Türkiye Yüzyılı, TOGG?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti "Türkiye Yüzyılı" tanıtım toplantısında Türkiye Yüzyılı’nı şu şekilde tanımladı:

“Türkiye Yüzyılı, kimlik siyaseti yerine birlik siyasetini, kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyasetini, inkâr siyaseti yerine kucaklama siyasetini, tahakküm siyaseti yerine özgürlük siyasetini, nefret siyaseti yerine sevgi siyasetini ikame etmenin adıdır.”

Kimsenin karşı çıkmayacağı ve hatta kalabalıkların özlemle beklediği mesajlar…

Allah aşkına kim karşı çıkar kimlik siyaseti yerine birlik siyaseti anlayışına?

Zira kitlelerin bıktığı, yorulduğu, takatinin kalmadığı tam da bugünlerde, kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyaseti elbette ekmek gibi, su gibi algılanacaktır.

Açıkçası, böylesi önemli kavramların belirtilmesi yeni bir yola girilmek istendiği anlamına geliyor. Ki bu da olumludur.

Yalnız böylesi önemli bir sürecin tüm evrelerinde kapsayıcı bir anlayışın hâkim olması beklenir. Zira süreç ile ilgili gerçekleştirilen tüm uygulamalar bir nevi samimiyet testidir.

Buradan hareketle;

Kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyasetini önceleyen bir anlayışın belirtildiği bir toplantıya gazetecilerin ayrım yapılmadan çağrılması beklenir. Bu da ‘bütünleştirme siyaseti’ kavramıyla ilgili içselleştirilme niyetinin olduğu anlamına gelir.

Yani gerçekten söylem ile uygulama arasında bir uyum sürecinin başladığını gösterir.

Ve fakat böylesi kapsayıcı mesajları içeren bir toplantıya bazı gazeteciler ya da bazı temsilciler çağrılıp geri kalan çağrılmıyorsa burada bir sorun var demektir.

Sürecin hemen başındaki bu tutum dolayısıyla, belirtilen kavramlarla ilgili henüz bir içselleştirme sürecinin başlamadığı gün gibi ortadadır.

***

Toplantıda söylenen Türkiye Yüzyılı şarkısında;

“Dağılsın bulutlar, mazlumlar söylesin şarkılarını

Başlasın Türkiye Yüzyılı. Yarın değil, hemen şimdi” deniyor da…

Bulutlar nasıl dağılacak? Asıl soru budur?

Ayrıca, bir önceki yazımda;

“Gökteki bulutlar karardıkça kararır / Eller de açık yaraları kanırtır” diye belirtmiştim.

Açıkçası, şu anki tablo budur. Bulutlar karardıkça kararıyor, eller de açık yaraları kanırttıkça kanırtıyor…

***

‘Türkiye’nin Renkleri’

Bugün TOGG’un seri üretiminin gerçekleştirileceği Gemlik Kampüsü’nün açılışı yapılacak.

Önemli bir gelişme…

Dünya genelinde elektrikli otomobil pazarında yenilikler arka arkaya geliyor. Markalar kıyasıya bir rekabetin içinde…

Böylesi önemli bir pazara TOGG’un yakında giriş yapacak olması elbette sevindirici bir gelişme... Ülkemizin otomobil markasının küresel platformda boy göstermesini, başarılar elde etmesini ya da yeniliklere imza atmasını canı gönülden isteriz.

Diğer taraftan, bu toplantıya da gazetecilerin ya da diğer temsilcilerin kapsayıcı bir anlayışla davet edilmediği görünüyor.

Açıkçası yanlış bir tutum…

Bir taraftan TOGG için ‘Türkiye’nin Otomobili’ denilecek, diğer tarafta da çoğu gazeteci ya da diğer temsilciler çağrılmayacak.

Bir tarafta ‘Türkiye’nin Renkleri’ söylemi oluşturulacak. Ki çok da keyifli olmuş, dikkat çekici olmuş…

Ama toplantıda tüm renkler olmayacak…

Anlaşılan o ki, kapsayıcı bir anlayışı burada da göremiyoruz.

Kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyasetini öncelemek elbette önemlidir. Ama asıl söylemle uygulamanın uyumlu olması beklenir.

Kapsayıcı anlayışın TOGG’un marka değeri için de olumlu katkısının olacağı söylenebilir. Açıkçası, yıllarca özel sektörde çalışan TOGG CEO’su Mehmet Gürcan Karakaş’ın, marka değeri için kapsayıcı anlayışın ne denli önemli olduğunu bildiği düşüncesindeyim.

Bu noktada, kısaca marka değerinin öneminden bahsetmek isterim:

1980’li yıllar marka anlayışında bir dönüm noktası olarak belirtilebilir. Bu dönemde, firma yöneticileri, firmanın temel varlığının aslında kendi marka isimlerinin olduğunu fark etti. Tam da bu süreçte marka değeri kavramı tartışılmaya başlandı ve markanın asıl değerinin potansiyel tüketicinin kafasında oluşan değer olduğu ortaya çıktı.

Bu bağlamda, kaliteli bir ürün ile başlayıp, sonrasında marka imajının ve tüketici zihninde olumlu değerlendirmelerin oluşturulması; markanın tüketiciler nezdinde kolay hatırlanmasının sağlanması ve tüketiciler ile marka arasında özel bir bağın oluşturulması, ayrıca markanın güçlendirilmesi önemlidir. Dolayısıyla, marka değerinin oluşturulması ve yönetilmesi özellikle rekabetin kıyasıya yaşandığı pazarlarda çok değerlidir.

Son olarak, TOGG markasının marka değerine olumlu katkı sağlayacak kapsayıcı anlayışın bundan sonraki süreçlerde dikkate alınmasını dilerim.

‘Türkiye’nin Otomobili’nin yolu açık olsun!

YORUMLAR (30)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
30 Yorum