U dönüşü şart

Deprem gibi büyük afetler karşısında akıllı ve sorumlu toplumların ilk işi, kurtarma ve yardım faaliyetleridir, ikinci iş geleceği rasyonel olarak planlamaktır.

Bizde, itikat ve siyaset ayırımı gözetmeden kurtarma ve yardım faaliyetlerine sivil toplumun seferber olması son değere değerli bir meziyetimizdir. Sadece örgütlü STK’lar değil, gönüllü öğretmen, sağlıkçı, esnaf, işçi grupları da kendiliklerinden seferber oldular. Birçok depremzede ilk suyu, ilk battaniyeyi, ilk sıcak çorbayı bunların elinden aldı.

Fakat siyasetin davranışı maalesef esef vericidir. Elbette siyaset de kendi adına seferber oldu, fakat “kendi adına” puan kazanmak için başkalarının yardımlarını örtmeye kalkması esef vericidir. “Liyakat” yerine “bizden” atamalarla kurumların “yukarıdan” emir bekler hale getirilmesinin acı sonuçlarını yaşıyoruz.

‘Güçlü lider’in değil ‘güçlü kurumlar’ın daha önemli olduğu bu depremde görüldü.

‘GÜÇLÜ LİDER’ EFSANESİ

CB sisteminde Erdoğan’a hiçbir demokratik ülkede görülmemiş denetimsiz yetkilerin verilmesi “güçlü lider” kültünün bir eseriydi. Fakat kamu kurumları “güçlü lider” altında ezildi. Harekete geçmeden önce “Külliye’ye soralım” tavrının bürokraside yarattığı sorunları CB Yardımcısı Fuat Oktay iki yıl önce açıklamıştı. (11 Mart 2021)

Örnekleri sıralamaya gerek var mı? Erdoğan’ın basına yansıyan “depremin ilk 48 saatinde yaşanan aksaklıklar” sözleri yeterlidir.

AFAD’ın kendiliğinden ve derhal harekete geçmesi gerekirken, İçişleri Bakan Yardımcısına bağlı hiyerarşik bürokratik kuruluş haline getirilmiş olması ve AFAD’daki “Afetlere Müdahale Genel Müdürü” olarak bir tasavvufçunun atanmış olması her şeyi izah ediyor. “Güçlü lider”e sadık olması yeterli sayılmıştı. Yetersizliği çıktı ortaya,

Her felakette Mehmetçiği yanında gören halkın bu defa TV ekranlarındaki “asker nerede?” feryatları tipik örnektir. Gerçi Bakan Hulusi Akar, deprem günü saat 05.10’da Cumhurbaşkanına haber verdiğini, Hatay’a gidecekleri söylediğini, Cumhurbaşkanın da “uygun bulduğunu” söyledi ama bu askerin sahaya gönderilmesi anlamına gelmiyordu. Askerin fiilen kurtarma çalışmalarında görülmesi, 7 Şubat’ta saat 14.30’da OHAL ilanında sonra oldu. OHAL de depremden 36 saat sonra ilan edilmişti.

Halbuki valiler derhal asker çağırabilirdi.

Demek ki, bu çağda “kral değil kural” ve kuralları uygulayacak güçlü, inisiyatifli kurumlar lazım. Sistemi yeniden teşkilatlandırırken bu gerçekler asla ihmal edilmemeli, “güçlü adam”a göre değil, “güçlü kurallar ve kurumlar” ilkesine göre düzenleme yapılmalıdır.

Gelişmiş demokrasilerde iktidarların görevi koordinasyon ve genel politika tespitidir.

‘DIŞ GÜÇLER’ EFSANESİ

Türkiye son depremde “dış güçler”i de test etti…

Gerek “güçlü lider” duygusu, gerek “dış güçler” kuşkusu bütün toplumlarda etkilidir. Bizde ise çok fazla etkili…

Muhalefeti “dış güçler”in uzantısı gibi göstermek yüz yıllık hastalığımızdır, son yıllarda büsbütün arttı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu maharetle kullanıyor. Ama bu, tabanda kutuplaşmayı körüklüyor. İstanbul belediye seçimlerini “Pontus kazandı” idi değil mi?!. Bir eski milletvekilinin İmamoğlu’na “İngiliz uşağı” diye saldırması bu paranoyanın dışavurumlarıdır.

Fakat korkunç deprem felaketiyle uğraşırken hiçbir “dış güç” bundan yararlanarak mesela “ekonomimize saldırı” yapmadı, “bu toprakları bize çok gören düşmanlar”ın bir siyasi saldırıyla karşılaşmadık.

Avrupa Birliği “Haçlı ittifakı” idi! Ama kapsamlı bir yardım planlıyorlar. ABD ilk elde 180 milyon dolar açıkladı. Bu ülkelerle önemli siyasi sorunlarımız elbette var. Doğru tavır, bu sorunları iç politika uğruna körüklemek değil, en azından sorunları diplomasi kanallarında tutmaktır.

Birçok uluslararası kurtarma ve yardım ekipleri de geldi. Böyle bir uluslararası kültür vardır.

RASYONEL POLİTİKA

CB Sözcüsü İbrahim Kalın “uzmanları, bilim insanlarını, sismologları, jeoteknisyenleri dinliyoruz. Yeni şehirlerimizi bilimsel kriterlere göre inşa edeceğiz” diye açıklama yaptı, çok doğru, inşallah iktidar böyle davranır.

Dahası, ekonomide, dış politikada, hukukta da bilim insanlarını, tecrübeli ve saygın iktisatçıları, diplomatları “dinlemek” gerekir… Bu alanlarda da iktidarın yanlışlarını görerek U dönüşü yapması gerekiyor ama bir işaret gözükmüyor.

YORUMLAR (299)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
299 Yorum