Avrupa Afrika ve diğerleri

Avrupa ile yaşanan 54 yıllık tuhaf süreç, AKPM’nin son kararıyla birlikte çöpe mi gitti, yeni bir aşamaya mı geldi, hayırlı bir sonuca mı yol açacak? Rivayet muhtelif ve tartışmalar sürdüğü için şimdilik ‘hâlâ erken’ diyelim.

Türkiye eski Türkiye değil.

Avrupa’nın da eski Avrupa olduğunu söylemek zor.

Zaten dünyada eski Dünya olmadığına göre bir kısım ezberlerimizin bozulmasında ve başka bazı yeni ezberlere yön çevirmemizde sakınca yok.

Zaten başımızı ne yana çevirsek mümkünlerin ve cangılların kıyısında buluyoruz kendimizi.

Bir yandan tarih, bir yandan coğrafya, bir yandan da reelpolitik, bizi bazı yönelimlere icbar ederken; hem elimizi kolumuzu sallayarak, hem de bağlayarak yaşayabileceğimiz alanlara işaret ediyor.

Şöyle ya da böyle referandum sonrası idarî, siyasî ve diplomatik mekanizmalarda yer yer keskin değişiklikler olacağı biliniyordu. Şimdi Avrupa’da yeni alınan ‘denetim’ kararı bu değişikliklerin daha hızlı hayata geçmesini tetikleyebilir.

Yeni referandumlara, iki gün önce olduğu gibi sınırlarımız dışında yeni harekâtlara, hiç beklemediğiniz çevrelerden zuhur edecek değişik siyasal söylemlere hazır olun.

Fakat bunların hiç biri Türkiye’nin tuttuğu istikâmeti değiştirmeyecek.

Hep olduğu gibi kritik süreçlerden geçmeye devam edecek ömürlerimiz.

Bugün Antalya Afrika’yı ağırlıyor.

54 Afrika ülkesinin tarım temsilcileri ülkemizde. 1 milyarı aşan nüfusu ve dünyanın ikinci büyük yüzölçümüne sahip kıta, bütün imkan ve imkansızlıklarıyla birlikte misafirimiz. İlişkilerimizin sürekli geliştiği Afrika’yla, bu diri, yorulmamış toplumla gerçekleşen bu değerli buluşmanın bereketli olmasını dilerim.

Hayrola.

İç gözlem yanılsaması

(…) Kendi kanılarımıza çok inandığımız için biri bizim dünya görüşümüze katılmadığında genellikle üç tip tepki veririz.

Tepki 1 “Cehalet varsayımı”: Karşımızdaki gerekli bilgiden düpedüz yoksundur işte. Bilseydi, bizimle aynı tarafta olurdu. Tek ihtiyacı olan biraz bilgilendirme. Siyasî aktivistler böyle düşünür, diğerlerinin öğretilerek iknâ edilebileceğine inanır.

Tepki 2 “Aptallık varsayımı”: Karşımızdaki gerekli bilgiye sahip ama beyni gelişmemiş, bu yüzden doğru sonuçları çıkaramıyor. Eblehin teki işte. “Aptal” tüketicileri kendi kendilerinden korumak isteyen bürokratlarda bu tepki pek rağbet görür.

Tepki 3 “Fenalık varsayımı”: Karşımızdaki gerekli bilgiye sahip, bunları anlıyor ama kasıtlı olarak çatışmaya giriyor. Maksadı fena. Bir çok dindar, inanmayanlara bu şekilde davranır: Şeytana uymuş olabilir.

Sonuç: Hiçbir şey kendi kanılarımız kadar ikna edici değildir. Her ne pahasına olursa olsun onlara sadık kalırsanız, bu çok doğaldır, ama tehlikelidir de. İç görüş, kendi içimize bakış büyük ölçüde imalattır. Kendinize fazlasıyla çok fazlasıyla uzun süre güvenirseniz, uyanış o derece sert olabilir. Bu yüzden bir şeye ne kadar ikna olursanız, kendinize karşı o derece eleştirel olun. Akıllı bir insan olarak dogmalara ihtiyacınız yok. Kendi kendinize aykırı düşün! Rolf Dobelli- Hatasız Düşünme Sanatı-Çev.: Itır Arda-NTV yay.

Mermercideki adam

Yedikule’nin ara sokaklarında adımlıyordum. Bir mermer atölyesinden yükselen ses kulaklarıma kadar geldi. Bir müşteriydi konuşan ve mermer ustasına şöyle diyordu: “Hadi yaz bakalım bana oradan bir taş. Hüvel Baki yaz, sonra da adımı yaz. Niye yazdırıyorum biliyor musun? Ben ölünce yazdıracak kimsem yok da onun için. Yerim belli olsun diye işte, ne bileyim.”

Kapıdan geçip surların dışına çıktığımda karşımda orta ölçekte bir mezarlığın servileri yükseliyordu…

17-04/27/kar13-mevlana.jpg

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.