Demek ki farklı fikir ihanet değilmiş

Türkiye ile ABD arasında varılan anlaşmada zikredilen 120 saatlik süre işlemeye devam ederken, etkileri yavaş yavaş sahaya yansıyor. Bir yandan iki ülkede ve ilgili bütün ülkelerde zafer mi yenilgi mi tartışmaları yapılırken bir yandan da süreç ilerliyor. Ve beklendiği gibi PYD/YPG silahlı unsurları güvenli bölge hattını terkediyor. Anlaşılan o ki Ankara da bu gelişmeden memnuniyet duymaktadır. Mesele maksadın hasıl olması; mümkünse tamamı, değilse bir kısmı. Askeri güç devreden çıktından sonra siyaset ve diplomasi mahareti ne kadarına elverirse… Şimdi bunu izlemekteyiz.

Bu açıdan Türkiye için mevcut anlaşma avantajlıdır. İdeal sonucu içermiyor ama başlangıç noktasından ileride olduğumuz açıktır.

Konumuz ise, hem bu hem de bu noktaya gelirken içeride yaşanan tartışmalar…

Evet Türkiye, Cumhurbaşkanı’nın ve hükümetin istediği ve imzaladığı şekliyle, “müzakere”, “mutabakat”, “anlaşma” veya askeri değil diplomatik çözüm” yahut da “savaş değil barış” cihetine gitmiştir. İyi de etmiştir.

Demek ki harekat başladığında bu yolu çeşitli şekillerde önerenler haklıymış.

Demek ki bölgesel ve uluslararası büyük meselelerimiz bu yolla halledilebiliyormuş.

Demek aramızdaki farklı yol tavsiye ederler hain değilmiş, Hatta galiba onlar bir çoğumuza göre daha öngörülüymüş.

Demek ki mesele ne olursa olsun, olmazsa olmaz şart kıyasıya tartışmak ve farklı fikirlere kulak kabartmakmış,

Kimimiz savaş ister haklı olabilir. Kimimiz aman savaş olmasın da nasıl çözersek çözelim diyebilir, haklı olabilir. Kimimiz, biraz güç göstermek iyidir, sonra masayı kurarız diyebilir; o da haklı olabilir.

Nitekim, “Barış Pınarı harekatı olmasaydı ne ABD masaya gelirdi, ne de PYD/YPG çekilmeyi kabul ederdi” diyenler vardır ve haklı olmadıklarını kim söyleyebilir? Çekilme sürecinin arkasındaki en güçlü faktör açık ki TSK’nın sahadaki başarılı operasyonudur.

Öte yandan, ABD’nin yaptırım tehdidi de neticede etkili olmuştur ki hükümet için bunu dikkate almak da ayıp değildir. Ülkeler avantaj ve dezavantajlarını tartar, fayda-maliyet hesabı yapar ve kendine göre bir optimum noktada karar verir. Türkiye de bunu yapmıştır.

Bırakın kim nasıl isterse öyle yorumlasın. Bu sonuçla yetinmenin yetersiz, hatta yenilgi olduğunu düşünen de, zafer kazandık diyen de; Trump’ın Erdoğan’a mektubunu ya da Türkiye’nin yaptırımla tehdit edilmesini hazmedemeyen de kendince bir haklı yerden bakıyor.

Yarından sonra; yani çekilme işleminin tamamlandığı saatten itibaren de bazılarımız bunun yeterli olduğunu, bazılarımız ise belki göstermelik olduğunu söyleyecek. Hiç olmazsa bu kadar farklı fikre tahammül için kendimizi hazırlayalım. Fikir mücadelesi, harekatta da savaşta da, sahada da masada da ülkenin işine yarar. Tek sesli olmaktan ve toplumu susturmak için “sizin bilmediğiniz şeyler var” demekten çok daha iyidir.

İki lafa, bir çifti söze bakarak, bazılarımızı “hain”, bazılarımızı “vatanperver” olarak yaftalamayı bırakalım artık. İç siyasetin bitmek bilmez iştahına ülkeyi de sinirlerimizi de feda etmeyelim.

YORUMLAR (65)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
65 Yorum