Mülakat, sınıf tekrarı, açık liseye dur!
Eğitimde dönüp dolaşıp topu öğretmene atmakta üstümüze yok. Varsa yoksa her işi öğretmenler halletsin, sorunları da onlar çözsün. Elli kere yazdık, öğretmen kalitemiz çok iyi değil ama meselenin öğretmen kaynaklı olmadığı gün gibi ortada iken dönüp dolaşıp her işe oradan başlamak gibi bir takıntımız var.
Misal, bir kişinin eğitimci olup olamayacağına son dakikada karar verilemez ama biz vermeye kalkıyoruz.
Binlerce genç önce lise, eğitim fakültesi, alan bitirmişse tezsiz yüksek lisans (o da ne demekse) bitiriyor; ardından KPSS’ye giriyor, puanlar alıyor, derece yapıyor falan filan…
Tüm bunlar yetmiyor, son dakikada bir de mülakata giriliyor. Şu çok korkulan hak yeme mevzuu orada işin içine giriyor mu girmiyor mu, o mülakatı yapanlar ile Allah arasında diyeceğim ama olan birçok gencin hayallerine oluyor.
Dünyanın hiçbir yerinde bu denli ciddi işler son dakikaya bırakılmaz ve de yarım yamalak mülakatla çözülmez. Güvenlik soruşturmasını anlarım ama yılların cenderesinden geçen adama son dakikada düşük mülakat notu vererek “sen öğretmenlik yapamazsın” deme hakkına kimse sahip olmamalı.
Bu işi yapacaksak baştan yapmalıyız. Daha bu gençler yolun başında lisans aşamasında iken öğretmenliğe elverişli ve yeterli olup olmadıkları ile ilgili objektif kriterlere dayalı testlerden, çalışmalardan, psikolojik değerlendirmelerden geçirilmelidir. Sonra da değerlendirme sonuçları uygun değilse bu gençlere “Şu şu sebeplerle öğretmenliğe uygun değilsin. İlla bu bölümü bitireceksen de öğretmen olamazsın” diyeceksin.
Diyeceksin ki kendi geleceklerine yeniden yön verebilsinler. En iyi ihtimalle 22-23 yılı okullarda geçtikten sonra ve de tüm engelleri geçtiğine inanan bir gence son dakikada “Sen öğretmenliğe uygun değilsin!” demek cinayet olmasa da en az onun kadar feci bir durumdur.
Bir de şu var: Madem öğretmenliği sadece eğitim fakülteleri ile sınırlayacağız o halde tüm fen-edebiyat fakültelerinin kontenjanlarını düşürmek ve de bu insanların akademik faaliyet yürütmesini istiyorsak hepsine dil hazırlık koymak ve bu dil hazırlığı geçemedikleri takdirde akademisyen olamayacaklarını deklare etmek gerekmez mi? Çünkü, dil olmadan doktora aşamasına kabul edilmiyorsunuz. Dil olmadan doktora aşamasına gelemiyorsanız engeli başta koyun ki yine gençler yollarını başka türlü çizebilsinler.
YÖK, üstüne düşen hiçbir şeyi yapmazken tüm günahın gençlerin sırtına yüklenmesi ne derecede doğru olabilir.
***
Sınıfta kalma geri geldi. Yıllardır istenen bir durumdu ama şimdide bu duruma düşebilecek gençler için “önleme, müdahale ve yönlendirme komisyonları” kurulacakmış. Yani yine öğretmenler görev başı, marş marş!
***
Birileri birilerinin kulağına bir şeyler fısıldıyor ve hop MEB’de çok ciddi değişiklikler yapılıyor. Geçen yıllarda bir ara muhalefet de -ne denli dünyadan habersiz olduğunu göstererek- açık liselere ve çıraklık eğitim merkezine giden çocukları diline pelesenk etmişti. Muhtemelen birileri yine sayın Yusuf Tekin’e bu konuda bir şeyler fısıldadı ki açık liselere geçiş imkansıza yakın bir şekilde güçleştirildi.
Birinci sebebi az çok tahmin ediyorum. Okulların ve de öğretmenlerin LGS, AYT, TYT sonuçları diye gırtlağına çöken il, ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerinden illallah eden nitelikli okul yöneticilerinin yüksek başarı gösterebilecek öğrencilerini son sınıfta açık liseye kaptırmanın önüne geçebilmek ve onların başarısı bizim başarımız diye övünebilmek için böyle bir talepte bulunmuş olabilirler.
Halbuki memleket çapında binlerce lise öğrencisi sırf okul mecburi olduğu için hiçbir hedef taşımadan okullara gidiyor. Gittikleri yetmiyormuş gibi gerçekten bir şeyler öğrenmek isteyenleri de engelliyorlar.
Şimdi siz bu binlerce çocuğu zorla okul içinde tutacaksınız ve bir de bunlara sınıfta kalma getireceksiniz.
Bunun akıl alır bir yanı var mı? Başarılı olduğu için son senesini sınıfta boş boş oturarak geçirmek istemeyen öğrenci ile okulun kapısından bile geçmek istemeyen öğrencileri zorla okul içinde tuttuğumuzda oluşacak problemleri yine öğretmenlerin sırtına yıkarak çözmeye çalışıyoruz.
Hala şunu anlamış değiliz, liselerimizin ezici çoğunluğu gençler sırf sokakta kontrolsüz kalmasın diye tıka basa doldurulmuş durumda.
Bundan ne vatana ne de millete bir fayda gelir.
Yukarıda, arada belirttiğim gibi bütün günahı sadece iktidara yıkmak da yanlış olur. Muhalefetin bu konulardaki çapsızlığı da bu çarpık düzenin besleyici gücüdür.
Çıkış var mı? Var ama kime dinletebiliyoruz ki!