Futboldan olimpiyatlara zihniyet!

Avrupa Futbol Şampiyonası bizim için acı bir sürprizle başladı. Hollanda ve Fransa gibi iki büyük futbol devini yenince bunlara bir de İtalya’yı dahil etmek istemişti gönlümüz. Olmadı ama inşallah bu akşam Galler’i yenerek yeni bir başlangıç yaparız, temennimiz bu yönde.

Maçlarla yatıp maçlarla kalktığımız bu günlerde futbol üzerine yazmamak olmaz sanırım. 84 milyonluk bir ülke olarak Avrupa ve dünya piyasasına çok az oyuncu ihraç ettiğimiz bir gerçek. Ve Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) bunun farkında değilmiş gibi bir karar aldı geçenlerde.

Yıllarca ligimizde ikinci sınıf hatta üçüncü sınıf yerli futbolcularımız Avrupa’nın yıldız isimlerini bile kıskandıracak ölçüde sözleşmeler imzaladı. Halbuki yabancı sınırlandırmasının kalktığı şu 3-5 yıllık periyotta birçok yerli isim yurtdışına transfer gerçekleştirdi. Ve bugün altyapılarda yurtdışını hedefleyen gençler yetişiyor. Nitekim İtalya maçının ilk 11’nin 9’u lejyonerlerden oluşuyordu ve en önemlisi de bunların çoğunluğu Almanya değil Türkiye kökenli idi.

Peki, bu isimleri ve yetişen gençlerimizi Avrupa’ya ne yönlendiriyor? Elbette ki yabancı serbestisi çünkü bu sayede hiç çaba harcamadan küçük bir yetenek gösterisi ile milyonları cebe indirme devri bitti. Ülke futbolumuzdan bir Tarık Çamdal efsanesi geldi ve geçti, buna benzer onlarca örnek var ama kimsenin ders almadığı da ortada. O günlerde 2-3 milyonluk sözleşmeler yapan ama şimdi yeni takımlarında bu paraların çeyreğinden daha azına oynayan bir sürü isim var önümüzde

Yabancı serbestisinin bizi heyecanlandıran bu takımı çıkardığını ne hikmetse TFF unutmuş görünüyor. Alınan bu kararla zaten batmış olan kulüpler sanki temelli batırılmak isteniyor. Yabancı sınırlamasının adı bile yerli piyasasını tekrar yükseltmeye yetti. Üstelik TFF yabancı sayısını 3 yıl gibi kısa bir sürede 6’ya indirmek istiyor.

Bu taslağı hazırlayanlar herhalde Hollanda ya da Belçika vatandaşı. Bizde altyapısıyla ciddi şekilde ilgilenen kulüp sayısı iki elin parmaklarını geçmezken, Altınordu bu çölde bir vaha gibi tek başına parlarken ne yapılmaya çalışıldığını anlamak gerçekten çok güç.

1 liralık topçunun 5 liraya oynayacağı bir ligde alt yapıdan oyuncu oynatma teşvikinin hiçbir anlamı olmayacağı da ortada. Gerçekten samimi isek sınırlama olmadan yerli oynatan kulüplere ciddi teşvikler verilmeli.

Şu an pek çok yerli futbolcu yeni sözleşmeden kaçıyor… Neden? Kural kesinleşirse ücretleri bir anda tavan yapacak. Büyük kulüplerin fiyatları farklıdır desek de herhalde aradaki skala 3-5 kat değildir

Bonservis fiyatları da cabası. Daha birinci ligi bırakın ikinci ligde bile doğru düzgün boy gösterememiş gençler için kulüpler pazarlığa 2-3 milyon Eurodan başlıyor.

TFF, herhalde şunun farkında değil: Türkiye’de bir iki kulüp hariç hepsi batık durumda. Bankalar Birliği ile yapılan antlaşmalar sadece günü kurtardı, 2-3 yıla kalmaz ülkemiz bankalara devredilen ya da yabancı sermayeye satılan kulüplerle karşılaşırsak şaşmamalıyız.

Bizdeki sorunun yabancı sınırı sorunu olmadığını milli takım kadrosu zaten gösteriyor. Bizdeki sorun hemen her konuda olduğu gibi başka bir yerde.

Daha önce yazdım yine yazayım, Türkiye şu anda dev stadyumlar çöplüğü haline geldi. Neden, çünkü bu stadyumları dolduracak seyirciyi de bu statlarda parlayacak yıldız adaylarını da üretecek bir zihniyetimiz yok. Bizler sporun kendisini sevmekten çok izlemesini seviyoruz ve onu da “ya benim ya da kara toprağınsın” benzeri bir mantıkla dar bir alana sıkıştırıyoruz.

Bugün ülkemizde futbolu çok sevdiğini iddia edip kendi takımının maçları dışında hiçbir maçla ilgilenmeyen kocaman bir kitle var. Ama sorsak futbolu çok seviyorlar.

Güzel şeylerde oluyor ama güzel şeylerin farkına varmak da bir birikim istiyor. Maalesef futbolu yönetenler bundan aciz ve spor kültürümüz yetersiz.

Yüzmede, jimnastikte inanılmaz şeyler oluyor ama çoğumuz bunların farkında bile değil. Gençlerimizin uluslararası turnuvalarda yarı final ve final serilerine çıkmaları bu tür sporlarda çok yeni ve bizler bu büyük başarıların farkında bile değiliz.

Benim bütün gençliğim Derya Büyükuncu acaba yüzme yarışlarında serisini geçebilecek mi diye tek yarışını izlemekle geçti. Şimdi ise yarı final ve finallere kalan isimlerimiz var. Ve biz şunun farkında değiliz. Buraya kalan sporcularımız dünyanın en iyileri klasmanında yer alan isimlerin arasına girme başarısı gösteriyor ama bizim için madalya yoksa başarı da yok.

Sonra da bize niye olimpiyatlar verilmiyor diye ağlıyoruz.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum