Krizden İslamcılık ile çıkamayız

Yaşadığımız büyük krizden, Kemalizm ideolojisi ile neden çıkamayacağımızı bir önceki yazımda izah etmeye çalışmıştım.

Bazı kimselerin krizden bir çıkış yolu sunabileceğini sandığı diğer bir ideoloji de İslamcılık.

Ancak İslamcılığın da bugünün dertlerine çare olması mümkün değil.

Öncelikle şunu netleştirelim: İslamcılık modern bir ideoloji; İslam ise bir din. Burada konumuz İslam dini değil, modern İslamcılık ideolojisi. Bu ikisinin arasındaki farkları “Zanlar, Emeller, İdeolojiler ve İslambaşlıklı bir yazımda ele almıştım.

Peki İslamcılık neden çare değil?

Her şeyden evvel, İslamcılığın 21. asrın krizlerinden çıkış için bir formülü, bir reçetesi yok.

Bunun en temel nedenlerinden biri, İslamcılığın neredeyse tamamen geçmişi model almasıdır.

İslamcılığın geleneksel yorumuna göre, ekonomiden siyasi örgütlenmeye, eğitimden adalet sistemine, ticaretten kamu yönetimine kadar her şeyin en doğrusu, tarih boyunca kurulmuş güçlü İslam devletlerinde somutlaşan uygulamalardır.

Dolayısıyla yapılması gereken, o uygulamaların yeniden günümüze taşınmasıdır.

Fakat tarihteki İslam devletlerine bakıldığında “refahın”, serbest ticaret, üretim, inovasyon, bilimsel icatlar, verimlilik artışı gibi unsurlardan ziyade “fetihlerle” sağlandığı görülür.

Bugünün dünyasında refah elde etmenin ana yolunu, başka ülkeleri fethedip vergiye bağlamak olarak gören bir zenginleşme ya da kalkınma modeli ne anlamlı ne de mümkündür.

Zaten bu emperyalist anlayışın, İslamcılığın sömürgecilik karşıtı söylemiyle telifi zordur!

Modern dünyada İslamcı ideolojiyle kalkınabilmiş bir ülke yoktur. İran, Pakistan, Afganistan, Sudan gibi ülkeler, İslamcı iddialarla yola çıkıp, fakir, adaletsiz, insanların kaçıp kurtulmak istedikleri otoriter rejimlere dönüşmüşlerdir.

İslamcılığın teklif ettiği, orijinal, oturmuş, çerçevesi belli bir ekonomi ve üretim modeli yoktur. İslamcılar, faiz, kredi, bankacılık gibi konulardaki dini sınırlamalarla bugünkü küresel ekonomiye nasıl entegre olunabileceği sorusuna tatmin edici bir cevap üretememişlerdir.

Ekonomi hakkındaki İslamcı diskura bakıldığında, başta kapitalizm karşıtlığı olmak üzere pek çoğu Marksizm’den kopyalanmış, tutarsız eklektik unsurlar görülür.

İslamcı ideoloji, “emperyalist” Batı ülkeleri karşısında mağlup olmanın ezikliği ve öfkesi üzerine kuruludur. İslamcılığı, yoğun bir aşağılık kompleksini bastırmak için yönelinen bir üstünlük kompleksi karakterize eder.

Tarih boyunca kurulmuş İslam devletlerinde Müslümanlarla gayrimüslimlerin devlet ve hukuk nezdinde eşit sayılmamış, hak ve sorumluluklar açısından farklı muamele görmüşlerdir. Bu tarihi şablon, bahse konu üstünlük kompleksini beslese de günümüzde cari olan çoğulculuk, çeşitlilik ve eşitlik gibi modern değerlerle çelişir.

İnanç temelli üstünlük iddiaları, bugünün dünyasında kabul göremez.

Esasen “çatışma” üzerine kurulu İslamcı ideoloji, yapıcı, kurucu, üretici, ıslah edici bir model sunmaz.

Önceliği adaleti sağlamak değil, düşmanları karşısında galebe çalmaktır.

Reaksiyonerdir. Tepkiseldir. Bir tezden ziyade anti-tezdir.

Kimliğini, kendisine “hasım” olarak konumlandırdığı modernite, Batı, sömürgecilik, sekülerizm gibi “düşmanlar” üzerinden inşa eder.

Günümüzde İslamcı iktidarlar tarafından yönetilen devletlerde adaletsizlik, eşitsizlik, yolsuzluk, kutuplaşma ve fakirleşme gibi problemler azalıp çözülmek şöyle dursun, daha da derinleşmektedir.

Bugünün İslamcı yönetimlerinin hiçbirinin, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, temel hak ve özgürlüklerin korunması gibi konularda parlak bir sicilinin olduğu söylenemez.

Şunu da hatırlatmadan bitirmeyelim: İçinde yaşadığımız post modern çağda, Fransız filozof Jean-François Lyotard’ın isimlendirmesiyle üst anlatılar tedavülden kalkmıştır.

İslamcılık diğer tüm ideolojilerle beraber anakronik hale gelmiştir.

Ne Kemalizm'in pozitivizme dayalı katı sekülerizmi ne de İslamcılığın geçmişi bugüne taşıma hayali, Türkiye'nin 21. yüzyıldaki karmaşık sorunlarına yanıt verebilir.

İhtiyacımız olan, adaleti, temel hak ve hürriyetleri garanti altına alan yeni bir toplumsal mutabakattır.

YORUMLAR (70)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
70 Yorum