Üçüncü ittifak hemen şimdi mi?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in üçüncü bir ittifaka ilişkin açıklaması önemliydi. Akşener KRT’de katıldığı programında şunları söyledi:

DEVA ve Gelecek Partileri var, Saadet Partisi fena gitmiyor. Muhtemelen yarın bir iş birliği olacak gibi gözüküyor. DEVA ve Gelecek Partisi’nden bahsediyorum.”

Bunun üzerine haliyle gözler bu iki partinin sözcülerine çevrildi ama daha önce olduğu gibi topu ortada bırakmayı tercih ettiler.

CHP ve HDP dışında, sol partilerin ağırlıkta olmadığı bir ittifakın kurulması aslında Türkiye’nin siyasi geleneğinde de akla uygun.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu seçmenin partisi ile ilgili duyarlılığının farkında ve uzun süredir psikolojik bariyerleri aşmak için strateji geliştiriyor. Aslında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile birlikte Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Cumhurbaşkanlığına aday göstermekle başlayan bir deneme yanılma süreci var ortada. İlk deneme başarılı değildi.

Muharrem İnce muhtemelen bu deneme sürecinde parti tabanını tatmin etmek için neyin olmayacağının görüldüğü başka bir tecrübe idi. Son yaşanan yerel seçimlerde Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile milyonlarca seçmen hayatlarında ilk kez CHP’nin altına mühür vurdu. Burada tabii Millet İttifakı’nın siyaseti kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçmeni soğutan, düne kadar asla oy vermem dediği partilere iten payını da yabana atmamak gerek.

Kılıçdaroğlu ve kendisine yakın isimler hassas muhalefet ittifakını korumaya dikkat ediyorlar. Ancak bu dikkatin CHP’nin kolay kolay üzerinden atamayacağı bagajlara, her boşlukta kendini görünür kılan vesayetçi geleneğe ve muhafazakâr değerlerle mesafeli damara kısa vadede çözüm bulması zor.

Toplumda ideolojik bölünmeleri, eskinin laik-muhafazakâr, Türk-Kürt ikilemlerini aşmak ve herkesi yatay kesen demokrasi gibi eksenlerde bir mutabakat oluşturma çabası var. Birçok partiyi az ya da çok bu ihtiyaç etkiliyor. Ancak bu dinamik oy verme davranışlarını temelden değiştirecek bir noktada değil.

Son zamanlarda açıklanan birçok kamuoyu anketinde iktidarın oyu kararsızlar dağıtılmadan %35’e kadar gerilemiş durumda.

Bunda da temel dinamik adalet arayışı, demokrasi ihtiyacı değil ekonomik faktörler. Örnek vermek gerekirse iktidarın sert politikasının ilk mağduru HDP ama HDP’nin oyu artmıyor. CHP yönetim tarzına yönelik eleştirilerini sürekli dile getiriyor ama burada da CHP’nin oy oranı neredeyse sabit.

Peki değişim ne yönde?

İYİ Parti 2021 başından bu yana 3-4 puan civarında bir oy artışı gerçekleştirdi. Genel Başkan Meral Akşener’in önceliği esnafları tek tek gezmek, ekonomik krize ve yönetim zaafına vurgu yapmak.

Gelecek Partisi ve DEVA da toplamda 5 puanlık bir banttalar. Gelecek Partisi’nin en çok öne çıktığı konu güçlü ekonomi ekibiyle ortaya koyduğu ekonomi politikaları, Merkez Bankası rezervlerinin eritildiğini ilk açıklayan siyasi parti olması ve Genel Başkan Ahmet Davutoğlu’nun salgın yönetimindeki zaaflar başta olmak üzere yönetim krizini sürekli gündeme getirmesi. DEVA Partisi de ekonomi, yönetim zaafı ve demokrasi vurgusu yapıyor. Saadet Partisi de daha önceki seçimlerde oy oranından bağımsız bir etkide bulunabileceğini gösterdi. Bu üç parti de Cumhur İttifak’ının karşısında konumlanıyor. Ama Millet’e katılmakta da tereddütleri var. Üçüncü ittifak işte burada devreye giriyor.

Son bir yıldır yaşanan oy değişiklikleri iktidara mecliste bir alternatif çıkacaksa bunun yeni bir merkez-merkez sağ ittifak olacağının işareti. Bu yeni damar çoğunluk olabilir mi, son düzlükte hangi parti ne kadar oy alır cevap vermek için çok erken. Ancak iktidar seçmeni ideolojik yönelimden ziyade yönetilememekten ve ekonomik krizden rahatsız olduğu için karar değiştiriyor. Bu da benzer komşu mahallede yeni bir alternatif ittifakı mecbur kılıyor.

Burada soru şu: İYİ Parti-Gelecek Partisi-DEVA-Saadet Partisi toplamı %20’lere gelirken bu blokun bugün ittifak haline gelmesi gerekiyor mu? Bu kadar fazla değişkenin var olduğu siyasette şimdiden kendilerini bağlamaları anlamlı mı?

Daha önceki ittifak örnekleri bunun tersini söylüyor. Millet İttifakı 24 Haziran 2018 seçimleri öncesinde 5 Mayıs’ta ilan edildi. 2019 Mart seçimlerinde iş birliği kararı ise 2018’in sonunda alındı.

Üstelik ittifakları bir Katolik nikahına dönüştürdüğünüzde Genel Başkanlar ve Genel Merkezler kendi kadrolarındaki farklı sesleri uyumlulaştırma ve yönetmenin dışında bir de diğer ittifak üyelerinin yaptığı farklı açıklamalardan da sorumlu tutuluyor.

Daha seçimlere kâğıt üzerinde iki yıl varken bir ittifak öngörmek partilerin kendi mecralarında siyaset alanlarını da kısıtlıyor. Muhalefetin alan genişletmesi için ittifak kurması değil siyaset üretmesi gerekiyor. Son bir yıl bunu gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı konusu gündeme geldiğinde ikinci turda bir ittifak mecburen gerçekleşecek. Burada muhalefetin nasıl davranması gerektiğini ise siyaset ustası olarak görülen Cumhurbaşkanı Erdoğan, karşısındaki kampa yeterince öğretti. Muhalefet bu dersi ne kadar çalıştı bunu birlikte göreceğiz. 

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum