Otoriter kültür

Evren Balta ve Hatem Ete’nin siyasi kültür araştırması niye bir türlü düzgün devlet yönetimi, verimli bir idare gerçekleştiremediğimize ışık tutuyor. Ankara Enstitüsü ile İstanbul Politikalar Merkezi'nin yayınladığı araştırma “Türkiye’de Demokrasi, Güvenlik, Devlet Algısı” başlığını taşıyor.

Ortaya çıkan tablo, temel değerlerde, kurallarda anlaşamamış, kimlikler, partiler etrafında kümelenmiş, ‘bölünmüş’ bir toplum olduğumuzdur.

Yüzde 40’ımız “devletin güvenliği vatandaşların haklarından önce gelir” diye inanıyor. Balta ve Ete bunu “hakların vazgeçilmez olmaması” diye yorumluyor, doğrudur. ‘Devlet güvenliği’ kavramını devleti yöneten siyasetçiler belirleyeceği için, son derece muğlak bir kavramdır. Hakların nasıl “vazgeçilebilir” olduğunu Türkiye’de yaşamamış nesil yoktur.

Hakların “vazgeçilebilir” olduğunu gösteren son tecrübe, OHAL döneminde KHK’larla ana kanunlarda bile değişiklikler yapılarak hiçbir hukuk denetimine tabi olmayan yaygın hak ihlallerinin icra edilmesi oldu.

‘DEVLETİN GÜVENLİĞİ’

Toplumumuzun her kesimden büyük çoğunluğu, sorunların ancak seçilmiş iktidarlar tarafından çözülebileceğine inanıyor, askeri müdahaleyi reddediyor. Bu elbette memnuniyet verici bir olgu.

Fakat seçilmiş iktidarın demokrasi puanı deyince, işler karışıyor. İktidar “bizden” ise demokrat sayıyoruz, değilse aksi…

Demokrasiyi ve hukuki kavramları ilkelere göre değil, yetkililerin “bizden” olup olmamasına göre algılayan bir siyasi kültür.

AK Partililerin yüzde 65’i “devletin güvenliği vatandaşların haklarından önce gelir” diyor.

Bu oran MHP’lilerde yüzde 67…

Peki, muhafazakarlar 28 Şubat’ta da mı böyle diyorlardı?!

O zaman tablo tersineydi!

Devletin güvenliğinin vatandaşların haklarından önce geldiği fikri, saltanat asırlarından ve Tek Parti rejiminden gelen bir kültürdür.

Muhafazakârlar Tek Parti otoriterliğini eleştirmeyi pek severler. Ama kendilerini iktidarda sağlam hissetmeye başladıkça aynı şekilde otoriterleştiler.

BATI’DAKİ DEMOKRATİK KURALLAR

Araştırmadaki sorulardan biri şöyle: “Batı ülkelerindeki tüm demokratik kurallar Türkiye’de de uygulanmalı mıdır?”

Bu soruya evet diyen AK Partililerin oranı yüzde 31’de kalıyor. MHP’lilerde yüzde 28.

Halbuki AK Parti’nin 2001 kuruluş bildirisinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi özgürlüklerin temel dokümanı olarak tanımlanmıştı. AİHM kararlarının bağlayıcılığını Anayasa’nın 90. Maddesine ve Ceza Muhakemeleri Kanunu’na koyan da 2004 yılında AK Parti iktidarıydı!

Bugün ise “AİHM kararları bizi bağlamaz” diyor!

Batı ülkelerindeki tüm demokratik kuralların ülkemizde uygulanmasına evet diyenlerin oranı muhalefet partilerinde yüzde 70-74 arasında…

Birkaç asırdan beri devlet yönetimi konusunda temel değerlerde anlaşamamış, kuralları oturtamamış, hukuku üstün hale getirememiş bir toplam manzarasıdır bu. Hukuk anlayışı, güç sahibi olup olmamaya göre değişiyor!

Ak Parti’de de evrensel anlamlarıyla demokratik hukuk devleti, temel hak ve hürriyetler gibi kavramların özümsenmiş değerler değil, yerine göre kullanılan ‘siyasetler’ olduğu bellidir

HUKUKU BENİMSEMEK

12 Eylül’ün yarattığı tepki dinamiği ile değerli bir demokratik kurumlaşma sürecine girmiştik. Bilhassa Özal ve Ecevit dönemleri ile 2010’a kadar da AK Parti döneminde önemli gelişmeler kaydetmiştik…

Son on yılda vahim surette geriye gittik.

Evren Balta ile Hatem Ete’nin araştırmasında bunun grafiği görülüyor; 1980 sonrasından 2010’a kadar yükseliş, sonra hızlı düşüş: “Özellikle 2013 sonrası halkı iki ayrı kamp olarak gören popülist ilkelere daha çok vurgu…2016 yılından itibaren Türkiye’nin demokrasi eğrisi 1980 askeri darbesi dönemine son derece yakınlaşmış durumda.”

Cevdet Paşa yüz elli yıl önce amaç olarak “devlet-i muntazama” yani düzenli devlet kavramını yazmıştı.

21. yüzyıldayız, kendimize soralım: Çağın neresindeyiz?

Sadece ekonomimiz değil, siyasette hukuk kültürümüz de çağın gerisindedir. Gelişmiş ülkelerin çok özendiğimiz refahına ve gücüne ulaşmanın yolu şu veya bu ideoloji değildir; denemediğimiz kalmadı zaten.

Bu yol demokratik hukuk devletidir, hukuku ideolojilerden ve “biz”lerden üstün bir değer olarak benimsemektir.

YORUMLAR (153)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
153 Yorum