Nurettin Yıldız’dan özür dilemeyi çok isterdim
‘Din değil, yobaz zihniyet güncellenmeli’ yazımla ilgili eleştirileri görünce, çok samimi bir şekilde içimden özür dilemeyi düşündüm. Eleştirilerin ortak noktası, hocanın konuşmalarının tamamını görmeden, medyada oluşturulan algı üzerinden böyle bir yazı yazdığım yönünde. Aslında konuşmaların önemli bir bölümünü görmüştüm. Ancak eleştiriler üzerine oturup saatlerce hocanın vaazlarının tamamını yeniden dinledim.
***
Gördüm ki Nurettin Yıldız gerek ‘Asansörde halvet’, gerekse kadınların dövülmesi konusunda medyaya yansıyanların dışında farklı bir şey söylemiyor.
Mesela diyor ki: Yatak ve yorgan şehveti gıdıklayan türde olmamalıdır. Yatakta her boş dakika şehvete kayar, yorganınız cinsel dürtüleri gıdıklayabilir.
Mesela diyor ki: Bir kadınla erkek kapalı bir asansöre birlikte binmemelidir. Şeffaf asansör olursa sorun yok...
Mesela diyor ki: Dövmek nedir deyince fıkıha bakacaksınız. Mesela bir erkeğe kadını dövebilirsin diyor. Sonra ne diyor Hadis-i Şerif’te? Yüzüne vurmayacaksın diyor, boyundan yukarısına vurmak yasak, göğüs kısmına vuramıyorsun, beline vuramıyorsun. Cetvelden uzun bir sopayla vuramıyorsun, elini yumruk yaparak vuramıyorsun, avucunun içiyle vuramıyorsun. İşkence yapma, acıtmak için değil deşarj olmak için vurdurtuyor Allah.
Yani bir hoca çıkıyor, erkeğin deşarj olması için kadının dövülebileceğini adeta ballandıra ballandıra anlatıyor ve bunun da İslam adına yapılması gerektiğini söylüyor. Manzara bu... Bazı okurlar “Hocaya haksızlık yapıyorsunuz, özür dileyin” diyerek sitemde bulunuyorlar. Eğer hocanın söylemediklerini yazmışsam, ya da söylediklerine ilaveler yapmışsam, her zaman özür dilemeye hazırım. Ama vaazları ortada, yukarıdaki cümleler kelimesi kelimesine ona ait. Bazı okurlar diyorlar ki: “Ehli küfrün ve münafıkların ekmeğine yağ sürdünüz. Sizlerin sayesinde onlar şimdi bir kenara çekilmiş, olan biten karşısında kıs kıs gülüyorlar.”
Şunu unutmayalım, eğer insanlara dinin ruhuyla bağdaşmayan menkıbelerle örülü fanteziler dünyasını İslam diye sunmaya kalkarsanız, sadece dünyayı güldürmez, dindarları da derinden incitirsiniz.
Hal böyleyken, hangi konuda özür dilememiz gerekiyor? Mesela “Nurettin Yıldız, Sünnetullah çerçevesinde kadınları dövmenin inceliklerini anlatıyormuş, ama kıymetini bilemedik özür dileriz” desem bu hakkaniyetli bir yaklaşım olur mu? Ya da hocanın, “Yorganınız cinsel dürtüleri gıdıklayabilir’ ifadeleri aslında mübarek sözlermiş ama anlayamadık, özür dileriz” desem...
Açıkça ifade etmek gerekirse, evet hocalar oturup pasta tarifi yapmasınlar üzerine de bina etmesinler. Mesela Nurettin Yıldız, kadın ve cinsellik üzerine saatlerce konuşuyor ama vaazlarının hemen hiçbirinde hak-hukuk, adalet, insan hakları, kadın ve çocuk hakları, insanların özgürlükleri konusunda tek cümlelik bile bir nasihatte bulunmuyor.
***
Bu konuşmalara neresinden bakarsak bakalım, bunlar İslam açısından sorunlu ifadelerdir. Ve bu marazi yaklaşım, Müslümanların kanayan yarasıdır. Ama hemen ifade edelim ki, hiçbirisine katılmamakla birlikte Nurettin Yıldız, bu fantastik hikayelerini özgürce ifade edebilmelidir ve bu konuşmalarından dolayı da hiçbir şekilde adli takibata uğramamalıdır, söyledikleri saçma sapan şeyler olsa bile... Çünkü demokratik sistemlerde esas olan, ifade özgürlüğüdür. Ancak, Nurettin Yıldız düşüncelerini nasıl özgürce ifade etme hakkına sahipse, bu hastalıklı düşüncelere katılmayan insanlar da aynı şekilde eleştirme hakkına sahiptirler.
Maalesef günümüz İslam dünyasında görsel bir dindarlık algısı hakim. Henüz sakal, bıyık, şalvar, cübbe, dayak ve asansör işini aşıp, Kur’an’ın ve Sünnetin rehberliğinde hayatımızı dinin rahmetiyle dolduramadık. Şekil ve sembolleri muhtevanın yerine ikame eder hale geldiğimiz için de gerçek anlamda bir dindarlık bilinci oluşturamadık. Korkarım bu gidişle, günümüz dünyasında insanlara İslam adına söyleyeceğimiz bir şey kalmayacak.