Hayat bir kavgadan mı ibaret?

Daha önce “Egemenlik kayıtsız şartsız istisna haline karar verenindir” başlıklı yazımda Alman düşünür Carl Schmitt’ten bahsetmiştim.

Schmitt, Hitler dönemi öncesinde Weimar Cumhuriyeti'ni eleştiren bir hukukçu olarak Nazilerin iktidarı ele geçirmesini memnuniyetle karşılamıştı. Nazi hükümetinde hukuk danışmanlığı ve Berlin Üniversitesi'nde profesörlük de dahil olmak üzere çeşitli görevlerde bulunurken Nazilerin kurduğu devlete aşkla şevkle hizmet etmişti.

Ancak 1930'ların sonlarında Nazilerin gözünden düştü ve sonunda hükümetteki görevlerinden istifa etmek zorunda kaldı.

Nasyonal sosyalistlerin hezimetinden sonra müttefik kuvvetler tarafından tutuklandı ve bir yıldan fazla bir süre toplama kampında tutulduktan sonra serbest bırakıldı, ancak öğretmenlik yapması ve herhangi bir kamu görevinde bulunması yasaklandı.

Savaştan sonra Schmitt, Müttefiklerin denazifikasyon (Nazilerden arındırma) programını reddetti. Hiçbir zaman bir Nazi olmadığını ve Nazi rejiminin suçlarına karışmadığını iddia etti. Fakat Schmitt'in bir Nazi sempatizanı olduğuna ve Nazi hukuk teorisinin geliştirilmesinde rol oynadığına dair açık kanıtlar vardı.
Schmitt derin bir karamsarlık içinde geçirdiği yıllar boyunca siyasi yelpazede liberalizm karşıtı düşünceyi geliştirip yaymakla geçirdi ancak ana akım akademik topluluk tarafından büyük ölçüde görmezden gelindi. 1985 yılında 96 yaşında öldü.

Carl Schmitt, liberalizm karşıtı olan "sol" ve "sağ" üzerinde muazzam tesirleri olan bir hukuk teorisyeniydi. Çünkü siyasetin son tahlilde dost ve düşman arasındaki çatışmaya indirgenebileceğini ileri sürüyordu.
Schmitt'in klasik liberalizmi kapsamlı ve tavizsiz bir şekilde reddetmesi, hoşgörü (tolerans), serbest piyasa ekonomisi, hükümetin yetkilerinin sınırlandırılması ve barışa yönelik hem "sol kanat" hem de "sağ kanat" saldırılarına ilham verdi.

Schmitt'e göre çatışma, siyasi olanın tanımlayıcısıdır ve siyasi olan insan için esastır.

Siyasetin tüm çatışmacı, düşmanlıktan beslenen enerjiden arındırılabileceğinin iddia eden "liberal" ve "ütopyacı" düşünürlere saldırarak, “çatışmanın” varoluşun kendisinde mündemiç olduğunu ve aynı şekilde insan tabiatının ortadan kaldırılamaz bir özelliğini oluşturduğunu savunur.

Schmitt'in klasik liberalizme saldırısının en önemli kısmı, liberallerin sosyal uyum konusunda yanıldıkları konusundaki ısrarıdır. Ona göre liberallerin yanıldıkları hususlar şunlardır:

  • Barışçıl mübadele, fethe/fetihçiliğe ahlaki bir alternatif değildir!
  • Tartışma, müzakere, münazara savaşın yerine ikame edilemez,
  • Hoşgörü, düşmanlığın, çatışmanın yerini alamaz
  • Barışçıl bir dünya hiçbir zaman mümkün olmayacaktır

Türkiye’de de sağ-sol fark etmeksizin her siyasi görüşten insanın arasında Schmitt’in yaklaşımını benimseyenler çok fazla.

İnsanımız genel olarak kavga ve düşmanlık etmeden, toplumsal uzlaşma ile düzenlenip uygulanan kurallar çerçevesinde kurulacak bir hayata inanmıyor.

Hukuk, adalet, hürriyet, demokrasi, hoşgörü, tahammül gibi söylemlerin, sadece yeterince güçlü değilken -yani köprüyü geçene kadar- kullanabileceği vasıtalar olduğunu düşünüyor pek çok kimse.

Yine pek çok insan “düşman” gördüğü siyasi rakiplerinin de kendisi gibi gücü elde ettiğinde hiçbir ahlaki değer tanımayacağına emin! Oradan da kendi ahlaksızlığına meşruiyet devşiriyor.

O yüzden her seçim, her tercih, her gelişme bir ölüm kalım savaşı, bir beka meselesi olarak algılanıyor.
Savaş hiledir, kavgada yumruk sayılmaz, istisnai haller istisnai tedbirler gerektirir, acırsanız acınacak hale gelirsiniz lafları havada uçuşuyor.

Fakat unutmayalım: Başta Schmitt’in teorisyenliğini yaptığı Nazi rejimi olmak üzere varlığını “ötekine” düşmanlık üzerine kurmuş rejimlerin bir çoğu insanlığın lanet ve tiksintiyle andığı katliamlara imza attıktan sonra yok olup gitti. Geri kalanları ise insanlara açlık, sefalet, zulüm getirdi.

Schmitt’in, fıtrata aykırı saydığı liberal demokrasiler ise serpildi, zenginleşti, her sahada atılımlar yaptı.
Görülen o ki, biz de ülke olarak Schmitt’çi perspektifi benimsemenin acı faturasını ödemeye bir müddet daha devam edeceğiz.

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum