Asgari ücret EYT, zorunlu eğitim hep beraber çukura!..
Türkiye son sürat seçime doğru gidiyor ve Erdoğan iktidar olmanın gücü ile sürekli el yükselterek oynuyor gözüküyor. Şurada yeni yıla birkaç hafta kaldı ve vereceği bir takım kararlar çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Ancak Erdoğan’ı bu konularda fazlası ile cesaretlendiren bir muhalefet var ki, bu popülizm yarışı başımızı yakacak.
Türkiye’nin genç nüfusunun geleceğini daha da zorlaştıracak bir sürece girdiğimiz gerçeğini nedense kimse görmek istemiyor. Anlık ve popülist politikalar gençlerin zaten az olan umutlarını daha da azaltacağa benziyor. Aylardır hemen her köşede asgari ücret ve EYT tartışmaları, kamuda az sayıda kalan taşeron ve sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesi vb. konular adeta her gün müjde manşetleri ile veriliyor.
Asgari ücretle ilgili fikrimi daha önce de yazdım. Asgari ücret yükseldikçe maalesef ülkemizde orta sınıf giderek yok olmakta. Meselenin asgari ücret olmadığı meselenin meslek ve beceri eksikliği olduğunu bir türlü kimse kabullenmek istemiyor. Milyonlarca insanımız beceri ve meslek yoksunluğu sebebi ile asgari ücretle çalışmak zorunda kalıyor.
Asgari ücret ülkemizde adeta ortalama ücret konumuna gelmiş durumda. Sürekli yurt dışına giden doktorlardan bahsediyoruz ama asıl göç mühendislik alanında. İyi yetişmiş ve dil bilen gençlerimiz burada yeterince şans bulamadıkları ya da kendilerine yurt dışından daha iyi teklifler geldiği için –başka nedenlerle birlikte- ülkemizi terk ediyor. Bir de üstüne pek çok kurum maalesef iyi yetişmiş gençleri bir yük gibi görüyor. İsmi bende kalsın ülkemizin teknolojik anlamda çok önemli bir kurumunda, kurum tarafından ABD’ye doktora için gönderilen bir gencimiz döndüğünde laboratuvarlarda öğrendiklerini uygulamak ve geliştirmek yerine kendisini şube müdürü olarak buluyor.
Eminim pek çoğunuz “ne güzel şube müdürü olmuş, ne var bunda?” demişsinizdir. Halbuki o tür kurumlarda şube müdürü olmak demek bürokrasiye boğulmak ve iş üretemez hale gelmek demektir.
***
EYT mevzuu ise daha büyük bir problem. Demirel’in ülke ekonomisini düşürdüğü çukurun bir sonucu olarak karşımızda duran bir mevzu EYT. Öyle iddia edildiği gibi SSK’yı batıran bir müdürün işi değil yani. Ama bugün ne hikmetse Kılıçdaroğlu da dahil olmak üzere herkes EYT’lilere gülücükler dağıtıyor.
Bu arada belirteyim ben de bir EYT’liyim ancak bu işin çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceklerini zorlaştıracağının da farkındayım. Geçmişte büyük bir hata yapılarak, 43-44 yaşında insanlar mesleklerinin zorluğuna bakılmadan, yıpranma payı demeden emekli edilmelerinin bir sonucu olarak sistem çökmüştü. Bir yanlışın bugün hak olarak görülmesi kanaatimce çok da doğru değil.
Çöken sistemi ancak emeklilik yaşını uzatarak çözebildik. Ve bu nedenle bugün pek çok insan 60 yaşını, yeni nesiller ise (2008 sonrası işe başlayanlar ise kademeli olarak) 65 yaşına kadar emekli olabilmek için bekleyecekler ve üstüne üstlük her geçen yıl bağlanacak olan emekli aylığı bağlanma oranları da maalesef düşecek. 10 yıl öncesine kadar emekli olan bir çalışan emekli ikramiyesi ile rahatlıkla bir ev alabilirken bugün ancak o evin çelik kapısını alabilmekte.
Sistem bozulmasa idi Türkiye şartlarında 55 yaş görece makul bir yaş olarak kalacak ve bugünkü saçma tartışmalar yaşanmayacaktı. Şahsen 55 yaşından önce emekliliğin çok da makul olmadığını düşünüyorum. Hem zaten bağlanacak maaş yaşamaya yetmeyeceği için insanlar gene çalışmak zorunda kalacaklar.
NOT: 2002’de hiçbir emekli maaşı asgari ücretin altında değildi… Asgari ücret 184 TL iken en düşük SSK Emekli maaşı 257 TL idi.
***
İktidara talip olanlar keşke, (4+4+4) 12 yıllık zorunlu eğitime dair fikirlerini ortaya koysalar da hem emeklilik hem de asgari ücret açmazının asıl bataklığını kurutmak için ne düşündüklerini bilsek. AB şartlarında mantıklı olan 12 yıl zorunlu eğitimin mevcut uygulama ile ülkemizi nasıl bir batağa sürüklediğini maalesef hiç kimse görmek istemiyor. Lise eğitimi için yeni bir yol bulmamız şart. Fırsat eşitliği adı altında çocuklarımızı köleleştiren bu sistemden kurtulmamız lazım. İktidara talip olanların cesurca çıkıp “Açılan bu üniversitelerin yarısını meslek liselerine çevirip, özel sektöre devredip kapatacağız” “liselere el atıp, çocuklarımızı meslek sahibi yapacak yeni bir süreç başlatacağız” demesi lazım.
Ama biz hala yeni üniversite açma peşindeyiz!...