Güvensizlik hissi toplumun altını oyuyor

İnsanların birbirlerine karşı hissettikleri güven, demokratik sistemlerin işleyişini ve istikrarını destekleyen önemli temellerden biri; bir arada yaşayabilmek için hava gibi, su gibi bir ihtiyaç.

New York Times gazetesi 15 Haziran’da ilginç bir araştırma yayınladı.

Farklı siyasi görüşlerden 11 Amerikalının yer aldığı bir odak grup üzerinde yapılan çalışmada katılımcılara, “güven” konusundaki görüşleri sorulmuş. Katılımcılar silahlı baskınlar ve çeşitli iletişim teknolojilerinin sosyal hayatta yarattığı değişiklikler nedeniyle, son birkaç yılda kurumlara ve vatandaşlara yönelik güven hislerinin azaldığını söylemişler.

Özellikle şu cevap ilgimi çekti:

“Vücudunuzun nasıl göründüğünü değiştiren, yüzünüzün nasıl göründüğünü değiştiren, cildinizin nasıl göründüğünü değiştiren filtreler var. Daha bir insanın nasıl göründüğüne ya da kim olduğuna bile güvenemiyorsanız, herhangi bir şeye nasıl güvenebilirsiniz?”

Dijital göçün hızla devam ettiği bir zamanda yaşıyoruz. Genciyle yaşlısıyla insanlar dünyanın dört bir yanında her gün sanal aleme taşınıyorlar.

Artık iletişime geçtiğimiz, sosyal ilişkiler kurduğumuz insanların ve kurumların pek çoğuna dair “doğrudan” bilgilere sahip değiliz.

Bilgilerimizin çoğu, fiber optik yahut bakır kablolarda taşınan dijitalleştirilmiş verilerden geliyor.

O verilerin doğruluklarını teyit edebileceğimiz geleneksel ve doğal mekanizmalardan artık mahrumuz.

Yakından tanıdığımızı düşündüğümüz pek çok sosyal medya arkadaşımıza ve içyüzünü bildiğimizden emin olduğumuz birçok hadiseye dair malumatımızın mühim bir kısmı dijital sinyallerden ibaret.

Bu da hakikatin manipülasyonunu tarihte hiç görülmediği ölçüde kolaylaştırıyor.

Telefonda, internette dolandırılan kişilerin haberleri gün geçtikçe çoğalıp sıradanlaşıyor.

Twitter, Instagram, Facebook gibi ortamlarda insanların zihinlerini, algılarını, hislerini manipüle ederek onların paralarını, güvenlerini, oylarını elde etmeye çalışan “botlar” ve “troller” cirit atıyor.

Netice, her şeye ve herkese karşı güvenin azalması, şüpheci, kinik bir ruh halinin yaygınlaşması oluyor.

Güven, vatandaşların demokratik süreçlere katılımını sağlayarak toplumun demokratik dokusunu güçlendirmek için şart.

Vatandaşların, seslerinin duyulacağına, oylarının doğru sayılacağına ve endişelerinin seçilmiş temsilciler tarafından ele alınacağına güvenmeleri gerekiyor.

Vatandaşlar siyasi liderlerine ve kurumlarına güvendiklerinde, tercih edilen politikalara katılmasalar bile hükümetin eylemlerini meşru görüyorlar.

Ama siyasi sisteme duyulan güven azaldığında, demokratik rejimlerin istikrarı tehlikeye giriyor.

Demokratik kurumların etkin işleyişi için, halkın yargıya, kolluk kuvvetlerine ve hukukun üstünlüğüne güven duyması, insanların eşit muamele göreceklerine, adalete ve "adalete başkalarıyla eşit şartlarda erişim sağlayacağına" inanması gerekiyor.

Aynı zamanda medyaya karşı duyulan güvenin de demokrasi açısından önemi büyük. Bağımsız ve güvenilir bir medyanın varlığı da vatandaşları bilgilendirmek ve iktidardakileri sorumlu tutmak için elzem.

Genelde iletişim teknolojilerinin, özelde sosyal medyanın kullanım şekli, “güven” hissinin altını durmadan oyarken tüm demokratik kurumları da zayıflatıyor.

Toplumsal hayatı sürdürebilmek için, farklı sosyal, ekonomik ve kültürel geçmişlerden gelen insanlar bir arada yaşamak ve işbirliği yapmak zorunda. Bunun için de birbirlerine güvenebilmeleri, karşılıklı saygı ve paylaşılan değerler çerçevesinde sosyal ilişkiler kurmaları gerekiyor.

Ekmek aldığımız fırıncıya, et aldığımız kasaba, çocuğumuzu teslim ettiğimiz öğretmene, onları denetleyen devlet kurumlarına güvenebilmemiz lazım.

Güvenin azalması, demokratik toplumların işleyişi için gerekli olan işbirliğini ve kolektif eylemi zorlaştırıyor. Toplumu parçalıyor, cüzlerine ayırıyor. Toplum gemisinin dibinde delikler açıyor.

Yine NYT’nin yayınladığı bahse konu araştırmadan bir alıntı ile bitirelim:

“Güven ‘onur’ gibi bir şey, onu çalışıp kazanabileceğiniz gibi kolayca kayıp da edebiliyorsunuz.”

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum