Ölürse ten ölür canlar ölesi değil

Başlık Yunus Emre’nin “Ten fanidir can ölmez/ Çün gitti geri gelmez/ Ölürse tenler ölür/ Canlar ölesi değil” şiirinden mülhem Haldun Taner’in yakinen tanıdığı arkadaşlarının, dostlarının vefatları üzerine yazdığı yazılardan oluşan kitabının isminden aldım.

Ölüm Allah’ın emri de/Şu ayrılık olmayaydı demiş ya bir Çukurova ozanı gerçekten de ölümün kendisi değilse de ayrılık zor geliyor insan. İnsan sevdiklerini gör(e)mese de bir yerlerde nefes alıyor olması bile bir teselli oluyor çoğu kez. Annem fazla görüşmediği abisi için hep “canı sağ olsun da görmesek de olur” derdi.

Maraş Depremi arkasında onlarca kor gibi yanan yürek bırakarak içimizden geçti gitti ve çok uzun yıllar sağalmayacak yaralar bıraktı bizlere. Ancak, ölümü bugün daha dramatik hale getiren şey içinden geçtiğimiz sosyolojik değişimin bizzat kendisi.

Bir zamanlar ölümü hayatımızın doğal bir parçası gibi görürken bugün arızi bir durum gibi görüyoruz. Mezarlıklarla iç içe mahallelerimiz artık yok. Mezarlıklardan rahatsız olan bir topluma dönüştük.

Çocukluğumun dünyasında ölüm bir temizlik olarak görülürken ve hayatın doğal akışının bir parçası kabul edilirken bugün ölümü kendi dışımızda bir olgu imiş gibi düşünüyoruz.

Bir şekilde geçmişin tedrisatından geçen benim gibiler için ölüm bir yok oluş, unutuluştan çok hatırlamaya bir vesile. Şu an zihnimde tam olarak hatırlayamadığım bir şiirde bir şairimiz “Ne vakit bir resme baksam, bir hüzün çöküyor içime” diyordu. Şimdi bende de çoğu kez böyle bir hal var, sanırım yaşlandık…

Sabahları kızımı okula acele ile koştura koştura her götürdüğümde arkamdan koşan kızım ‘ben’, önden hızlı yürüyen ben ise ‘babam’ oluyorum zihnimde ve çocukluğum canlanıyor ruhumda. Rahmetli babam çok hızlı yürürdü ve ona yetişebilmek için sürekli arkasından koşmak zorunda kalırdım. Bu hızlı yürüme huyunu hiç bırakmazdı, annemle bile bir yerlere giderken aramızda mesafeler açılırdı.

Bir gün annem babama “Bir daha beni arkada bırakır gidersen peşinden gelmem bıraktığın yerde kalırım” demiş. Ankara’da bugünkü Dışkapı köprüsünde dolmuştan inip Yeni Doğan’a doğru çıkan yolda yürürken babam yine önde hızlı bir şekilde yürüyüp, annemi arkada bırakıvermiş. Annem de bıraktığı yerde kalıp, bir adım bile atmamış. Babam annemin yokluğunu ancak 5-6 dakika sonra fark edebilmiş. Anlatır, gülerdi…

Bu hafta sonu hayatımın güzel insanlarından eniştemi (halamın eşi) kaybettik. Babamın adaşı Ali enişte hayırlı akrabalardandı. Her daim halımızı, hatırımızı sorar, en ufak derdimizde yanımızda olurdu.

Aramızdaki yaş farkı çok olmasa da hep gözümde farklı bir yeri vardı. Gençliğinde kafasına taktığı kasketi ve çoğunu anlamadığım bir jargonla siyaset konuşurdu. O hali ile bana hep Maksim Gorki romanlarından fırlayıp gelmiş bir kahramanı çağrıştırırdı. Ben genelde halk müziğini severken protest müzikle onun sayesinde tanışmış ve Ahmet Kaya’yı sevmiştim.

15 gün önce eski bir telefonda babamla sohbet ettikleri bir video kaydına rastlamış, kendisine göndermiş ve hal hatır sormuştuk birbirimize. Bizi Antalya’ya davet etmişti ama sağlığında gitmek nasip olmadı.

Kısmetimizde onu toprağa sırlamak varmış.

Hayat acısı, tatlısı ile akıp giderken kaybettiklerimizden bize hatıraları yadigâr kalıyor. Dilerim ki bizler de arkasından güzellikleri ile hatırlananlardan olalım. İnancımız gereği topraktan geldik ve yine toprağa döneceğiz. Allah bizi utandırmasın!

Yazımı Maraş Depreminde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet ve geride kalanlara da sabırlar ihsan etmesini dileyerek sözü Yunus Emre’ye bırakıyorum:

“Biz dünyâdan gider olduk kalanlara selâm olsun
Bizüm içün hayır-du‘â kılanlara selâm olsun
Ecel büke bilümüzi söyletmeye dilümüzi!
Hasta iken hâlümüzi soranlara selâm olsun
Tenüm ortaya açıla yakasız gönlek biçile
Bizi bir arı vechile yuyanlara selâm olsun
‘Azrâîl alur cânumuz kurur tamarda kanumuz
Yayıcagız kefenümüz saranlara selâm olsun
Gider olduk dostumuza iremedük kasdumuza
Namâz içün üstümüze duranlara selâm olsun
Sözdür söylenür araya kimse döymez bu yaraya
İltüp bizi makbereye koyanlara selâm olsun
Bunda hep gelenler gider hergiz gelmez yola gider
Bizüm hâlümüzden haber soranlara selâm olsun
‘Âşık oldur Hakk’ı seve Hak derdine kıla devâ
Bizüm içün hayır-du‘â kılanlara selâm olsun
Miskîn Yûnus söyler sözi kan yaşıla toldı gözi
Bilmeyen ne bilsün bizi bilenlere selâm olsun”

YORUMLAR (13)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
13 Yorum