Asimilasyonu böyle mi önleyeceksiniz?
Geçen hafta CHP’nin Alevilerle ilgili ikircikli tavrına itirazım çoğunlukla “şimdi sırası mı?” şeklinde bir tepki aldı. Alevilik hızla kadim değerlerinden ve çıktığı menbadan uzaklaştırılırken; modern ideolojilerin ve tasarımların esiri haline getirilmeye çalışılırken sesi çıkmayanlar ve bu çirkinlikleri umursamayan sözüm ona Aleviler bu duruma itiraz edenleri ise korkunç bir mahalle baskısı ile yıldırılmaya çalışıyor. O kadar arsızlar ki, “Allah, Muhammed, Ali” denmesinden bile rahatsızlar, “Başımız Kuran ile bağlı” diyen ecdadını izleyerek Cemevinde Kuran okuyan bir dedeyi bile linçleyecek kadar şuursuzlar. Dedenin gelenekte hem inanç önderi hem de hakim-kadı olduğunu yok sayıp onu -görevi bile değilken- gassal edip cenaze imamı sanacak kadar da cahiller.
Osmanlı’nın 400 yılda yapamadığını maalesef Cumhuriyet 100 yılda yaptı.
Bu yol yıkım ekibine karşı belgelerle, yazılı kaynaklarla mücadele etmeye çalışan isimler de var çok şükür. Bunların içinde önde gelenlerden birisi de Hamza Aksüt. Kendisini siyasetin dışında tutmaya çalışarak Aleviliğe hizmet etmeye çalıyor. Oldukça üretken ve çalışkan bir isim de aynı zamanda. Al-i Muhammed Emevi İmparatorluğunu Yıkan Örgüt, Mardin’den Karaöyük’e Hacı Bektaş, Belgelerle Pir Sultan, Baba İshak gibi birçok esere imza atmış. Sadece şifahi bilgilere dayanmayan belgelerle ve alan araştırmaları ile gerçeklerin peşinde koşan bir isim.
Burada sözü uzatmadan yol yıkım ekibine karşı Hamza Aksüt’ün sosyal medya üzerinden haklı karşı çıkışlarından bazılarını sizlerle paylaşmak isterim. Dileyenler bu açıklamalarını Facebook sayfasını ziyaret edip gelen tepkileri de görebilirler.
“Asimilasyonu böyle mi önleyeceksiniz?
Alevilikte Allah, Muhammed, Ali, On İki İmam yok, bunlar Şiilikte var, benim referansım Pir Sultan, Nesimi vb. diyen tarih cahili bi-idrak sözde dedeyi her şehre götürüp konuşturarak mı?
“Alevilerin Ali’sinin gerçek Ali ile ilgisi yok, biz Aleviler bir Ali uydurduk ona inanıyoruz” diyerek Alevileri aşağılayan, geri zekalı yerine koyan panelistler ile mi?
“Alevi deyişlerini kullanmayın benim yazdığım (sözde) deyişleri kullanın, çünkü o deyişlerde Allah, Muhammed, Ali, On İki İmam var, bunlar Alevilikte yok, Şiilikte var” diyen ve cenaze gördüğünde sazı kapıp koşan sözde zakirler ile mi? (Tabii ki bu durumda tarihteki bütün Aleviler Şii, başka bir ifadeyle tarihte Aleviler ve Alevilik yok, Alevilik yeni ortaya çıktı.)
“Ben dede/pirim, evlad-ı Resulüm” deyip ardından “Soyum Arap değil” diyen bi-idrak sözde dede/pirler ile mi?
Babası annesi Alevi iken Hıristiyanlığa geçen ya da Alevi kutsallarına karşı olan, hatta hakaret edenlere asimile oldu demeyen ve bu konuda tek bir laf etmeyen ancak sadece Sünniliğe geçenler ve Allah Muhammed Ali On İki İmam diyenler için asimile oldu diyen sözde Alevi sözcüleri ile mi?
“Alevi dedeleri kim para verirse onun tezlerini savunur” diyerek Alevi din adamlarını aşağılayanlarla mı? (Diyaneti Atatürk kurdu, ama kurumda Atatürkçü yok. Parayı alıp kendi inancını savunuyor. Alevi dedeleri ve Alevilik bunlar kadar olamıyor mu da her para verenin inancını savunuyor. Yani Nesimi’nin dediği gibi “Bunların Allah’ı para mı?” Allah’ı para ise zaten onda Alevi inancı yoktur.)
“Alevilerin Alevi eren unvanlarına uyguladığı SANSÜR
Sansür uygulanan ad/unvan: HACI
Hacı Bektaş (Hünkar, Hace Bektaş, Bektaş Veli), Hacı Kureyş (Kureyş Baba ya da adını anmayarak sürekli Düzgün Babayı öne çıkarmak), Hacı Ali Turabi (Ali Turabi), Hacı Emirli (Emirler)
Sansür uygulanan ad/unvan: ŞIH/ŞEYH
Şıh/Şeyh İbrahim ( Şah İbrahim), Şıh Şazeli (Şah Şazeli), Şıh Delil Berhican (Delil Berhican) Şıh-ı Kawe/Şıh Çoban (Çoban Baba), Şıh Ahmed Tavil (Şah Ahmed)…
Bu haliyle sansür, Abdülhamit dönemini pek aratmamakta. Aradaki fark; o dönemde kişiler korkudan sansür uygulamakta iken günümüzdeki Alevilerin dilde asimilasyon sonucu sansür uygulamasıdır.
Bu sansürcülerin ezici çoğunluğu iyi niyetlidir, hatta asimilasyonu önlemek için bunu yaptığını düşünmektedir. Oysa bu kişiler dilde asimilasyonun kurbanı olmuştur.
Yarın öbür gün birileri de çıkıp Sünni tarikatlar pir ve dede unvanını kullanıyor (örneğin, Nakşibendiler, Nurcular) biz kullanmayalım bunun yerine yaşlı kişi diyelim dese şaşırmayız.”
Hamza Aksüt meseleyi can evinden vuruyor:
“Cemevi dedesi ateist, dernek başkanı ateist ama Alevi rolündeler.
Hatta Alevi rolünde bile değiller. Söylemlerinde Alevi kutsalları yok, varsa da inanmıyorlar. Bambaşka ucube ucube Alevilik tarifi yapıyorlar.
Binlerce yazılı kaynağı olan Aleviliği sloganik söylemlerle sadece ateist, panteist, ahlakçı, çevreci, hümanist gibi olgularla tarif ediyorlar. (Sadece sözcüğüne dikkat!)
Semah, folklor ekibi kursu, saz kursu, taziye çadırı etkinlikleri...
Aleviliğin tarihi örgütü iptal, onun yerine delegeli, seçimli sendika ya da siyasal parti tipi örgütlenme.
Elbette bunlar Aleviliğin ve eşyanın tabiatına aykırı şeyler.
Bu devran böyle gider miydi, gitmezdi elbet, artık hiç gitmiyor.
Eken biçer, konan göçer. Şimdi biçme ve göçme süreci netleşmeye başladı.
Açıklama: Bu paylaşımda ateizm eleştirisi yok. Ateist olup Alevi dernek ve Cemevlerinde görev alanlara eleştiri var.
Ayrıca tüm dede ve taliplere eleştiri yok. Yüzde ya da binde bir de olsa inançlı dede ve talip olduğu kanaatindeyim.
Son bir alıntı:
“Siyasal Alevilik bile değil, siyaset Aleviliği.
Hacıbektaş ocağından olmayan bir siyasi, 70, 80 yıldır Cem yapılmayan Hacıbektaş kasabasında Cemevi yaptırıyor. Cemevine kendi adını veriyor. Kendi ocağıyla ilgilenmiyor bile.
O Cemevinin açılışını bir siyasi partinin Alevi olmayan genel başkanı yapıyor.
O Cemevinde Cem yapılmayacağı da kesin. Çünkü dede talip ilişkisi yok.
Siyaset Aleviliği bu işte.”
