Hulusi Akar: “Türkler ve Kürtler kardeştir”

Ağır bir yoksullaşma içindeyiz. Kimle konuşsam şikâyetçi…

Gıda fiyatları, ev, araba fiyatları aldı başını gidiyor. Gençler için özellikle teknoloji ürünlerini almak hayal oldu, aslında ‘hayal kurmak’ hayal oldu.

Ve bir taraftan da salgının yükü de belimizi büktü. Kalabalıklar yorgun, öfkeli, bir anlamda tutunacak bir dal arıyor denilebilir. Açıkçası ekonomi başta olmak üzere birçok alanda sorun yaşanıyor.

Bu durumu şöyle de özetleyebiliriz:

‘Yozlaşma, çürüme, keyfilik’ gibi kavramlar yükselirken ‘adalet, ifade özgürlüğü, şeffaflık, hesap verilebilirlik, rasyonellik, kalkınma, refah’ gibi kavramların da yara aldığı söylenebilir.

Ve tüm bu sorunlar dönüp dolaşıp “kötü yönetime” bağlanıyor. Bunun kök sebebi de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş olarak belirtilebilir.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesiyle birlikte hâlihazırda bünyesinde birçok sıkıntıyı barındıran demokrasi kavramı gittikçe gücünü, kuvvetini kaybetti denilebilir. Dolayısıyla, bir yanda yönetimdeki artan otoriterleşme, diğer yanda da kurumsal hafızanın, kurum kültürünün, kurumsal kapasitenin ne denli örselendiği konusu da suratımıza tokat gibi çarpıyor.

Şimdi böyle bir tabloda seçmen yeni arayışlar içinde olabilir. Bir anlamda hâlihazırdaki aktörler sorunları çözemiyorsa yeniye yüzünü çevirmesi beklenir.

Ama MetroPOLL Eylül ayı araştırma sonuçları yukarıda söylediklerimden farklı bir durumu anlatıyor.

Seçmenlerin ana blok olarak gördükleri alanların etrafında toplandıkları sonucu ortaya çıkıyor. Açıkçası AK Parti başta olmak üzere CHP, HDP ve MHP’deki yükseliş böyle okunabilir. Burada birçok faktör etkili olabilir, ama özellikle kimlik siyasetinin en önemli etken olduğu düşüncesindeyim.

Neden böyle söylüyorum?

Aylardır sahadayım ve açıkçası hemen hemen tüm kesimlerle (muhafazakâr-seküler-Kürt) görüştüm.

Soru sorduğum tüm taraflar ekonomi başta olmak üzere şikâyetlerini bir bir anlatıyor, ama asıl bir noktada tıkanma yaşanıyor denilebilir. O da şu an içinde bulunduğumuz sistem… Bu sistem dolayısıyla kalabalıklar yaşanan sıkıntıların farkında ve tarafların ifadesiyle; ‘kendilerinden olmayan bir aday’ önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanı adayı olursa sorunların daha da şiddetleneceği düşünülüyor.

Örneğin bir muhafazakâr, seküler ya da Kürt kardeşimiz önümüzdeki dönemde kendilerine yakın olmayan bir tarafın yönetime gelmesiyle birlikte, şu an yaşadıkları sıkıntıların daha da fazlasını yaşayacaklarını düşünüyor. Ki şu anki belirsizlik ortamı da bu korkuları besliyor denilebilir.

Şöyle ki; Altılı Masa’da bazı konuların yavaş ilerlemesiyle birlikte henüz somut sonuçlara ulaşılamadı. (Bu noktada, son toplantıdaki somut sonuçların memnuniyet verici olduğunu belirtmeden olmaz sanırım…)

Evet, faklı yapılarda olan partilerin bir arada olması çok kıymetli… Ve fakat son dönemde partiler arasında yaşanan tartışmalar belirsizlik kavramının kuvvetlenmesiyle birlikte, kalabalıkları kendi bildikleri alanlara yöneltti denilebilir.

Bu bağlamda; kalabalıklar somut sonuçlar görmeyince, bir anlamda sürecin nasıl işleyeceği ve sonucunda adayın kim olacağı cevabını alamayınca ve belirsiz bir havanın esmesiyle birlikte… Kitleler için çok önemli olan adaylık konusuyla ilgili tartışmalar kimlikler, ideolojiler tartışmasını alevlendirmiş olabilir.

İşte bu noktada da duygular tetiklendi denilebilir. Geçmişteki tüm korkular, hayal kırıklıkları gibi yaşanan birçok olumsuz duygunun ortalığa saçıldığı düşüncesindeyim.

Tam da bu noktada seçmen ne yaptı?

Kendisini güvende hissedeceği alana doğru yöneldiği söylenebilir. Örneğin, yaşam tarzı gibi konularda korku ya da başka olumsuz duygulara sahip kardeşlerimiz CHP’ye ya da kimliğiyle ilgili ayrımcılık yaşadığını düşünen kardeşlerimiz HDP’ye doğru yönelmiş olabilir.

Dolayısıyla şu an yaşanan ağır yoksullaşma ya da diğer olumsuz faktörlerin ağırlığı birden ‘görece hafiflemiş’ olabilir, zira kimlikler, ideolojiler ön plana çıkmış görünüyor.

Özetle, yaşanan belirsizlik sebebiyle ve asıl kutuplaşma stratejisiyle birlikte, kalabalıkların kendi bildikleri alanlara, bir anlamda kendilerini güvende hissettikleri alanlara yöneldiği söylenebilir.

Yalnız bu durumun uzun soluklu olacağını düşünmüyorum.

Gördüğüm kadarıyla şu an sorunlara kalıcı çözümler sunulmuyor. Ortaya çıkan krizlere pansuman tedavisi yapılıyor. Örneğin ev ve kira fiyatlarının uçması neticesinde çözüm olarak sunulan sosyal konut projesi… Projeyi AK Partili seçmenlere sordum. İlk bakışta başarılı bir adım olduğu söylenebilir. En azından bu alanda oluşabilecek gerginliği geciktirebilecek bir etkiye sahip gibi görünüyor.

Diğer taraftan sorunlar sadece bir alanda yaşanmadığı için pansuman çözümler uzun soluklu sonuçlar vermeyebilir. Dolayısıyla sorunlara kalıcı çözümler sunmak önemlidir. Ve asıl kalabalıklardaki basıncın olumlu anlamda yönlendirilmesi, diğer bir deyişle kucaklaşma stratejinin anlamlı olacağı düşüncesindeyim. Zira tüm tarafları birleştirmek suretiyle büyük bir sinerji yaratılabilir.

Açıkçası salgın ve ekonomide yaşanan sıkıntıların taraflar arasındaki bariyerleri bir nebze azalttığı, tarafları birbirine yaklaştırdığı düşüncesindeyim. Dolayısıyla kucaklaşma stratejisiyle tarafların birbirine yaklaşmasına katkı sağlanabilir.

Şuradan başlayabiliriz belki…

1970’lerin ünlü sanatçısı Şenay’ın ‘Sev Kardeşim’ şarkısını içselleştirerek bir adım atabiliriz. Ne dersiniz?

***

AKAR: “TÜRKLER VE KÜRTLER KARDEŞTİR”

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Şırnak’ta “2023’e Doğru Şehir Buluşmaları” programında belirttiği şu sözleri son derece önemli ve değerlidir:

“Türkler ve Kürtler kardeştir. Türkler ve Kürtler yüzyıllardır ekmeklerini beraber paylaştı, bu vatanı beraber kurup, ihya ettiler. Biriz, beraberiz, tek yumruk, tek yüreğiz. Bu vatanı beraber kurduk, beraber savunduk. Canımızı omuz omuza ortaya koyduk.”

YORUMLAR (17)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
17 Yorum