Şair ve imajı

Dikkat ettiyseniz, ‘şair ve imgesi’ demedim, ‘şair ve imajı’ dedim. Bu iki kelime aynı kelime olsa da imge ile imaj kelimeleri birbirinden farklı anlamları çağrıştırıyor. Öyle ki imaj kelimesi daha çok günümüz şartlarına uygun bir kelime: Diyelim bir sanatçının ya da şarkıcının toplum tarafından nasıl algılanacağına, saçının kesiminden giyim tarzına, söylediklerine ve davranışlarına kadar karar veren ya da onu yönlendiren imaj mühendisleri var. Bu mühendisler sanatçının temsil biçimini oluşturup toplumdaki yerini belirlemeye çalışıyorlar, daha doğrusu toplum tarafından belli bir şekilde algılanmalarını sağlamaya çalışıyorlar. Bu, o sanatçıların güvenilirliliklerini, inandırıcılılarını da belirliyor. Hâlbuki imge kelimesi, diyelim bir sanatçının ya da bir filozofun ya da bir politikacının tarih boyunca süregelen ve süzülen temsil biçimlerinin bir toplamını ya da özetini sunuyor. Mesela şair dediniz mi, romantik, derbeder, tuhaf, belirli bir iş güç sahibi olmayan, maddi değerlere fazla kıymet vermeyen vs bir kişi gözünüzün önüne geliyor. (Ki artık bu günümüzde ne kadar geçerli bilmiyorum.) Ayrıca şair dünyevi hayata önem vermeyen uhrevi bir varlıktır; bunu da çağrıştırıyor. Şimdi imgeden çok imaj çağı; imaj ki önceden belirlenip vücuda getiriliyor, planlanıp gerçekleştiriliyor. Uygulanıyor. İmgede ‘olmak’ var; imajda ‘görünmek’ var.

Bunları niçin yazdım? Şunun için: Bu benim KARAR’da şimdiye kadar yazdığım 60’ıncı yazı. Yani bir yılı geçmiş burada yazmaya başlayalı. Yazılar da epeyce okunuyor ve ilgi uyandırıyor. Ne var ki, beni hiç de şaşırtmayan bir şekilde, yazıların internette yayımlanan versiyonlarının altında yer alan yorum bölümünde şöyle yorumlarla karşılaştım. İçlerinden en tipik olan bir tanesini burada aktarmak istiyorum. Şinâsi adlı bir okurum 21 Temmuz tarihli yazım için saat 16.33’te yaptığı yorumda şunları yazmış: “Yav Kardeş, Yazıların fena değil. Elin kalem tutuyor. Benim itirazım, profil resminize. Umarım gerçek fizyonominiz profildeki resim gibi değildir. Zira bu görüntünüz, lisan-ı halle “şaka yaptım, yazdıklarıma inanmayın, çöpe atın” modunda.” (İmlayı düzeltmedim.) Okurum aslında tam da benim istediğim tepkiyi veriyor: Fotoğrafımla yazdıklarımın inandırıcılığı arasında bir bağlantı kuramıyor; öyle ki hatta fotoğrafım yazılarımın inandırıcılığını zedeliyor, sekte vuruyor. Benim de amacım buydu; çünkü imajımın (görüntümün de) yazdıklarımın önüne geçmesini, okurları yönlendirmesini, inandırıcılığımı belirlemesini, hatta okurlarımın gözünde inandırıcılığımı perçinlemesini önlemek istedim. Hatta ve hatta, imajımın, okurlarımın inandırıcılığım, yazdıklarımın doğruluğu hakkında tereddüde düşmelerini, yazdıklarımı sorgulamalarını, ince eleyip sık dokumalarını, ölçüp biçmelerini, eğip bükmelerini, sonra da isterlerse inanmalarını istemezlerse de inanmamalarını istedim. Bana kuşkuyla bakmalarını istedim. Bu şekilde de kendilerine kuşkuyla bakmalarını istedim: “Şimdi biz bu yazılanlara inanmalı mı, yoksa inanmamalı mıyız?”

21.jpg

Yazılarımı okumayı alışkanlık haline getirmiş olanlar benim sözümü hiç sakınmadığımı, anlatmak istediklerimi hiçbir dolayıma sapmadan direkt olarak yazdığımı, hatta yazılarımı ruhumu ve bedenimi kanırtarak canhıraş bir şekilde yazdığımı bileceklerdir. Ya da en azından bunu teslim edeceklerdir. Şimdi nasıl olur da böyle bir insan fotoğrafta sunulan imajla çelişkili olarak böyle ‘hakikatli’ şeyler yazıyor, diye düşünülmüştür. Yazdıklarımla fotoğrafım (yani imajım) arasındaki çelişki onları tereddüde düşürmüştür. Bunu çok iyi anlıyor ve kabul ediyorum. Ama siz sanıyor musunuz ki, o fotoğraf oraya düşünülmeden rastgele konulmuştur. Hayır, tam da hazır şair imajına aykırı, onunla çatışan, hatta onu değilleyen bir fotoğraf olduğu için bilinçli bir seçimle oraya konulmuştur. Zira bu satırların yazarı şairler için biçilmiş hazır gömleği giyinmek istememiştir. Alışıldık şair (ya da düşünür) imajını delip geçen, sarsalayan bir görünüm ortaya koyarak hazır algılama / algılanma kalıplarının dışına çıkmaya çalışmıştır. Okurları ve elbette kendini sınamaya kalkışmıştır. Hem okurları hem kendini zor duruma düşürmüştür. Önemli olan sözdür, görüntü değil.

Şimdi onun yerine bugünkü yazıda kullandığım şu sakallı, bilge görünüşlü, inandırıcılığı yüksek, kalıplara uygun, kolay algılanan fotoğrafı koysaydım eminim aynı tepkilerle karşılaşmazdım. İşim de kolay olurdu: Okurların gözünde saygın ve inandırıcı bir kimliğe kavuşurdum. Ama bu beni tatmin etmezdi, çünkü dar ve hazır kalıpların içine kendimi sıkıştırmış olurdum. İmaj her şey değildir.

YORUMLAR (20)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
20 Yorum