‘Sana söz yine baharlar gelecek...’

Bu hafta Pazar yazısının içine birazcık siyaset karıştırdığım için herkesten özür diliyorum. Elbette siyaset hepimizin hayatı için son derece önemli, çünkü özgür irademizle seçtiğimiz insanlar bizim adımıza geleceğimizi şekillendirecekler. Dolayısıyla siyaset kötü bir şey değil… Ama Pazar günleri tamamen bana ait ve siyaset yok, müzik ve şiir var...

Bu hafta küçük bir rota değişikliği yaparak yaşadığımız günlerin ruhuna da uygun olan bir seçim şarkısıyla buluşuyoruz.

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu için hazırlanan seçim şarkısını dinliyorum, müzikal olarak güçlü ama aynı zamanda duygusal anlamda da kitlelerin yüreğine dokunan bir şarkı… Tuana’yı aslında daha önce de dinlemiştim, özellikle sözlerdeki şiirselliğe ve tabii ki gitara bayılmıştım.
Sözlerini Sezen Aksu’nun yazdığı, gitarı Erdem Sökmen’in, bası da Levent Yüksel’in çaldığı bu efsane parça, inanıyorum ki insan olmanın belki de en güzel hallerini bize yaşatacak ve hepimizin kalbinde aşk rüzgarları estiren hatıralar bırakacaktır.

Gitarist İbrahim Odak’ın Tuana ile ilgili yazdığı şu satırların altını özellikle çizmek gerekiyor:

“Bu tip çalışmalardan [flamenko], en akılda kalıcı olanı kuşkusuz Levent Yüksel’in Türkçe yorumladığı, aslı Paco de Lucia’ya ait olan “Tuana” isimli şarkıdır. Erdem Sökmen Paco’nun gitar falsetasını, Levent Yüksel de Carlos Benavent’in bas gitar partisyonlarını aynen çaldılar. O dönemde Paco de Lucia’nın flamenko gitarda mitleştiği, teknik ve doğaçlamada flamenko gitarının sınırlarını erişilmesi zor noktalara taşıdığı düşünüldüğünde, bu şarkının orijinaline yakın icrası büyük bir başarıydı.”

Tuana’nın sözleri biraz seçime uyarlanmış olsa da şarkının özü ve ruhu korunmuş. Ama itiraf etmeliyim ki parçayı Paco de Lucia’dan dinlediğimde bir an kalbimin yerinde durup durmadığını kontrol etme ihtiyacı hissettim. Tuana’nın sözleri öylesine etkileyici ki doğrusu insan kalbine mukayyet olması gerekiyor

/Tuana, dallarına karlar yağıyor Tuana
Ay, yüreğine ayaz vurur da
Sen üşürsün oralarda
Uyan, artık uyan
Kara gülüm zaman yok,
Kara gülüm mekân yok
Tut, asırlık umutlarla, acılarla
Tut, bırakma peşini, hayatın ateşini gel
Ah, akıp gider oyun, akıp gider
Devam eder hayat
Ah, uyan da gel Tuana
Yüreğim kan ağlıyor
Sana söz yine baharlar gelecek
Sana söz ışık sönmeyecek
Ölüm yok ki Tuana uyan
Şimdi yaşanacak/

Bu şarkıyı dinlerken baharın o harikulade kokusunu duyuyor musunuz?

Bir bebeğin gözünü aralayışından daha yumuşak o mavinin yürekleri ateşle yanıp tutuşturan, şarkılar söyleten kokusunu duyuyor musunuz?

O baştan çıkarıcı, nisan mavisinin sesini duyuyor musunuz?

Var mısınız, haydi yüreklerimizi çıkarıp atalım nisan gecelerinin aşk dolu koynuna...

Çünkü alnımızı öpen nisan yağmurlarının soluğu, bir kızın kirpiklerinin birbirine dokunuşundan daha yumuşak, acılarımızın ateşinden daha tazedir.

Hemen şimdi, nisan yağmurlarıyla buluşmaya ne dersiniz?

Şimdi o yağmur, uykularından henüz yeni uyanmış çocukları masalların uzak düş ülkesine götürüyor.

Ama dünyanın bu tarafında tek başına kalmış çocuklar da var, su birikintilerini görünce sevinç çığlıkları atan...

O çocuklar ki burunlarına iri yağmur damlaları vurunca incecik gülen...

O çocuklar ki nisan yağmuru en güzel masallarını anlatırken camlara bakıp annelerini özleyen...

Nisan’da yağmurlara çıkmanın, aşkları yeniden keşfetmenin, kardelenlerle yeniden çıldırmanın zamanıdır şimdi...

Harikulada nisan mavileriyle çocuklara yeni umutlar taşımanın, hayallerimize karışan ihanet çizgisini geçmenin, körelmiş sevgileri yeniden alevlendirmenin, şiirlerle kol kola yürümenin zamanıdır şimdi...

YORUMLAR (33)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
33 Yorum