Bu tartışmayı ötelemeyelim

Cumhuriyetin ilk yıllarında devletin din karşıtı tutumu, cemaatlerin bir reaksiyon olarak ortaya çıkmasına neden oldu. Kökeni yüzyıllar öncesine dayanan tarikatlar da kendilerini yeni duruma göre konumlandırdı. Bu anlaşılabilir hatta sağlıklı bir reaksiyondu. Zaman içinde yaşanan gelişmeler son 18 yılı muhafazakarların iktidarı ile sonuçlanan bir evreye ulaştı. Devlet, cemaatlerin ortaya çıkış gerekçelerini ortadan kaldıran, büyük bir dönüşüm yaşadı.

Devletin baskıcı, ötekileştirici dönemlerinin eseri olan dini gruplar (Burada söz konusu olan herhangi bir cemaat ya da tarikat değil, genel teamüllerden söz ediyoruz) mevcudiyetlerini hala eski motivasyon, söylem ve yapılarla sürdürmeye çalışıyor. Yıllar önce büyük gayretler ve fedakârlıklarla ortaya çıkan sivil dini oluşumlar, zaman içinde farklılığa tahammülü olmayan “tek hakikatçı“ yapılara dönüştü.

Ortada, siyasi gelişmeler ve FETÖ tartışmalarından bağımsız olarak, kendisini sorgulamak ve yapısal olarak yenilemek zorunda olan gruplar var. Ali Bardakoğlu’nun İslam’ı Doğru Anlıyor muyuz kitabında bu yozlaşma gayet açık ve anlaşılır biçimde tanımlanıyor: “Yani tarikat ve dini cemaatleşme, günümüzde Müslümanların dindarlığını güzelleştirme çabasından uzaklaşarak, ekonomik çıkar ilişkisine, siyaset projesine, sosyal örgütlenme modeline dönüştü. Böylece kerameti kendinden menkul kutsal makam ve otoriteler ihdas edildi, nevzuhur kutsallıklar ve onun üzerinden dünyevi projeler üretildi’’. S. 266)

* * *

Cemaatlerin, tarikatların ya da bunların uzantısı ve benzeri her türlü yapılanmanın, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki koşulların artık geçerli olmadığı gerçeği ile yüzleşmesi gerekiyor.

Bu grupların konuyu siyasi bir polemik ya da bir varlık meselesi haline getirmeden hem mensuplarını hem toplumu rahatlatacak adımlar atması kaçınılmaz. Bu hem ahlaki hem de tarihi bir zorunluluk.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Ali Köse’nin bir FETÖ gitti binlerce FETÖ geldi şeklindeki sözü bütün cemaatlerin birer potansiyel FETÖ oldukları yönünde anlaşılmaya müsait. Bu sözün ne amaçla sarf edildiğini açıklamak da yine Sayın Köse’ye düşer. Ancak açıklamayı söz konusu cemaatlerin meşruiyetine yönelik bir saldırı değil, bu yapılanmaların özeleştiri sürecine girmesi için bir çağrı olarak algılamak daha doğru olur. Bu yönüyle de çok yerinde bir uyarı.

FETÖ ve benzeri yapılar bir güvenlik sorunu ve bunca acı tecrübeden sonra, güvenlik birimlerinin adı geçen yapılanmalara karşı çok daha hassas davranacağı ortada. Dini görünümlü bu örgütlere karşı atılacak her türlü adım, elbette hukuki zeminde kaldığı müddetçe, kamuoyu ve özellikle muhafazakar kamuoyu tarafından da desteklenmeli.

Kamuoyunda da genel hatları itibarıyla böylesi bir hassasiyet mevcut. İşin güvenlik kısmını yetkili birimlere bırakalım. Üzerinde durmamız gereken kısım ise sivil ve meşru olan dini yapılanmalar.

* * *

Devletin dine karşı yıllardır sergilediği karşıt tutum atmosferinde ortaya çıkan ve dine hizmet ettikleri için Müslüman kamuoyu tarafından, kol kırılır yen içinde kalır mantığı ile hataları görmezden gelinen dini yapıların külahını önüne koyup düşünme vakti geldi.

Sayın Köse’nin açıklaması, içinde barındırdığı yüksek polemik potansiyeline rağmen, umarız sağlıklı ve yapıcı bir tartışmanın başlangıcı olur. Böyle bir tartışmaya yüzyıllardır ihtiyacımız var. Bu tartışmayı ne kadar ötelersek zararlarını o kadar çok çekeriz.

YORUMLAR (22)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
22 Yorum