Güzel günler

Herkesin bir güzel günler beklentisi vardır; güzel günler henüz yaşanmamışsa da bir gün yaşanacaktır.

Bu beklenti insan tekinde de, toplumda da şu veya bu ölçüde vardır, tersi dayanılmaz olurdu. Bir başkasına göre güzel günler yaşayanların bile ‘daha güzel günler’ beklentisinin olmaması düşünülemez.

Bu dünya ile ilgili hiç bir beklentisi olmayan birinin bile –inançlı ise- hiç olmazsa öbür dünya ile ilgili olarak bir ‘ ebedî güzel gün’ beklentisi var.

Bizim resmî ağızların güzel gün beklentisi uzun bir süreden beri ‘muasır medeniyet seviyesi’ olarak formüle edilmiştir. Bu bir cumhuriyet mottosudur. Zaman zaman ‘muasır medeniyet seviyesinin de üstü’ şeklinde çıkışlar da var.

Yaşadığımız günlere bakarsak şu an bizim ‘güzel günler’imizin çıtası nedir acaba?

Mesela dünyanın en gelişmiş teknolojilerinin sahibi biz olsak, güzel günleri yaşamaya başlayabilir miyiz?

Her yıl bir kaç Nobel alsak, onlarca üniversitemiz dünyanın ilk ellisine girse ‘tamam bu iş’ diyebilir miyiz?

Dünyanın her yerine mal üretip satarak ilk üç ekonomi arasına girsek, kendimizi güzel günler mensubu saymamız için bu yeterli midir?

Bu ve benzeri ‘ reel’ hedefleri ne kadar çoğaltırsak çoğaltalım ve bunların ne kadarını gerçekleştirirsek gerçekleştirelim, içimizden çok sayıda insan yine de ‘hayır’ diyecektir. Bütün bunları gerçekleştirmiş olmamız, bizim güzel günlerimizi başlatmaya yetmez.

Peki nedir? Yoksa biz iflah olmaz bir ‘güzel günler kaçkını mıyız’

Hayır ama bizim güzel günler tanımımız biraz farklı galiba.

Biz hâlâ dünya mazlumlarını ‘merkezimizde’ gören bir duyuş ve düşünüşün mensubuyuz.

Bu bir kuruntudan yahut boş bir idealizmden kaynaklanmıyor.

Hatta 15 Temmuz’da Milletimizin ayağa kalkıp darbecileri süpürmesine verilen küresel tepkilere bakınca; sistemin lordlarının hayâl kırıklığı ve surat asmaları yanında gördüğümüz tek şey; dünyanın bütün mazlum coğrafyalarından yükselen dua, gözyaşı ve sevinç gösterileridir.

Yani bizim mazlumlara ilişkin bakışımız tek yönlü bir bakış değildir. Zor zamanlar yaşayan bütün mazlum kardeşlerimizin de gözü buradadır.

Türkiye, -başkalarını için de- güzel günlerin içerik ve yol haritasını adeta kendi elleriyle inşâ etmek zorunda kalan ve bunu adım adım gerçekleştiren bir ülke.

Yolu açık olsun.

16-08/30/30krs14-gozluk.jpg

İnsanlık

Geçtiğimiz günlerde Kütahya’nın Akoluk Köyü’nde yıldırım düştü ve yaşlı bir çiftin beş ineği telef oldu. Tek geçim kaynağı bu inekler olan yaşlı çift, ineklere sarılarak gözyaşı döktü.

Durumu öğrenen Kütahya Valiliği hemen harekete geçerek, ineklerini kaybeden ve büyük zorluk içine giren yaşlı çifte yeni inekler vererek yardımcı oldu.

Güzel şeyler bunlar. Kütahya Valimizi kutluyoruz.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum