Değişim ve istikrar

Herakleitos’a izafe edilen "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" sözcüğünü hepimiz duymuşuzdur. Üniversite öğrencisi iken okuduğum S. Ahmet Arvasi’nin bir kitabındaki aşağıdaki ifadeler de beni çok etkilemişti. Bu sebeple, ‘değişim’ sözcüğünü duyduğum her zaman merhum Arvasi’yi hürmetle hatırlarım.

“Doğduğumuz ilk günden 80 yaşına kadar her gün bir fotoğraf çekersek; 29.200 fotoğraf eder. Yan yana duran iki fotoğraf benzer görünür; ancak 5-10 yıllık aralıklardaki fotoğraflarda değişimi fark ederiz.”

Sezen Aksu’nun besteleyip seslendirdiği, Mevlana’ya ait şu mısralar da değişimin önemine işaret eden veciz ifadeler arasındaki yerini taptaze koruyor:

Her gün bir yerden göçmek ne iyi.

Her gün bir yere konmak ne güzel.

Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.

Dünle beraber gitti cancağızım.

Ne kadar söz varsa düne ait

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

İSTİKRARI KORUYAN DEĞİŞİM

Değişim hayatın içinde var. Vücudumuzdaki hücreler her an değişime uğruyor. Dün sahip olduğumuz hücrelerle bugün sahip olduğumuz hücreler aynı değil. Dünyamız, güneş, yaşadığımız galaksi dünkü yerinde değil, bugün uzayın başka bir noktasındayız. Yarın da farklı vücutlarımızla uzayın farklı bir yerinde olacağız.

Ancak tabiattaki değişim bir denge ve nizam içinde gerçekleşiyor. Her an değişim olduğu halde, kaos olmadığı gibi, istikrar da devam ediyor.

Yaratılışın bize çizdiği yol “istikrar içinde değişim.”

Yönetim literatüründe istikrarlı değişimin bir adı da Duraklı Denge Modelidir.

Duraklı Denge Modeli’nde “hız tuzağı” riskine dikkat edilir. Büyük dönüşümler sıklaştırılmaz, dönüşümler arasında boşluklar bırakılır.

Çalışanlar değişim sürecine hazırlanır, tüm tarafların değişime isteyerek ve bilerek katılmaları için özel çaba gösterilir.

Değişkenliği istikrarın (rahatlamanın), istikrarı da yeni değişkenliğin takip etiği bir model uygulanır. Bu anlayışta değişim “devamlı bir yeniden yapılanma” olarak görülmez; örgüt gelişiminin sürekli ve uzun vadeli olması “dönüşüm (transformasyon) aşamaları” ile gerçekleştirilir. Değişim aşamalarının arasında “huzur adacıkları” olarak adlandırılabilecek konsolidasyon noktaları bulunur (2).

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE DEĞİŞİM

Sürdürülebilirliğin dillerden düşürülmediği ve Birleşmiş Milletler hedeflerine dönüştüğü günümüzde, değişim yönetimine fazlaca anlam yüklemek, bir çelişki oluşturmuyor mu (3)?

Sağlığımıza dikkat ederek kendi ömrümüzü uzatabileceğimiz gibi, örgütler de sağlıklı kurulur ve yönetilirse daha uzun yaşarlar.

Sürdürülebilirlik, yanlış müdahalelerden uzak durmayı zorunlu kılmaktadır. Uzun insanlık deneyimi, değiştirmeden bırakmanın, kurcalamamanın önemini de ortaya koyan derslerle doludur.

Değişim doğanın gerçeği olduğu gibi, uzun bir geçmişe yaslanan deneyim, değer ve pratiklere sahip çıkmak da aklın gereğidir.

Yukarıda açıklanan Duraklı Denge Modeli, hız tuzağının risklerini azaltır, “sürdürülebilirlik” ilkesinin dikkate alınmasını sağlar.

DEĞİŞİM HER ZAMAN FAYDALI MI?

Değişim, her şeyi yoluna koyan sihirli bir formül değildir. Sorunların çözümünde mutlaka bir şeyleri değiştirmeye kalkışmak, tam aksine sonuçlara da yol açabilir (3).

Mesela, günümüzdeki çevre sorunlarının yanlış bir değişim anlayışının neticesi olduğunu hiç düşündük mü?

Fazla üretim için tarımda yapay gübre ve zararlı kimyasal maddeler kullanıldığında, toprağın ömrünün kısaldığına hep beraber şahit olmadık mı?

Doğal olmayan usullerle üretilen sebze, meyve ve tahılların sağlığımız üzerindeki olumsuz etkileri olduğunu görmüyor muyuz?

Kontrolsüz değişim ataklarımızla, dünyanın iklim düzenine aykırı davrandığımız için ya da toprağın dokusuna zarar verecek kimyasallar kullandığımız için sel, kuraklık ve kıtlık gibi sorunlarla karşı karşıya değil miyiz?

DEĞİŞİME GEREK VAR MI?

Sorunları çözmek için değişime ihtiyaç olduğunu düşündüğünüz durumlarda, değişim ihtiyacını şu ilkelerle test edebiliriz (3):

  1. Değişim tercihlerimizi yaparken, tıp mesleğinde esas olan Hipokrat Yeminindeki “önce zarar verme” ilkesini esas alın.
  2. İkinci rehber ilke, “sağlıklı çalışıyorsa kurcalama.”
  3. Üçüncü ilke: “Bir işe, sonunu düşünerek giriş.”

Özetle, öncelikle “değişim için değişim” anlayışından uzak durmalıyız.

Değişim gerektiğinde ise değişimden kaçınmamalı, zaman kaybetmeden, ancak istikrarsızlığa da yol açmadan, kararlı ve planlı olarak değişimi gerçekleştirmeliyiz.

(1) S. Ahmet Arvasi, Kendini Arayan İnsan, Ankara, 1972. S: 142-156.

(2) Raşit Yıldırım. Yönetim Anlayışımız. Hayat Yayınları. 2016-İstanbul. S: 388-400.

(3) Muammer Öztürk. Çözüm Değişim Diyorsanız, Bir Kez Daha Düşünün. HBR Türkiye 11.12.2023.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum