İçinde Atatürk, Suudi Arabistan ve futbol geçen bir konuya sağduyuyla yaklaşılması zaten düşünülemezdi. Hele seçim sath-ı mailine girdiğimiz şu günlerde, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın Riyad’da maç yapması elbette siyasallaşacaktı ve öyle de oldu. Süper Kupa’nın bu konjonktürde Suudi Arabistan’da oynanacak olması bir hataydı ve şimdi bu hatanın sonuçlarını yaşıyoruz. Konu sadece Türkiye’nin iç politikası için bir polemik konusu değil, Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri açısından da sorun teşkil etme potansiyeli taşıyor.
Sosyal medyada İstiklal Marşı’nın okunması yasaklanıyor tezviratı ile başlayan gerilime Türkiye’nin bütün kanaat önderleri balıklama atladı. Oysa konu İstiklal Marşı’nın yasaklanması değil, Suudi yetkililerin, her iki kulüple daha önce yapılan uzlaşmaya binaen Atatürk poster, resim ve sloganlarına izin vermemesiydi.
Bu gerçek ortaya çıktıktan sonra da yanlış bilgiler sonucu oluşan tavırda bir değişiklik olmadı.
Maç sabahı iki kulübün de neden bir anda böyle bir talepte bulundukları izaha muhtaç bir konudur ve hala kamuoyu bilgilendirilmemiştir. Her iki kulüp de, Atatürk resim, poster ve sloganlarını kullanmamayı kabul edilemeyecek bir kırmızı çizgi olarak nitelendiriyor. Ancak karşılaşmadan günlerce önce bunu biliyorlardı. Bu tartışma Riyad’a gitmeden önce rahatlıkla yapılabilir ve kamuoyu bilgilendirilebilirdi. Her iki kulüp taleplerinin kabul edilmemesi halinde karşılaşmaya çıkmayacaklarını önceden beyan edebilirdi.
Maç sabahı kabul etmedikleri maddeleri içeren bir anlaşmayı, kendileri daha önceden imzalamıştı.
***
Türkiye’de siyasallaşan herhangi bir konu bir daha asla nesnel bir zemine geri dönemez. Bu konu da gündeme geldiği andan itibaren bıraktığı ilk intiba ile anılacak. Belgeler, açıklamalar izahatlar, beyanatlar hiçbir işe yaramayacak. Altını çizmekte fayda var, bu olay üzerinden sadece Atatürk’ü veya süper kupa organizasyonunu konuşmuyoruz, siyaseti ve elbette yerel seçimleri de konuşuyoruz.
Kendi siyasi meşruiyetini neredeyse Arap düşmanlığına bağlayan ırkçı güruhun yaptığı Suudi Arabistan ve Arap karşıtı paylaşımlar Suudi Arabistan’da da karşılığını buldu. Maçın iptali Suudi Arabistan medyasında nerdeyse hiç yer bulmazken X’de (Twitter) TT oldu. Her iki tarafın ırkçılarının birbirlerine yaptığı hakaretlerin şiddet düzeyi, tahmin edileceği üzere birbirini tetikledi.
Konu Araplar ve Arap dünyası olduğunda içeriğinden bağımsız olarak, her seferinde taşra kafalı ırkçıların sorumsuz hakaret ve aşağılamaları medya ve sosyal medya üzerinden üzerimize boca ediliyor. Bu insanlar hiçbir rasyonel gerçekçe yokken, zaten sorunlu olan bir bölgede, yıllar içinde büyük gayretlerle oluşan ilişkileri, yakınlaşma çabalarını pervasızca sabote eden tavır ve tutumlarla kamuoyunu taciz ediyor.
***
Bu iptalin kışkırtıcı cazibesi o kadar yüksekti ki, Hollanda’nın ırkçı ve İslam karşıtı siyasi lideri Geert Wilders bile bundan istifade etmesini bildi. Kurt puslu havayı sever. X’den “Atatürk-Saudi Arabia : 10-0” şeklinde paylaşım yapan katıksız Türk düşmanı Wilders’in bu paylaşımı bu yazı hazırlandığı anda 15 milyon kez görüntülenmişti. Paylaşımın altında binlerce Türk de Wilders’e destek veren yorumlar yaptı.
Wilders hayatı boyunca mücadele ettiği Müslümanlardan bu denli destek alabileceğini herhalde rüyasında bile görmemiştir.
Dünyanın tüm popülistlerinin ortak pragmatik bir yanı var. Bir tezin doğruluğu yanlışlığı, ahlakiliği hatta mantıklı olup olmaması ikinci dereceden önemli. Önemli olan soru, işe yarıyor mu yaramıyor mu?
Atatürkçülük ne denli suiistimal edilmeye müsait bir hissiyatmış ki Wilders bile bundan fayda devşirdi.
Muhtemelen birkaç güne kalmaz unutacağımız bir kriz yaşıyoruz. İki kulübün anlamlı bir direniş gibi gözüken aslında fevri çıkışının milyonlarca dolarlık bir maliyeti olacak. Anlaşma ihlal edildi ve gelen ilk bilgiler itibarıyla bunun sorumlusu Suudi tarafı değil. Türk futbolunun içinde bulunduğu açıklı duruma bir yeni felaket daha eklenmiş oldu. Ülke olarak katlanmak zorunda kalacağımız maliyetler de cabası.
Bu krizle birlikte seçim kampanyaları da yüksek ihtimalle hızlanmaya başlar. Seçimler olana kadar da daha çok kriz yaşanır ve kırmızı çizgi aşılır.
