prensibinin anayasal ve yasal teminat altına alındığı modern bir hukuk devleti formasyonuna kavuşmuştur.

Malum olduğu üzere Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında en üstün güç yürütmedir. Taha Akyol “Türkiye’nin hukuk serüveni”nde, Mustafa Kemal’in bu konuya bakışını şöyle ifade ediyor: “Gazi, 1 Aralık 1922 Perşembe günü yaptığı beş saatlik konuşmada kuvvetler birliğini savunurken, yürütmenin yasamaya da, yargıya da üstün olduğu şeklinde bir teori de geliştirdi.”

Daha net ifade etmek gerekirse, Cumhuriyet’in ilk yıllarında önemli olan hukuk, adalet değil, parti devletidir. Nitekim Cumhuriyetçi Halk Fırkası’nın 1935 yılındaki halk kurultayında çok net bir ifadeyle “Türkiye Cumhuriyeti bir parti devletidir” denilerek rejimin adı konulmuştur. Yine biliyoruz ki, ‘parti devleti’ ilkesi Türkiye’yi açıkça ‘tek adam’ yönetimine götürmüştür.

***

Bugünden geriye doğru baktığımızda Cumhuriyet’in ilk yıllarında ve tek parti döneminde, yasamanın da, yargının da doğrudan yürütmenin emrinde olduğunu görürüz. Artık hepimizin malumu olan bir gerçek var ki, Türkiye uzun yıllar her şeyin tek elde toplandığı ‘tek parti’ kabusunu yaşamıştır.

Unutmayalım, İstiklal Mahkemeleri marifetiyle yapılan uygulamalar tarihimizin hala dinmeyen acılarıdır.

Aynı şekilde 27 Mayıs ihtilali sonrasında ‘cunta iradesi’nin talimatlarıyla kurulan Yassı Ada Mahkemesi hukuku katlederek başbakan Adnan Menderes ve arkadaşları için idam kararı vermiştir.

Bunlar tarihimizin kanayan yaralarıdır, ama aynı zamanda hukuk adına hepimizin yüzünü yere düşüren utanç sayfalarıdır.

Bunca yaşanan acılardan, hukuk ve demokrasi mücadelesinden sonra geleceğimiz yer burası olmamalıydı. Sadece AK Parti’nin 14 yıllık iktidarında verdiği hukuk ve demokrasi mücadelesine baktığımızda bile şu anda geldiğimiz nokta gerçekten hüzün vericidir. Düşünün ki bu AK Parti yıllarca darbe anayasasından beslenen yargısal jüristokrasiyi bitiriyor, vesayet sistemini geriletiyor, modern hukuk devleti anlamında devrim niteliğinde adımlar atıyor ama 2016 yılına geldiğimizde ‘tek parti dönemi’ algısına yol açabilecek görüntülerin oluşmasına engel olamıyor.

Bu gerçekten bir talihsizliktir. MHP kongresiyle ilgili yerel mahkemelerin dakika farkıyla adeta karar yarıştırmaları, maalesef hukuk adına hepimizin endişelendirmesi gereken bir görüntüdür.

Bunca hukuksal kaos yaşanırken, Yargıtay’ın MHP kongresiyle ilgili kararını hala açıklayamaması hukukun nasıl derin bir çaresizlik içinde olduğunun en dramatik halidir. Bir kez daha altını çizmekte yarar var, eğer hukuk kaybederse hepimiz kaybederiz.

YORUMLAR (21)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
21 Yorum