Bizden ırkçı çıkmaz!

Bir süredir üzerinde çalıştığım bir makale sebebi ile geçmişte Türkiye’yi sarsan olaylarla ilgili eski sayfaları karıştırıyorum. Yazılanlar, çizilenler bir kenara gördüğüm, okuduğum en ufak bir bilgiyi bile teyit etme ihtiyacı duyarken birilerinin her şeyi biliyormuşçasına her konuda ahkam kesmesi bana gerçekten tuhaf geliyor.

Özellikle sosyal medya birçok militan ile dolu. TDK Sözlüğüne göre militan:

1. Bir düşüncenin, bir görüşün başarı kazanması için savaşan, mücadele eden kimse.

2. Bir siyasal örgütün etkin üyesi.

3. Mücadelesini zor kullanarak ve yasa dışı yollarla yapan taraftar.

Bizdeki militanların inandıkları şey için yapamayacakları hiç bir şey yok.

Hedefe giden yolda her türlü yalan, ajitasyon, manipülasyon, şiddet mubah. Mubah ama işin bir adım sonrası çok farklı bir yere bağlanır, kendi yalanınıza ve saptırmalarınıza inanmak. İnandıkça daha sertleşir, sertleştikçe de daha çok inanırsınız.

Yıllardır yazar, çizerim ülkemizde adı konulamamış bir ırkçılık egemen diye. Ama bizler ülkemizde zenciler olmadığı için kendimizi ırkçı addetmeyiz. O kadar sığ bir dünyaya gözümüzü açmışız ki, ırkçılığı sadece zencilere yapılabilecek bir şey olarak görürüz. Halbuki bizde rengi siyah olmayan ama zenci olan birçok grup var. O kadar çok ki herkes kendisince zorbalayabileceği bir alt grup bulabilir.

MHP lideri Bahçeli’nin ön ayak olduğu son açılım sürecine tepkilerde bizim kendi cahilliklerimize ve kandırmalarımıza ne denli kuvvetle inandığımızı, siyasetten sokağa her yerde gözümüzün içine soka soka gösteriyor.

Tarih bilmesi gereken siyasetçimiz(!) sosyal medyada okuduğunun çoğunu anlamayacak kadar engelli sıradan biri ile aynı cümleleri kurabiliyor ve bunu da inanarak yapabiliyor.

Her türlü gelişmede sosyal medyada türeyen bir tipoloji var ülkemizde. Bu tipolojideki hasta ruhlarla aynı ruhu paylaşan, beğeni atan on binler de peşinde. Her satırı yalan olduğu bilinen bir paylaşım yüzbinlerce beğeni alabiliyor ve altında o yalanın yarattığı hezeyanlar büyük şehir lağımlarına bile rahmet okutacak derece kirli ve hastalıklı.

“Keşke biz de ırkçı (vb.) olsaydık! Bunlar bu cesareti bulabilir miydi?” “… Bunlar yaşayabilir miydi?” “… Bunlar konuşabilir miydi?” “… Bunlar sokağa çıkabilir miydi?” …

Bunların çoğunu açıkçası çok önemsemiyorum ama asıl tehlikeli olanları okumuş cahilleri…

Bunlar aslında her şeyi biliyorlar ama kafa yapıları öyle işlenmiş ki her şeyi makul görecek bir sebepleri var. Geçmişte bu ülkede bazı şeylerin dümdüz edilmediğine yanıyorlar. Ve sanmayın ki bunların ırkı, cinsi, nesebi farklı, kötülükleri ile bunlar birbirlerinin öz kardeşleri. Bunlar Türkiye’deki her bahçeyi sarmış çalı dikenleri. Türk-Kürt-Arap-Çerkez, Alevi-Sünni-Hristiyan, sağcı-solcu-ülkücü-topçu her bahçeyi istila etmişler ve dikenleri ile gülleri boğarken, bu toprakların insanlarını birbirine düşman etmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar.

Ve maalesef bu adamlar mahallelerinin muteber yüzleri ve terki dünya ettiklerinde de arkalarından ağıtlar yakılıyor, ektikleri onca zehri görmezden gelerek.

Dedim ya, bir süredir geçmişin kanlı olaylarının izlerini takip ediyorum diye. İnsanlar bu ülkede bir gün önce aynı sofrayı paylaştıkları komşularını ertesi günü büyük bir iştiha ile kesip öldürebilmiş. Gözleri dönen caniler küçücük çocukları, hamile kadınları bile kurşunlamaktan çekinmemiş. Silahsız köylüleri kurşuna dizen teröristi de çıkmış, beyaz Torosları geçtim, köylüsünü jeepin arkasında devlet adına sürükleyeni de …

Ne güzel memleket herkes kendi mahallesine kulak verirken diğerlerine sağır. Neden sağır? Mahallemize o denli bağlıyız ki; diğer mahalle yanmış kül olmuş umumuzda değil. Çünkü diğer mahalleden olmak zaten başlı başına bir suç.

Bakınız, 22 Temmuz 1976’da Süleyman Demirel (D), gazeteci Abdi İpekçi (İ) ile yaptığı söyleşi de ne diyor:

“İ- Sokaklarda, okul dışında, gençleri öldürenler arasında sağcı sayılan kimseler yok mu?

D- Her hadiseyi kendi içinde mütalaa etmek lazım.

İ- Onları Ferdi suç mu kabul ediyorsunuz?

D- Evet, Ferdi suç kabul ediyorum

İ- Amaçları nedir?

D- Amaçları… Her hadisede amaç, o hadisenin içindedir. Bilemem genel bir amaç da söyleyemem. Devleti devirme amaçları yoktur, komünist rejimi getirme amaçları yoktur.

İ- Kendileri gibi düşünmeyenleri öldürme amaçları vardır?

D- Olmaması lazım, kendileri gibi düşünmeyenleri öldürerek nereye varılır? Aklın alacağı iş değil bu.

İ- O zaman niye öldürüyorlar?

D- Bir husumet meydana getirilmiş. Birisi memleketi komünizme götürmek istiyor, öbürü korumak istiyor gibi bir durum meydana çıkarılmıştır. Hadise bundan ibarettir…”

Bu sözler “Bu fötr şapkayla 6 defa gittim, 7 defa geldim” diyen Demirel’e ait ve İpekçi bu röportajın üstünden 1,5 yıl sonra bir suikasta kurban gidiyor. Yıllar sonra Demirel’in öğrencisi Tansu Çiller daha Madımak Otelinin dumanı tüterken “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” diyebilecekti. Cevaplarındaki duyarsızlığın vardığı yeri eminim vicdanlı herkes görebilir. Demirel ve muarızlarının bu tutumlarının ileriki günlerde Malatya, Sivas, Maraş, Çorum ve daha pek çok yerde ülkeyi nasıl kan gölüne çevirdiğini tarih bize gösteriyor.

Ak Partinin ilk açılım süreçlerindeki yüzleşme çabalarını hatırlayın. İnsanımız öğrendiği pek çok şey karşısında dumura uğramıştı ama o kadar zayıf hafızalıyız ki, bugün her şeyi yeni baştan tekrar öğrenme ihtiyacı hissediyoruz ve aklı başında olanlarımızın da çoğu hatırlamamakta inat ediyor.

İnsan beyninin en iyi özelliklerinden birisinin unutmak olduğunu söylüyor bilim adamları ama bizler unutmayı sadece kendimizi temize çekmek için kullanırsak bu topraklara sadece düşmanlık ekeriz. Tıpkı bugün Suriye’de yaşananlar gibi. Yeni bir hikâye yazabilmek için eski hikayeleri tekrarlamamak lazım, vesselam.

YORUMLAR (13)
13 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.