Kan kokusu dinmesin isteyenlere karşı!..

Barışı, uzlaşıyı, ortaklığı, birlikteliği konuşmak bu topraklarda hep zor olmuştur çünkü kendi düşüncesini-zihniyetini egemen zanneden seçkin sınıf (hoş Türkiye’de mavi kanlı sayısı çok azdır) öteki kabul ettikleri ile yan yana gelmeyi bile bir hezimet, aşağılanma olarak görüyor.

Kendisini ülkenin asli sahibi sanan bu kesim halka her daim ayar vermekten ve her fırsatta birilerine maraba olduğunu hatırlatmaktan hoşlanıyor. Halbuki, kendisi de o halkın içinden çıkmıştır çoğu kez. Her zaman dediğim gibi dünyada ekonomik anlamda olmasa da ideolojik anlamda en başarılı sistem İttihatçılık-Kemalizm-Atatürkçülüktür. Yarattıkları ülküye yetiştirdikleri kitleyi sorgusuz, sualsiz bir şekilde iman etme becerisini sürekli hale getirebilmişlerdir.

Bugün Türkiye’de Ak Parti de dahil tüm partiler öyle ya da böyle bu ideolojik damarın izlerini taşır. Bu nedenle bu ideolojik sarmaldan her çıkış çabası büyük bir tepki ile karşılaşmaktadır. Dikkat edin bu tepkilerin ezici çoğunluğu sıradan halk tarafından değil ideolojik dezenformasyona maruz kalmış yüksek tahsilli, bu sayede nispeten sınıf atlamış çevrelerden gelmektedir. Sağcı, Solcu, Milliyetçi, Muhafazakar, Dindar fark etmeksizin geniş bir çerçevede itirazların yükselmesinin de sebebi budur. Hatta bu ideolojik açmazla mücadele ettiğini düşünen gerek Kürtler ve gerekse dindar-mütedeyyin çevreler de bilerek-bilmeyerek İttihatçı-Kemalist dünya görüşünü paylaşırlar. Daha teknik bir isimlendirme yaparsak tüm kesimler Jakoben bir dünya görüşüne sahiptir ve kendi doğrularını gerekirse şiddet kullanarak, mevcut kurumları yıkarak topluma kabul ettirme çabası içindedirler.

Ülkemizde insanlarımız hemen her türlü propaganda, kitle iletişim araçları ve eğitim sistemi eli ile farklıları görmezden gelecek şekilde yetiştirilmektedir. Eğitim sistemimizdeki tüm süslü laflara rağmen maalesef gerçek budur. Evrensel düşünebilen ve yaşadığı toprakların da değerlerini bilen, saygı duyan bir nesil yetiştirme konusunda son derece başarısızız.

İnsanlarımızın eğitim düzeyleri yükseldikçe içinden çıktıkları toplumdan uzaklaşmaları da bunun bir tezahürü. Son 22 yıldaki zenginleşmenin mütedeyyin görünenlere ve de onların çocuklarına yaptıkları da ortada.

***

Ülkemizi yıllardır büyük sıkıntılara sokan terör belasının bitmesi ihtimali aslında azınlık olan ama kamuoyunda çok fazla sesleri çıkan çevreleri rahatsız etmekte. Ak Parti, MHP ve DEM en azından tepe kadrolar açısından ittifak halindeler. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de tabanının sert reflekslerinin ötesinde bir ferasetle çözüme sahip çıkmaya ve katkı vermeye çalışıyor. Bu nedenle iktidarın siyasi gerginliği düşürmesi ve son dönemdeki davalardaki siyasi operasyon algısını ortadan kaldırmaya çalışması gerekiyor. Bu ülkede bazı sorunların çözümünün devletin iki derin kanadı CHP-MHP ikilisini razı etmeden yapılamayacağını unutmamak gerekiyor.

Sorunun çözümünü isteyenlere karşı bu kirli savaşın sürmesini isteyen ve bu noktada her türlü mukaddesatı kullanmaktan çekinmeyen geniş bir ittifak var karşımızda. Güya insani kayıplarımızı gözümüze sokarak barışa itiraz ediyorlar.

Evlerine ateş düşenlerin acısını ve tepkilerini anlamakla birlikte bu sürecin besleyicileri ve ceplerini dolduranlarının tepkilerine karşı uyanık olmak gerekiyor.

Bu kesimlerde bir Allah korkusu olmadığı çok açık, çünkü kendi rezil siyasetlerinin bir ürünü olarak bu topraklarda etle tırnak gibi geçmiş insanların yıllardır acı çektiği unutulmamalı.

Kürt denilince, Arap denilince, Alevi denilince tüm tüyleri nefretle ayağa kalkanlar için kendi evlatları dışında hiçbir vatan evladının kıymeti olduğunu sanmıyorum çünkü onların çocukları zaten hiçbir dönem bu savaşın bir öznesi olmadı.

Bir önceki açılım sürecinde Ak Parti ve Erdoğan’ın gösterdikleri irade sayesinde ortaya dökülen gerçekler toplumu ciddi anlamda birbirine yaklaştırmış ve barışın tadını sevdirmişti ama o gün de birileri bu süreçten rahatsız olarak süreci baltalamak için her yolu denemiş; onca emek ve çaba boşa gitmişti.

Temennim böyle bir kırılmanın tekrar yaşanmaması.

İsrail denen terör devletinin dünyayı kana bulamaktan çekinmediği bir coğrafyada yaşarken 100 yıl önce dönemin saikleri ve dramlarının etkisi ile alınan bazı kararları değişmez kader olarak görür, elimizi kolumuzu kendi ellerimizle bağlayacak olursak, başımıza gelebilecekleri anlamamak bu denli güç olmasa gerek..

Milliyetçilik çağının bizim topraklarımıza çok yabancı olan doğmalarından bir an önce kurtulmamız gerekiyor.

İsrail, savaşlar ve soykırım yoluyla sınırlarını genişletmeye çalışırken bizim kadim dost halklar ile birleşe birleşe, kenetlene kenetlene büyümekten başka bir çaremiz yok.

Azerbaycan ne ise dış Kürtler de bizim için aynı olmalı. Buna Araplar hatta -acı yaşanmışlıklara rağmen- Ermeniler de dahildir.

Emperyalist ve üstenci emeller güden Neo-Osmanlı hayalleri görmek yerine ülkemizi cazibe merkezi haline getirecek bir Büyük Türkiye hayali ve vizyonuna sahip olmamız gerekiyor.

Geçmişte bunu yaptık ve bugün olmasa da yarın yapabiliriz. Yeter ki dünden ders çıkarıp bu toprakların özüne dönebilelim, Salahattin Eyyubi ruhunu anlayalım.

YORUMLAR (28)
28 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.