Müsamere bitti Bahçeli için veda zamanı

MHP tüzük kongresi, Ankara-Gemerek-Tosya mahkemeleri arasındaki garip ‘hukuk müsamereleri’ sonunda nihayet dün Ankara’da Büyük Anadolu Oteli’nde Devlet Bahçeli’nin koyduğu bütün barajları da yıkarak gerçekleştirildi. Muhtemelen bundan sonra genel merkezin belirlediği 10 Temmuz tarihinde genel başkan seçimli büyük kongre yapılacak. Şimdiden kesin cümleler kurmak pek doğru değil belki ama, bu yolun sonu Meral Akşener adresine çıkacak gibi gözüküyor.

***

Doğrusu insan merak ediyor, çok doğal yollarla yapılabilecek bir kongreyi, parlamenter sistemi ve hukuku yoran yollara saparak zorlaştırmanın kime ne faydası olabilir ki...

Eğer sonucu ‘taban iradesi’ belirleyecekse, dünkü kongre bize Bahçeli için veda zamanının yaklaştığını göstermektedir. Bundan sonra genel merkezin atacağı her kural dışı adım, Bahçeli’nin trajik yalnızlığını daha da artırmaktan başka bir işe yaramayacak gibi gözüküyor. Akıbet mukadderse, yan yollara saparak durduramayız ki...
Galiba siyasi liderler biraz daha makul olsa sistem de, partiler de rahat bir nefes alacak. Zira biliyoruz ki bütün demokratik toplumlarda siyasi partiler parlamenter sistemin özünü oluşturan kurumlardır. Türkiye zaman zaman darbelerle kesintiye uğramış olsa da parlamenter sistem deneyimi zengin olan bir ülke. Ancak sistemin siyaset dışı müdahalelere dayanıklı hale gelebilmesi için, siyasi partilerin de demokratik değerlere ve özellikle de hukuka özen gösterme zaruretleri vardır.

***

Maalesef Türkiye’de siyasi partilerin sistemi sağlıklı kılacak demokratik hassasiyete her zaman sahip olduklarını söylemek biraz zor. Zira parlamenter sistemin imkanlarıyla partinin başına geçen siyasi aktörler, koltuğu terk etmemek için çoğu zaman hukuku ve parlamenter esasları dikkate almayabiliyorlar.

Belki şöyle söylemek lazım; Türk siyasetçileri koltuğa ulaşmak için demokratlar ama uygulamada daha çok şark usulünü tercih ediyorlar. Bunun en yeni örneği MHP lideri Devlet Bahçeli’dir.

Son aylarda MHP’de yaşanan kongre kaosu, parlamenter sistemde yeni bir restorasyon ihtiyacını da net olarak ortaya çıkarmış bulunuyor. Açıkçası bizzat siyasi partiler, parlamenter sistemi tartışılır hale getirmek için adeta yarış eder durumdalar.

Aslında bu durumu sistemin özündeki bir arızadan çok, siyasi aktörlerin kuralsızlığı ve de hukuksuzluğu olarak tanımlamak gerekiyor.

***

Mesela Bahçeli mahkeme süreçlerinde çok net olarak “Yargıtay karar verirse uyarız” ifadesini kullanmasına rağmen, karar ortaya çıktıktan sonra “Yargıtay karar verse bile 19 Haziran bizim için yok hükmündedir” diyerek hukuku dikkate almayacaklarını açıkça deklare etmekten çekinmemektedir.

Bahçeli örneğinde de görüldüğü gibi, siyasi partilerimizin ve liderlerinin hali pür melali böylesine trajikomik durumdadır. Mesela Bahçeli demokrasinin daha çok nutuk atma bölümünü çok seviyor ama uygulamada ‘tek adam’, ’tek lider’ sisteminden asla vazgeçmiyor.

Gerçek şu ki bütün siyasi parti başkanları gibi Bahçeli’ye de sorsanız, hiç tereddüt etmeden ‘tabanın iradesi’ne güvenmenin demokrasinin bir fazileti olduğunu söyleyecektir. Ama ne hikmetse iş fazileti davranmaya gelince ortalarda kimse gözükmüyor...

***

Demek ki nutuk atarak demokrat olunamıyormuş. Eğer bir partide ‘taban iradesi’nin büyük çoğunluğu kongre talebinde bulunuyorsa, demokrat lidere düşen bu iradenin gereğini yapmaktır, o tabanı hain ilan etmek değil.

YORUMLAR (14)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
14 Yorum